Turkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay, İstanbul Kadıköy'de saldırıya uğradı.
Nedeni mi ?
Çok basit, muhalif olmak ve gerek TBMM gerekse de yaşamın içinde muhalefeti giderek sertleştirmek. Aynı zamanda TİP'in Genel Başkan Yardımcısı da olan Barış Atay gece vakti kimliği belirsiz beş kişilik bir grubun saldırısına uğruyor.
Barış Atay’a saldıranlar, o anda ‘vatan haini’ diyerek bağırmışlar da yapıyor. Yere düşürdükleri Atay’ı aynı zamanda tekmeleyenler bir süre sonra olay yerinden kaçıyor.
Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne kaldırılan ve kaburgalarında çatlak olduğu tespit edilen Barış Atay, iktidarı rahatsız eden milletvekillerinden. Bu yüzden, etkili ve yetkili makamlarca hedef gösterildiği de yaygın kanı. Ve bu saldırı sonrası yapılan yorumlar, "hedef gösterilmenin kaçınılmaz sonucuydu" diyerek biçimlendiriliyor.
Ne seçildiğinden bağımsız olarak bir milletvekilinin iddia edildiği üzere "hedef gösterilmesi" sonucu saldırıya uğraması kabul edilir bir durum değildir.
TİP'ten yapılan açıklamada da buna vurgu yapılarak, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından hedef gösterilen Genel Başkan Yardımcımız Barış Atay, ‘kimliği belirsiz’ bir grubun saldırısına uğramıştır" denildi.
Sadece iddia bile olsa cümlenin içeriği bile durumun vahim olduğuna işarettir.
Saldırının tesadüf olmadığı yönündeki kaygı ve tespitlere, İçişleri Bakanı'nın twitter hesabı üzerinden Atay'a yönelik "dikkat yakalanma" paylaşımı kanit olarak kabul ediliyor.
Bu saldırı ve gündeme getirilen iddiaların altındaki nedense 'tecavüze polemiği.
Milletvekili Barış Atay, Siirt’te intihar girişiminde bulunduktan sonra hayatını kaybeden 18 yaşındaki İpek Er’e ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçlamasıyla tutuklanan ve sonrasında tahliye edilen Musa Orhan’a ait olduğu iddia edilen telefon mesajlarıyla ilgili olan ve İçişleri Bakanı'nı da etiketlediği paylaşımda, “Sen bir seri tecavüzcüyü korudun, kolladın. Hayatın boyunca her fırsatta yüzüne vurulması, asla unutmaman için uğraşacağız” diye yazmış, Bakan Soylu ise “Tecavüzcü PKK yöneticilerinin talimatıyla HDP’den milletvekili olan PKK ve DHKP-C artığı; benden ‘tecavüzcü kollayıcı’ olmaz da senden tam tecavüzcü olur… Tuma’nın kollayıcısı, dikkat yakalanma…” diye yanıt vermişti.
12 Eylül 1980 öncesinin çatışmalı ortamında da benzer durumlar çokça yaşanıyordu. Ama, bu yeni sistemden yaşanan ilk ciddi salırdırılardan biri.
Tabi, ülke çapınd büyük tepkilere neden olan bu olayın takipçisininde çok olacağı aşikar.
Yani, önümüzdeki günlerin gündemlerine capcanlı bir başlık daha eklenmiş oldu.
Bu tip saldırılar, ülkede demokrasiden umudunu kesenleri daha fazla karamsarlığa iter.
Bu ve benzeri saldırılar ile ortaya çıkaracağı sonuçlar siyaseten kime yararsa, karamsarliktan medet umanlar da onladır.
Aydınlık günler için mücadele her geçen gün daha da keskinleşiyor..