Konu uzun bir aradan sonra spordan, futboldan açılmışken bugün gazetemizde, yarın sitemizde yer alacak, “Sormirsen hiç halım ey” ana başlıklı Mardin konulu yazı dizisinde Mardin Fosfatspor taraftarının çok önemli bir tepkisine dikkat çekmek isterim.
Ne yazık ki..
Dini İslam olan bir ülkenin çok partili döneme geçtiğimiz yıllardan bu yana ve günümüzde de milliyetçi/muhafazakâr partilerinin iktidarlardaki yoğunluklu varlığına rağmen..
Bu memlekette..
Türkiye Futbol Federasyonu marifetiyle halkımız kumara sevk ediliyor.
Türkiye’nin bir ucundaki yurttaş, diğer ucundaki yurttaş ile “bahis” adı altında kumar oynuyor.
Birbirlerini tanımayan yurttaşlar birbirini “yoluyor.”
Kazanan, “kazandım” sanıyor ki kazananın da kaybettiği, Milli Piyango’da büyük ikramiye tutturanların çoğunun sonraki yaşamlarının konu edildiği çok sayıda haberde gizli.
Ve futbol, sadece sektör olmanın ötesinde bir kumarhane haline getirildi..
Dünyamızda, ülkemizde.
Sonra…
Çayırova Belediye Başkan Yardımcısı Avukat Sadettin Arıkboğa’nın Çayırova Belediye Meclisi Eylül ayı toplantısında, CHP’lilere verdiği yanıtta başlığa aldığı yanıtı geliyor aklıma..
https://www.gebzehaber.net/o-dediginizi-sscb-de-dedi-66437h.htm
Arıkboğa ile uzun yıllara dayanan bir hukukum vardır.
Komünist Sovyetler Birliği yıkıldı, dünya ABD merkezli ve tek kutuplu oldu da iyi oldu Sadettin Abi!
**
Yine bir alıntı..
12 Eylül döneminde Necdet Adalı’yı idama hazırlayan, eski devrimci, ardından Milli Görüşçü.. AKP Kars Kurucu İl Başkanı ve eski milletvekili.. iki kitap yazarı…
Mahmut Esat Güven. Dizimize de konuk olduydu, diğer soruları yanıtladığında yine konuk olacak.
https://www.gebzehaber.net/darbecileri-herkes-lanetliyor-sen-anilmaya-devam-edeceksin-67861h.htm
Sosyal medyadaki sayfasından etkili paylaşımlarda bulunur.
Hatta…
AKP çizgisine yakın, şahsımın olduğu yerden bakınca, “Yandaş medya” diye tanımladığım/tanımladığımız; yerel veya ulusal gazetelerden birinden köşe yazması için teklif gitmediyse, -ki bence gitmedi-… aslında çok sorguya gerek yok. Niye teklif etmedikleri, Güven’in tespitlerinden belli. Bir de bir 2002 söylemlerine bir de bugünkü pratiğine baktığımızda AKP gerçeğinde var o sorgunun yanıtı…
Güven; 16 Kasım 2020.. 03.30 saatlerindeki paylaşımında şöyle bir çözüm önerisi gösteriyor.
“Bir toplumun zenginleşebilmesi için herkesin ürettiğinden az tüketmesi gerekir. En kötü ihtimalle herkes, tükettiği kadar üretmek zorundadır.”
Kaynak..
Facebook/Mahmut Esat Güven
**
Malum..
Sosyal medyadan paylaştığım vakadan ötürü iki hafta süreli karantinamın üçüncü gününe üç saat önce girdim.
Öncelikle halkımız çok şanslı.
Ya Halil İbrahim Başçifçi testi iki gün sonra yaptırıp vaka iki gün sonra açığa çıksaydı..
Cuma akşamından.. bir otobüs dolusu insanla Tokat yolundaydım.
Dün Tokat’ta.. Üstelik sahanın içinde..
Tokatspor – Darıca Gençler Birliği maçındaydım.
Maçtan sonra her iki kulüp başkanı ve teknik heyetinden görüş alma girişimi sonrası.. –yüksek ihtimalle- görüş alırken çok yakın temastaydım.
Cep telefonumun ses kayıt bölümünü açıp, yarım metrenin altında ağızlarına yaklaştırmıştım..
Abartmıyorum..
Ligde kalma mücadelesi veren biri temsilcimiz..
Diğeri Anadolu’nun köklü bir il kulübünün futbol takımının alayına virüsü bulaştırabilirdim.
Öylesi bir durumda ülkesinin halkını kumara sevk eden TFF muhtemelen asıl varlık sebebinin gereğini bir zahmet yerine getirecek..
İki takımın da maçlarına kuvvetle muhtemel erteleme getirecekti ama zaten allak bullak olan sezon düzenlerine, bir de ister istemez ben çomak sokacaktım.
Covid 19 vakasında bir kişinin kaç kişiye bulaştırdığına dair çeşitli istatistikler var ama..
Meslek grubu sınıflandırmasında herhalde ortalama bulaştırıcının asgari 10 katına bulaştırma riski olan bir mesleğin naçizane mensubuyum.
Halil İbrahim Başçiftçi ile pozitif olduğu açığa çıkan o süreçte, üstelik 40 dakika süreyle aynı otomobil içinde yolculuk ettim.
Toplam üç kişiydik. İtiraf ederim. Artık bıkkınlık getirmesinden sebep, maske kuralını ihlal ettim.
Bir de fotoğraf çekimi esnasında fotoğraf makinesinde anında buharlama yapmasından sebep, kapalı ve kalabalık ortamlarda da mecburiyetten ötürü, kısa süreli de olsa kural ihlalinde, mecburiyetten ötürü bulunmaktayım.
Başçiftçi ile yakın temasımın üzerinden 72 saati aşkın bir zaman dilimi geçti.
En ufak bir ağrım sızım, belirti yok.
Ama bu yine de taşıyıcı olmadığım anlamına gelmiyor, daha doğrusu tıp dünyası tarafından o anlama gelmediği bilimsel olarak izah ediliyor.
Bu hafta içi testimi de yaptıracağım. Bu arada her ne yapıyorsam Gebze İlçe Sağlık Müdürü Doktor İlhan Kadıoğlu ve Darıca Farabi Devlet Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Mustafa Güneş şahsında uzman tavsiyesiyle yaptığımı belirtmek isterim…
Hafta sonuna doğru kuvvetle muhtemel, “Negatif” raporunu alıp karantinanın son bir haftasına çok daha rahatlamış ve o süreçte ister istemez temasta bulunduklarımı da rahatlatmış halde gireceğim.
Ama asla, “Keşke Tokat’a gitseydim. Keşke karantinadan sıyırsaydım, kaçsaydım” demeyeceğim.
Şöyle kafamdan hesap ettim..
100’ü aşkın kişiyle hayli yakın, yakın veya göz kararı ama göz kararı ‘zararsız’ mesafelerde ama diyaloğum olmuş. Ama aynı ortamlarda yer almışım.
Diyeceğim o ki..
Mesele ciddi.. Şakaya gelmez!
Benden sebep..
Tokatspor ile Darıca Gençler Birliği kurumsalında iki takım, 3’ncü Lig’den BAL’a düşebilirdi.
Maddi vakaların hepsinin telafisi var.
Ve ötesi…
İnsanlar ölebilirdi!
Diyeceğim o ki..
İhmal etmeyin.
Espriler üretip gülelim eğlenelim ama meselenin şakası olmadığını bilelim…
Gevşemeyelim…
İkinci dalganın bu kadar yayılması, bu dereceye gelmesi..
Elbette iktidar da eleştiriden düşen payını alacak, almalıdır ama kimi vakalara, yaklaşımlara tanık olmamdan sebep biraz da veya haylicene de..
Yurttaş odaklıdır.
Gevşemeyelim…