Sanat Meclisi, Sanatta Hak İhlalleri’ne dair 2021 yılı haziran ayına ilişkin raporunu açıkladı. Raporun sonuç bildirgesinde, “Sanat alanı iktidar tarafından açıklanan “normalleşme” planına sevinmeye hazırlanırken sevinci kursağında kaldı. Başta müzik olmak üzere sahne sanatlarına kısıtlamalar sürüyor. Ardından geleneksel baskı ve tutuklamalar geldi. Sanat alanı salgın hastalık bahanesiyle önüne dikilen yasaklar ve engellemelerle yeni bir kapışmaya hazırlanıyor. Alınacak her özgürlük kırıntısı dövüşe dövüşe alınacak” denildi.
Sanat alanı salgın hastalıklar ve alana konan yasakların ardından yaz ayları için kolları sıvadı. Sanat alanında yaşanan yasak, engellemeler ise hızını kaybetmeden sürüyor. İşte Haziran 2021 de sanat alanında olup bitenler:
- Anadolu rock müziğinin usta ismi Erkin Koray, şarkılarını izinsiz kullananları sosyal medya hesabı üzerinden uyardı: "YouTube veya benzeri ortamlarda; benim müziklerimi öyle kafalarına estiği gibi koyan kişiler, bundan sonra ekibim koyduğunuz videoları rapor edecek. Sakın, ‘ekmek param’ filan gibi saçma sapan savlarla gelmeyin. ‘Benim ekmeğimi ve emeğimi çalıp yemek mi senin ekmek paran oluyor?’ diye sorarım ben de o zaman! Size dört gün müsaade… 7 Haziran Pazartesi günü başlanacak. Ayrıca son yıllarda, tamamen hukuksuz bir şekilde çıkan LP’lerin sahiplerini de mahkemeye vereceğim."
- Kreksa Kültür Sanat Araştırmaları tarafından yapılan araştırma, kültür sanat sektöründe çalışanların yüzde 62’si aylık 1000 liranın altında kazanıyor. Katılımcıların yüzde 63’üyaşam standartlarını koruyabilmek için acilen maddi desteğe ihtiyaç duyuyor. Yüzde 27’si en fazla katılımcı ise ancak 1 yıl idare edebilir durumda. Müzik, tiyatro, sinema, edebiyat gibi kültürel alanlardan besteci, yazar, editör, senarist, oyuncu, yönetmen, şarkıcı, menajer gibi çeşitli meslek gruplarına mensup 515 kişi ile Nisan-Mayıs 2021 döneminde anket yapıldı. Ankete göre, katılımcıların yalnızca yüzde 56’sı pandemi sürecinde destek aldı. Destek alanların ise yüzde 38’i kamu kurumlarından destek aldığını belirtirken, diğerleri çeşitli dernek ve vakıflardan, özel kuruluşlardan veya diğer girişimlerden destek aldığını ifade etti. Kreksa adına araştırmayı yürüten Funda Lena, sonuçları şöyle değerlendirdi: “Kültürel sektörler, özellikle de canlı performansa dayalı olan gösteri sanatları ve canlı müzik alanları, doğaları gereği pandemi koşullarından çok etkilendi. Fakat bunun yanı sıra, kültür sanat sektöründe pandemiden önce sürdürülebilir iş modellerinin çeşitli sebeplerle oluşamamış olması, sanatçı ve bağımsız kültür profesyonellerinin birçoğunun sosyal güvencesiz olarak kayıt dışı çalışıyor olmaları, meslek tanımlarının ve mesleki standartların oluşmamış olması ve de örgütlenme eksiklikleri bu alanın pandemiye diğer birçok sektöre göre çok daha hazırlıksız yakalanmasına ve salgın sürecinden çok daha olumsuz etkilenmesine sebep oldu. Bundan sonrası için kültür profesyonellerinin sadece geçici desteklere değil, kalıcı ve sürdürülebilir çözümlere de ihtiyacı var.”
- Tiyatro Kooperatifi, kademeli normalleşme planında özel tiyatroların ve kültür-sanat kurumlarına yer verilmemesi üzerine açıklama yaptı. Açıklama şöyle: “31 Mayıs tarihinde Covid-19 ile mücadele kapsamında normalleşme adımları açıklanırken 1 yılı aşkın süredir hayatta kalma mücadelesi veren özel tiyatroların ve kültür sanat kurumlarının akıbetine yine değinilmedi! Kasım 2020’den itibaren sokağa çıkma kısıtlamalarının artırılmasıyla birlikte özel tiyatrolar, resmi olarak kapatılmamalarına rağmen yasak saatleri sebebiyle tüm fiziksel faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Bu süreçte özel tiyatrolar seyircileriyle buluşamadı ve gelir elde edemedi; fakat bu işletmelerin vergi, kira, fatura ve personel giderleri gibi tüm finansal yükümlülüklerinin devam etti. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve T.C. Ticaret Bakanlığı’nca sunulan ŞARTLI destekler, krizin boyutu ve süresi göz önünde bulundurulduğunda ne yazık ki yetersiz kaldı. Vardığımız noktada ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmaya önemli katkıları olan pek çok özel tiyatro kapandı, birçoğu da kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. 1 Haziran 2021 itibarıyla KDV ve stopajlardaki düzenlemelerin de “eski normal”e dönmesi, hali hazırda hayatta kalma mücadelesi veren özel tiyatrolar için ekonomik yıkımı daha da hızlandıracak. Covid-19 önlemleri kapsamında yapılacak tüm düzenlemelerde özel tiyatroların ve bu kurumlarda görev alan binlerce emekçinin de gözetilmesini talep ediyor; ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını sorumlu davranmaya, kalıcı ve adil çözümler üretmeye çağırıyoruz.”
- Diyarbakır’da siyah giysileriyle Sanat Sokağı’nda toplanan müzik emekçileri bir açıklama yaptı. Müzisyenler adına konuşan Engin Derya, “Göz yumma, müzik susmasın” sloganıyla sanatçıların başlattığı kampanyaya değinerek pandemiyle birlikte iş yerlerine getirilen kısıtlamalar sonrası işsiz kalan ve geçim sıkıntısı yaşayan müzisyenlerin intiharlarına dikkat çekti. Derya, pandemi sürecinde yalnızca sahne ve müzisyenlerin görmezden gelindiğini belirterek müzisyenlerin yaşadığı sorunlara çözüm bulunması çağrısında bulundu. Derya, “Ne yazık ki, kısıtlamalar nedeniyle çalışamayan ve geçim sıkıntısı yaşayan müzisyen dostlarımız intihar etmektedirler. Bundan büyük üzüntü duymaktayız. Biz Diyarbakırlı sanatçı ve müzisyenler olarak yetkililere sesleniyoruz, normalleşme sürecine geçmişken canlı müzik ve sanat mekânları, restoran ve küçük işletmeler saat sıkıntısından dolayı işlev dışı bırakılmıştır. Bilindiği üzere bu sektörlerin işe aktif başlama saatleri mercilerin belirttiği kapanış saatine denk gelmektedir. Ne yazık ki müzik ve sahne sanatçıları görmezden geliniyor. Yaşam hakkı kısıtlanıyor. İntiharların daha fazla olmamasını dilerken, yetkililerden bu konuda acil çözüm üretmesini bekliyoruz” dedi.
- Şehinşah mahlasıyla bilinen rap müzisyeni Ufuk Yıkılmaz, Twitter hesabından 5 Haziran’da “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla gözaltına alındığını ertesi gün ise serbest bırakıldığını duyurdu
- Devlet Tiyatroları işçileri, sendikalarının oylamaya bir gün kala ‘hayır oyu verin’ demesine rağmen yüzde 96 oy oranı ile “greve evet” dedi. Devlet Tiyatroları işçileri uzun süredir bağlı bulunduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çalışan işçilerle aynı haklara sahip olmak için çaba sarfediyordu. Devlet Tiyatroları işçilerinin bağlı oldukları Kültür ve Turizm Bakanlığındaki hali hazırdaki toplu iş sözleşmesinin, çok düşük rakamlar altında olan TÜHİS’in klasik toplu iş sözleşmesine mahkûm edilmesine karşı işçiler birlik olarak grev uygulaması kararı aldı.
- Tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü, 3 yıl önce yaptığı bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle ifadeye çağrıldığını açıkladı. Twitter'dan açıklama yapan oyuncu, “3 yıl önce attığım bir tivit nedeniyle mali şubeye ifadeye çağırıldım. Sermaye piyasası şeysi, spekülasyon yapmak suretiyle doların fiyatını yükselttiğim gerekçesiyle benden şikâyetçi olmuş. O zaman dolar 6 küsur liraymış… Meğer başımıza gelenlerin sorumlusu benmişim ya len" ifadelerini kullandı. Oyuncu Levent Üzümcü, attığı bir tweetin sonunda eklediği üç nokta nedeniyle ifade verdiğini söyledi: “Mafyanın, katillerin, hırsızların, azmettiricilerin, rüşvetçilerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığı ülkemizde az önce Anadolu Adliyesinde bir tivitimin sonuna eklediğim üç nokta (…) yüzünden ifade verdim.”
- Fazıl Say, müzik saatleri kısıtlamasına tepki gösterdi: “Müzik, sanat ve eğlence sektörü tüm pandemi boyunca 18 ay korkunç bir zorlukla karşılaştı, bu insanlar tüm hayatın durduğu bu dönemde büyük zorluklar yaşadı ve batı ülkelerindeki gibi devlet yardımı da alamadılar, çok uzun bir süre tamamen terkedildiler. Normal konserlerin (pop, caz, klasik ve her tür) zaten gece geç vakitlere kalmadan bittiğini biliyoruz, zaten öyleydi. Bazı istisnalar (geç başlayan latenight konserleri vs) ise, zaten o mekânlar, o organizasyonlar, insanları rahatsız etmeyecek izolasyondadır hep oldum olası. Sahil kasabalarımızdaki ses kirliliğinin ise ana sebebi asla canlı konserler değil, müziğin volümünü çok açan mekânlardır (zaten bütün gün öyleler ve artık sohbet edemeyecek, kafa dinleyemeyecek boyutta açık olan yerleri biz de tercih etmiyoruz) ama insanlar hayata dönmek istiyor ve en çok zarar gören kesim ilk ihtarı alan oldu… Büyük ve haklı tepkinin sebebi de budur.”
- Kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan müzik yasağının 24.00'e çekilmesi kararını ve Erdoğan'ın "Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok" sözlerini protesto etmek isteyen rap sanatçısı Ağaçkakan gözaltına alındı. Ağaçkakan, Erdoğan'ın açıklamasından sonra "Gece 12'de müsait olanı Kadıköy Mehmet Ayvalıtaş Parkı'na ya da herkesin bildiği ismiyle havuza bekleriz. Mini bir konserimiz olacak" diyerek yasağa tepkisini gösterdi. Konser için alana giden Ağaçkakan ve 6 dinleyici gözaltına alındı.
- Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) siyaset-mafya ilişkisine ve antidemokratik uygulamalara karşı demokrasi mücadelesini yükseltmeye çağrısı yaptı. Açıklamada, “Ekonomik krizin her gün derinleştiği ülkemizde, tüm halkı ayrıştıran ve çatışma iklimi yaratan bir politika izlendiğini görüyoruz. Devletle iç içe olan bir suç örgütü liderinin açıklamalarından, ‘çökme’, ‘katletme’, ‘susturma’ gibi sayısız suçu öğreniyoruz. Uygulanan baskıcı politikalara muhalefet edenlere en sert biçimde karşılık veriliyor. İktidarın politikalarını eleştirenler terörist olarak yaftalanarak, ülkenin üçüncü büyük partisi 'düşman' olarak tanımlanıyor ve her gün sayısız radyo ve televizyon programında, gazetelerde bu parti yönetici ve üyeleri hedef gösterilmeye devam ediliyor. 'Bunlar daha iyi günler' söylemiyle, tek adam rejimine karşı çıkmanın bedelinin ağır olacağı ilan ediliyor. Mevcut iktidara karşı çıkan herkesin hedefte olduğu açıkça ifade ediliyor. Bu politikanın sonucunda, İzmir’de HDP binası ateşe verilerek Deniz Poyraz adlı genç kadın vahşice katledildi. Sosyal medyada sayısız silahlı fotoğrafını paylaşan katliamcının ‘aile fotoğrafları’ her şeyi gözler önüne seriyor” denildi. Birlik ve dayanışma çağrısı yapılan açıklamada “Demokratik bir ülke, tam bir söz ve yazı özgürlüğünü savunan TYS olarak, ülkenin içine sürüklendiği bu karanlığa karşı, demokrasiden, kardeşlikten, barıştan yana bütün demokrasi güçlerine birlik ve dayanışma çağrısı yaparak demokrasi mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.
- Havarilerden Aziz Thomas'a ait kutsal eşyaların saklanması amacıyla 11.yüzyılda inşa edildiği bilinen St. Thomas Ermeni Manastırı (Altınsaç Kilisesi), Kentte en çok ziyaret edilen yerlerden biri olan manastır, Van’a 75, Gevaş’a ise 40 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Kilisenin bulunduğu Altınsaç koyları, Van Gölü’nün el değmemiş koyları olarak biliniyor. Bir yandan definecilerin hedefinde olan manastır, kaderine terk edildiği için yazın da hayvanlar için dinlenme, barınak yeri oluyor. Manastır’ın bir kilometre batı yönünde Van Gölü’ne 500 metre uzaklıkta bulunan ve Ermenilere ait olan tarihi mezarlık ise yine manastır gibi definecilerin kazıları ile tahrip edilmiş durumda.
- Giresun Belediye Başkanı Aytekin Şenlikoğlu tarafından "Rumların çan kulesinden esinlenilmiş. Şanlı tarihimizi asla temsil etmiyor" denilerek yıkılan kulenin yerine yapılan yeni saat kulesi törenle açıldı. Eski Belediye Başkanı Kerim Aksu döneminde inşa edilen kulesinin tartışmalara yol açtığını ileri süren başkan Giresun Belediye Başkanı Aytekin Şenlikoğlu "Rumlara ait eski çan kulesinden esinlenerek sözüm ona saat kulesi adı altında inşa edilen kulenin yıkılması için, gerek seçim öncesi gerek göreve geldikten sonra vatandaşlarımızdan çok ciddi manada tepkiler aldık. Bu konuda hemşehrilerimizin düşüncelerini dikkate alıyoruz. Çan kulesinin yıkımıyla yerine ilimize ve Giresunumuza yakışır düzenleme ve çalışmayı en kısa zamanda yapacağız" demişti.
- Pandemi kısıtlamaları nedeniyle 1,5 yıldır işlerini yapamayan ve ‘Kademeli Normalleştirme’de de yaraları sarılmayan sahne emekçileri için Haluk Levent öncülüğündeki Ahbap Derneği’nin başlattığı kampanyaya ünlü müzisyenler de katıldı. Sahne emekçilerinin ödeyemedikleri 400 TL'ye kadar olan elektrik, su ve doğalgaz faturalarını bağış usulüyle karşılama kampanyasında, Türk Halk Müziği'nin usta ismi Musa Eroğlu, Melek Mosso ve Kurtalan Ekspres'in bas gitaristi Ahmet Güvenç sahne emekçilerine destek olmak için enstrümanlarını satışa çıkardılar.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Temmuz itibariyle eğlence mekânlarının açılacağını ancak saat 24.00’te müziğin kapatılacağını duyurmuştu. “Kusura bakmasınlar gece kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur” açıklamasının ardından başta müzisyenler olmak üzere farklı alanlardaki birçok sanatçı ve Şişli semt sakinleri “Kusura bakıyoruz” diyerek Kurtuluş Eşref Efendi Sokak’tan Kuyulubağ Parkı’na ve şarkı söyleyip dans ederek açıklamayı protesto ettiler. Kuyulubağ Parkı’nda enstrümanı ile mahalleli için müzik yapan 15 yaşındaki Alaaddin, pandemi öncesi profesyonel müzik yaptığını, birçok sanatçı ile çalıştığını ancak kapanmalar ile ailesinin önemli geçim kaynaklarından birini kaybettiği ve bugünlerde geçimini Şişli’deki parklarda enstrüman çalarak sağlamaya çalıştığını aktardı. Annesi ve erkek kardeşi ile bu şekilde geçinmeye çalışan Alaaddin’in annesi, “Erdoğan yazık değil mi bu kadar müzisyen insan intihar etti. 12.00’den sonra müziği yasakladım diyorsunuz ama bu insanlar ne yapacak? Burası ölümlü dünya bırakın herkes hür olarak yaşasın, yeter artık. Aşılarımızı oluyoruz bırakın da yaşayalım” sözleri ile sitemde bulundu. Protestonun organizasyon ekibinden Soner B. karar ile ilgili, “Aslında uzun zamandır pandemi sürecinin bir fırsata çevrildiğini gözlemliyorduk. Bu fırsatı da insanların yaşam tarzlarına müdahale, işçi ve emekçilerin hak arama mücadelesi önünde bir set olarak kullandılar. Biz de mahalleli olarak sosyal medya üzerinden bir çağrı yapıp bir araya geldik. Bugün yüze yakın insan bir araya geldik. Bu bizim için bir başlangıç” dedi. Soner B. bölge halkının Gezi eylemlerinden beri duyarlılığının arttığını ve bir araya gelme kültürü kazandığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Bu kez birlikteliğimiz müzisyenler için. Bunun dayanışmamızı arttıracak bir aşama olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçlerde de bunu ilerletmeyi; mahalleli olarak yaşam tarzımıza müdahale ettirmemeyi amaçlıyoruz. Sanatı savunmanın günümüzde aslında laikliği savunmak anlamına geldiğini görüyoruz.” Emek Partisi Şişli İlçe Başkanı Alişan Doğan ise kararın yaşam tarzına müdahale olduğunu ve hükümetin fırsatçı bir politika izlediğini söyledi: “Müzikten rahatsız olduklarını dile getiriyorlar. Bizler müzikten değil bu baskı ve yasak politikalarından rahatsızız. Bu sermaye-mafya-yolsuzluk düzeninden rahatsızız. Müzikten, tiyatrodan, sanattan rahatsız olanlara halk cevabı sokakta verecek. Halkı bu yasakçı zihniyete karşı sokağa çıkmaya; sanata, müziğe sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
- Müzik topluluğu Grup Yorum’a bir yasak daha geldi. Temmuz ayında ülkenin çeşitli kentlerinden sanatçıların katılımıyla bir internet konseri yapmayı hedefleyen Grup Yorum’un çekimleri Beyoğlu kaymakamlığınca yasaklandı. Grup Yorum yaptığı açıklamada, “Biz bu yasakları kabul etmiyoruz. Eninde sonunda konserimizi yapacağız. Konser yapma hakkı için Helin ve İbrahim ömrünü verdi. Helin ve İbrahim'in yarattığı değerlere sahip çıkacağız. Konser hakkımız engellenemez" ifadelerini kullandı.
- Kayyum tarafından yönetilen Urla Belediyesi çatısı altında tiyatro eğitmenliği olarak görev yapan İlknur Bayazıt Çatal, 1 Temmuz 2021 tarihinde eğitmenlik görevinden alınarak bir büfeye servis çalışanı olarak atandığını açıklayan bir paylaşımda bulundu. Çatal, yapılanın iyi niyetten uzak ve mesleğine yapılan bir hakaret olduğunu belirtirken atandığı görevden istifa ederek tiyatro yapmaya devam edeceğini bildirdi: “Kamuoyuna duyurumdur. Pandemi sürecinde hayatta kalma mücadelemi Urla Belediyesinin çatısı altında sürdürmeye çalışıyorken, Belediyenin Tiyatro Eğitmenliği görevinden alınarak bir büfeye servis çalışanı olarak atandığımı bugün öğrendim. Emeğin ve çalışmanın her türlüsünün kutsal olduğuna inanan birisi olarak, servis çalışanı tüm emekçi insanları büyük saygıyla selamlasam da, yapılan görevlendirmenin iyi niyetten uzak ve mesleğime yapılan açık bir hakaret, bir ötekileştirme, bir aşağılama çabası olduğunun da apaçık bilincindeyim. Bu biçare ötekileştirme çabası; Pandemi süreci boyunca gerçek yüzünü göstermekten çekinmeyen iktidar erkinin ve onun uzantısı olan kayyum yönetiminindir. Nezdimde yapılmaya çalışılan bu hakaret çabası; aylarca köy köy, okul okul gezerek ulaştığım ve tiyatro çalışması yürüttüğüm yüzlerce Urlalı köy çocuğuna da yöneltilmiştir. Bu küçük, bu hor görme aymazlığı; tırnak içerisindemeslektaşım (!) olduğunu zannettiğim kişinin kayyum belediye yönetimi ile girişmiş olduğu işbirliğinin ve yıllardır sürdürdüğü kibir imparatorluğunun bir sonucudur. Bu beyhude yok etme çabasının utancı sizlerindir! Bu utanç sizlerin boynuna asılmıştır. Bu ağırlığı yıllarca boynunuzda sizlerin taşıyacağını bilmek yüreğimi bir nebze soğuturken, istifa ederek inadına tiyatro yapmaya, inadına sanatla yaşamaya ve inadına mesleğimi icra etmeye devam edeceğimi de tüm kamuoyuna bildiririm.”