Recep Dursun değil de Recep Kılıçdaroğlu olsaydı…

Aktan Uslu

Dikkat.. Uzun bir yorumdur… Kısası mümkün değildir..

“Uzun okuyamam” diyen buradan itibaren okumayı kesebilir!

Öncelikle mesleğe dair ahkâm kesesim geldi.

Ülkemizde ve dünyamızda gazeteciler kendi aralarında ikiye ayrılır.

Yerel gazeteciler…

Ulusal gazeteciler..

Yerel gazetecilerin bazı ajans ve ulusal gazeteler için, kendi yerellerinde çalışan modelleri de vardır.

Ancak onlar da genelde yerel gazeteci diye tanımlanır. Zaten kendi yerellerinde yerel ayakları da muhakkak vardır.

Çünkü ulusal ajans ve gazetelerin gönderdikleri ile geçinmeleri zordur. Ek gelir olarak değerlendirirler.

Bir yerel gazetecinin önceliği, kendi yerelidir.

Örneğin iddiam şudur..

İzmir Depremi’ni memlekette en son duyanlar arasındayımdır.

Haber üretmede “sınırlı sorumlu” olduğum ilçeler Gebze ile birlikte Darıca, Çayırova ve Dilovası’dır..

Bölgemizin batı ve doğusundaki komşu mahalleleri..

Tuzla’da Şifa’yı sel.. Körfez’de Hereke’yi yel almış..

“Ne gam” demeyim de yurttaş olarak ilgimi çekebilir ama gazeteci olarak.. eh işte!

**

Alaattin Çakıcı..

Malum vaka.

Ne söylediğini yazmam çünkü ulusal basından zaten okudunuz.

Az evvel bir habere denk geldi.

Bölgemizdeki dört CHP İlçe Başkanı da tepkisini göstermiş.

Doğrudur ve olması gereken budur.

Bir de CHP’de mevzuu genel başkan olduğunda tüm CHP il, ilçe örgütleri standart ötesi hassas.

Yani mevzuu Kemal Kılıçdaroğlu’ndan öte Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olması sebebiyle direk ilgili.

Hele ki CHP önümüzdeki genel ve yerel seçimlerde de aday belirleme yöntemi olarak bu sefer bilmem hangi gerekçeyle yine atamayı tercih edebilir.

Kimsenin günahına girmeyeyim ama mevzuu biraz o detay ile de ilgili gibi geldi bana.

 

**

Biraz da siyasi parti yapılanmaları üzerine ahkam keseyim.

Siyasi partilerde de teşkilat/örgüt yapılanmaları ile kendi aralarında ikiye ayrılır.

Bir bölümde tekmiş gibi gözükse de bütünü ifade etmesinden sebep, genel merkez vardır. Sayıca tektir ama etki alanı yüksektir siyasi partilerin genel merkezlerinin..

Bir diğer bölümde il teşkilat/örgütleri vardır. Bunların kolları ilçe teşkilat/örgütleridir. Şayet o il Büyükşehir değilse belde yapılanmaları da vardır. İlçelerin kolları olarak mahalle yapılanmaları mevcuttur ve yine il Büyükşehir değilse, köy yapılanmaları da vardır..

İkinci bölümde tarif ettiğim tüm yapılanmalar siyasetin yerel yapılanmalıdır.

Genel merkez, genel başkan söylemlerinin yaygınlaştırılması ile birlikte yerellerinde siyaset üretmek, gerekirse tepki göstermek gibi mecburiyetleri vardır.

Ayrıca yerel basının haber üretiminde çok zengin bir zemindir…

**

Şimdi bu tarif üzerinden tekilleşmiş haliyle CHP Gebze İlçe Örgütü’ne dönecek olursak..

Anti parantez..

Yerel siyasette gerek parti teşkilat veya örgütlerinin gerekse aktif siyaset içinde yer alan bireylerin yerel basını takip etmelerinin ne kadar mecburi olduğunu her daim gerek sözlü, gerek yazılı ifade etmekteyim.

Naçizane meslekte 26’ncı yılı geride bırakmış olmanın verdiği bir takım tecrübelerden sebep siyasi parti fark etmeksizin her kim naçizane önerime, fikrime, düşünceme başvurma olgunluğunu göstermişse, sözlü olarak da ifade etmişimdir.

İsmi lazım değil..

Kimi aktif siyasetçilerle paylaştığım..

Yerel siyasette yerel basının nasıl bir ekiple, ne şekilde takip edilebileceğine dair bir taslak çalışmam dahi mevcuttur.

Tüm bu gerçeklikler üzerinden..

CHP Gebze İlçe Örgütü’nden Başkan Gökhan Orhan ve yönetiminin..

Orhan ve yönetimi marifetiyle CHP İl Başkanı Harun Özgür Yıldızlı ve il yönetiminin..

Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz’ün bir süre önce Gebze Gazetesi’ne yazılı ve sözlü olarak verdiği demeçte..

Beğenirsiniz beğenmezsiniz..

CHP Gebze İlçe eski Başkanı Avukat Recep Dursun’u da kast ederek..

CHP Gebze’yi de CHP’yi de direk bağlayan söylemlerine bu suskunluğun sebebi nedir.

Aaaaa bilmiyorduk, duymadık” demek..

Bir bütün itibariyle CHP Gebze İlçe Örgütü yönetiminin yetersizliğidir.

“Bildik, duyduk ama kaale almadık. Cevap vermeye dahi görmedik” diyecek olmak..

“Pes” dedirten bir hadise olmakla birlikte beraberinde şu soruyu getirecektir.

Kemal Kılıçdaroğlu söz konusu olunca, CHP Genel Başkanı söz konusu olunca..

Hadi duymamanız kaçınılmazdı ama üstelik ilçe yönetimini veya örgütü değil kendinizi ön plana çıkartarak tepkinizi gösterdiniz..

Di mi derler?

**

19 Kasım akşamı saat 20.00 sularında CHP Kurultay Delegesi Olcay Öğüt’ün..

21.00 sularında Yavuz Selim Mahallesi Derneği Başkanvekili Mustafa Cebeci’nin

Zinnur Büyükgöz’ün açıklamalarına yönelik tepkisel açıklamaları..

Facebook’ta şahsıma ait sayfada..

Zinnur Büyükgöz de 28 Şubat Mağduru mu (1) başlıklı yorumumun linkinin olduğu bölümün yorum bölümüne konduruldu.

Haberleştireceğimdir.

Bağlarken..

Konuya dair yanıtı bir basın toplantısı ile vermesi gerektiğini düşündüğüm CHP Gebze İlçe Örgütü’nde yönetim halen bir yazılı açıklama dahi lütfetmemiştir..

Recep Dursun şahsında CHP Gebze İlçe Örgütü’nde görev yapmış tüm eski başkanlara yönelik, o kimlik ve sıfatları üzerinden yapılan her tür sözlü taciz, bence kurumsal olarak CHP’ye de tacizdir.

Mevcut ve gelecekteki tüm CHP Gebze İlçe Örgütleri yönetimleri..

Kendisinden önceki başkanları ve yönetimlerini sever sevmez, benimser benimsemez, parti içinde muhalifidir ya da parti içinde de yol arkadaşıdır ayrı meseledir..

Sokak ağzı ve raconuyla..

Sana yamuk bana/bize yamuk…” denmelidir.

Alaattin Çakıcı’nın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleriyle Zinnur Büyükgöz’ün Recep Dursun’u kast ederek veya etmeyerek kurduğu her cümle, sözleri..

Bir bakış açısıyla eşdeğerdir.

Yani CHP Gebze İlçe’de yönetimin görevini yerine getirmesi için

Recep Dursun’un mahkemeye gidip

Soyadını Kılıçdaroğlu diye değiştirmek için başvuruda bulunması mı gerekir…

Diyorum.

Başka da bi’şi demiyorum.