Birkez daha cahilliğin nelere kadir olduğunu anlatmaya çalışacağım, konuyla çok ilgilidir. Zamanın sağlık bakanı bir şehrin akıl hastenesini denetliyormuş, baş hekime bir insanın deli olduğunu nasıl anlıyosunuz diye sormuş. Baş hekim küvet testi yapıyoruz, banyo küvetini suyla dolduruyoruz hastaya bir çay kaşığı bir kahve finçanı bir de tencere veriyoruz. suyu boşaltmasını istiyoruz. Bakan anladım anladım deliyse kaşıkla, akıllıysa tencereyle boşatmaya çalışıyor, baş hekim hayır efendim akıllılar genelde tıpatı çeksek olmaz mı diyorlar. Şimdi diyorsunuz ki Rasputin'in ne ilgisi var bu işle? Var mı yok mu göreceğiz. Rasputin 19 yy'ın Rusya'daki en ünlü kimsesi. Ünü bir türlü yıkılamayan çarlar hanedanlığının yıkılmasıyla ilgili Rasputin Rusya'da bir sürgün heri olan Sibirya'nın bir dağ köyünde yoksul ve cahil olan bir ailenin ilk çoçuğudur. O zamanlar Rusya'da çok az insan okuma yazma biliyormuş. Onlar da devletin içindeki kimseler. Çarlar rus halkına okumanın yazmanın tehlikeli olduğunu, ahlaka uygun olmadığını, dini inançları zayıflattığını, insanı şeytanlaştırdığını, iyice anlatmışlar ve halkı buna inandırmışlar. Ferman çarların cahillik halkın bu yüzden üç yüz yıl hiç bir sorun çıkmamış. Rusya'da çarlar da keyiflerine bakmışlar. Rasputin yirmi yaşından sonra ancak okumayı ve yazmayı öğrenmiş. Okuma yazma bilmek eğitim anlamına gelmez. Eğitiminizi de insanlığın gelişmesi için kullanırsanız bir anlam ifade eder, yok Hitler gibi Mussolini gibi ve Neron gibi insanlığı yakıp yıkmaya çalırsanız eğitimi katilleştirirsiniz. Rasputin okuma yazmasını katilleştirmiştir, etrafın da kendisi gibidir. Birsürü yalancı dolancı topluyor, onlara hastalıkları iyi ettiğini, sakatları yürüttüğünü, gelecekten haber verdiğini, halka anlatmalarını istiyor. Kısa bir zaman sonra ülkenin her yanından insanlar kapısına yığılıyor ve bundan sonra namı çarlara gidiyor. Bizim Kemal Sunal ona benzer biraz... Bazı filimlerinde Kemal Sunal da üfürerek hastaları iyi eder, sakatları iyi eder ve evlenemeyenlerin evlenmelerini kolaylaştırır. Rasputin Rus halkını iyi tanıdığı gibi Kemal Sunal da Türk halkını iyi tanımaktadır. Toplumların ve insanların asırlar boyu edindikleri alışkanlıkları bırakmaları kolay değil. Irak tükmenlerinin önemli bir adetleri varmış. Evlerine giden hatırlı misafirlerine koyun keser başın ve kuyrukyağını misafirin önüne getirirmişler. Bunun anlamı bütün varlığımızla hizmetinizdeyiz demekmiş.
Birgün bir politikacıya da yaparlar adam getirilen yemeği yemez. Bunun çok yanlış olduğunu söyler ve tenkit eder. Ne yazık ki Türkiye'de böyle halkını tanımayan aydınları var. En telikelisi de halkın inaçlarını kullanmaktır. Tolstoy tanrı insanın içindedir der. Tekrar Rasputin'e dönersek okuma yazmayı öğrenmesi Rasputin'in kurnazlığa çalışan zekasını ortaya çıkardı. Kabul etmek gerekir ki insanları etkileyecek istediği her şeyi yaptırabilecek sivri bir zekası var. Eğitim diyince aklıma geldi, iyi bir eğitim almanın iki yolu var, biri halka iyi eğitim vermeyen sistemi deyiştireceksiniz, ikincisi kendi kendinizi değiştireceksiniz. Hayattan beslenmenin ve yaşamdan öğrenmenin yolu eğitimden geçiyor. Doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ve iyiyi kötüden ayırmanın yolu eğitimden geçiyor. Kimden nefret edeceğini kimi seveceğini bilmeyen insanlar kendilerinden nefret ederler. Nefretin yerine sevgiyi, kuşkunun yerine güveni, öfkenin yerine hoşgörüyü ancak eğitimle koyabiliriz. Birkaç kez iyilik yapma imkanı buldum. Bunu cahilliğim yüzünden yapamadım çünkü o zamanlar paranın esiri durumdaydım.