İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesinden, Uzm. Kln. Psikolog Müge Leblebicioğlu Arslan, psikosomatik rahatsızlıklar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Müge Leblebicioğlu Arslan şunları ifade etti:
‘’Bedensel belirtilerimiz ruhsal olarak nasıl hissettiğimizle ilişkili olabilmektedir. Birçoğunuz gün içerisinde baş, boyun ve karın ağrıları ya da mide bulantısı gibi şikâyetlerden yakınıyor olabilirsiniz. Bu şikâyetlerin sebebi fizyolojik olabileceği kadar psikolojik kaynaklı da olabilmektedir. Psikosomatik sancılar olarak adlandırdığımız bu şikâyetleri genellikle ifade edilmemiş ya da edilemeyen ve hatta fark edilmeyen duyguların dışa vurum şeklinde tanımlayabilirim. Eğer dil konuşmazsa beden konuşur. Bunun anlamı peki nedir? Kısacası içeride biriken, bastırılan bu duyguları bedenin dışarı çıkarma ihtiyacının ifadesidir. Beden adeta saç dökülmesi, ağrı, deride kaşıntılar ya da egzama gibi tüm bu belirtiler yoluyla ifade edilemeyen duyguları kusmaya ve kendisini göstermeye çalışır.
‘’MİGRENİM TUTTU’’
Genellikle bu somatik ifadeler toplumun yapısı ve yaş dönemine göre farklılık gösterebilir. Örneğin okula gitmek istemeyen okul çağındaki bir çocuk karın ağrısı ya da mide bulantısı gibi somatik belirtiler yoluyla okulda yaşadığı zorbalığın dışa vurumu çalışıyor olabilir. Bir başka örnek ise bir kadının psikolojik rahatsızlıklarının ya da duygusal ihtiyaçlarının kabul görmediği toplumlarda bu duygusal ihtiyaçlar kişide baş ağrısı ya da kol ağrısı gibi bedensel ifadelerle çıkabilir. Çünkü bu fizyolojik ifadeler dil bulduğu zaman yorulan kişinin dinlenmesi için fırsat sunulabilmektedir. Dolayısıyla bir kadının ‘’Yorgunum artık yapamayacağım desteğe ihtiyacım var.’’ ifadesi yerine ‘’Migrenim tuttu.’’ şeklinde ifadesi hem kişinin kendisi hem de toplum tarafından daha kolay kabul görmesi, anlaşılması için bir yolu olabilir. Böylece kadının somatik sancıları yoluyla ihtiyaçları görülür. Tüm bunlar duyguları sözel ifadeler yerine somatik ifadeler aracılığıyla dışa vurmayı olumsuz bir şekilde destekler.
‘’ARTIK DUR, DESTEK AL VE RAHATLA’’
Düşünce, duygu ve davranışlarımız bir bütündür. Birlikte hareket ederler. Eğer kendinizi stresli hissediyorsanız düşünceleriniz ve davranışlarınız bu duyguyu destekler nitelikte olacaktır. Kişiler genellikle şu şekilde ifadelerle gelebilmektedirler; ‘’Tüm gün oturmama rağmen bütün gün taş taşımışım gibi tüm vücudum ağrıyor.’’ beden dursa da aslında zihniniz var gücüyle olumsuz düşüncelerle çalışır. Dolayısıyla strese neden olan olumsuz düşünceler fizyolojik olarak da bedeninizde gerginliğe neden olur. Bütün gün gerilen kaslar savaş kaç mekanizmanızın sürekli olarak aktif tutarak gevşeme moduna geçmenizi zorlaştırır. Bu durum size bütün gün taş taşımışsınız gibi yorgun ve ağrılı hissettirir. Fark edilemeyen düşünce ve duygular aslında size şu mesajı vermeye çalışıyor olabilir; ‘’Artık dur, destek al ve rahatla’’ savaş kaç mekanizması yani sempatik sinir sistemimizden parasempatik yani güvendesin ve rahatla mekanizmasına geçebilmek kimimizin için meditasyon ve nefes gibi gevşeme egzersizleriyle, kimimiz için ise ‘’Bunu yapmak istemiyorum ya da senin bu davranışların beni rahatsız ediyor.’’ ifadeleriyle olabilmektedir. Ancak gerek erken dönem yaşantılarımız, gerekse kültürel yapıdan kaynaklı sebeplerden dolayı bazen duygu ve ihtiyaçlarımızı fark etme ve ifade etme konusunda zorluk yaşayabiliriz. Bu sebeple psikoterapi desteği almak hem psikosomatik belirtilerinizi azaltarak ruh sağlığınızda hem de fiziksel sağlınızın üzerinde olumlu bir etki oluşturacaktır. ‘’