Op. Dr. Halat, “Prostat, idrar torbasının (mesane) hemen altında yer alan ve içinden idrar kanalının geçtiği bir organdır. Normalde genç erkeklerde 15-25 gram ağırlığında olan bu organ, yaş ilerledikçe büyüyebilir. Büyüyen prostat, mesaneden idrar akışını engelleyebilir ve cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir. Bu duruma iyi huylu prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi - BPH) denir ve kanser değildir. Ancak prostat kanseri, prostat dokularında malign (kanser) hücrelerinin oluştuğu ciddi bir hastalıktır. Ülkemizde erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür ve ölüme yol açan üçüncü en yaygın kanserdir.” dedi.
Risk Faktörleri ve Belirtiler
Prostat kanseri riskini artıran faktörlere değinen Op. Dr. Halat, “Yaş en önemli risk faktörüdür; 40 yaş altındaki erkeklerde nadir görülürken, 50 yaş sonrasında hızla artar. Ayrıca, aile öyküsü de önemlidir. Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olan bireylerde risk daha yüksektir. Prostat kanseri erken evrelerde genellikle belirti vermez. Ancak ilerleyen evrelerde kemik ağrıları, idrarda ya da menide kan görülmesi gibi belirtiler ortaya çıkabilir.” dedi.
Erken Tanı Yöntemleri
Erken tanının önemine vurgu yapan Halat, “Erken evrede prostat kanserini tespit etmenin iki temel yöntemi vardır: PSA (prostat spesifik antijen) testi ve rektal tuşe muayenesi. Kesin tanı ise biyopsi ile konur. 50 yaş ve üzerindeki erkeklerin ve birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların 45 yaşından itibaren düzenli olarak üroloji uzmanına başvurarak PSA testini yaptırmaları büyük önem taşır.” dedi. Son olarak, Op. Dr. Halat prostat kanseri farkındalığının önemine dikkat çekerek, “Erken teşhis, tedavi şansını büyük ölçüde artırır. Tüm erkeklere düzenli kontrol yaptırmalarını ve sağlıklarına özen göstermelerini tavsiye ediyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.