Bir takım şartlar ve zemin gereği aralar yaşamış olmakla birlikte 27 yılını dolduran meslek hayatımda beni anlatmak bana düşmez ama yenilikçiliği ve ulusalda yerelde refiklerimizin neler yaptığına dair gözlemciliği seviyorum.
Pazar hikâyeleri de bu zemin üzerinden türemiş, hayli bir süre düzenli olarak gerçekleştirdiğim bir çalışma olmuştu ama iş yoğunluğundan sebep sekteye uğramıştı.
Arada bire çevirmiştim.
O arada birlerden biri bugün.
Üstelik kelime sayara bakmadan döktüreceğim.
Uzun bulanlar için üzgünüm, yapacak bir şeyim yok.
**
Yine gazetemiz kurumsalında bir diğer yeniliğimizin ilkini önceki pazartesi günü, 16 sayfalık bir ilaveyle hayata geçirdik.
Üç gün aşağı beş gün yukarı ayda en az bir tekrarını planlamaktayız.
Tamamı özel bir çalışma ve malum iş yoğunluğu esnasında sürdürülen, gazete ilavesi şeklinde ama dergi tadında bir çalışmadır kendileri.
İkincisi için 8 Mart’ı hedefledik.
İlkinde ana konumuz sendikalar zemininde emekti.
İkincinin ana konusunda ise kadının yanı sıra kültür sanat yer alacak.
Üçüncü ana konularından biri semt hikâyeleri ancak o konu, bir sonraki çalışmaya sarkabilir.
İşte o ilaveye dair önceki cuma günü iki görüşmenin ardından EMO Gebze Temsilciliği Başkanı Veysel Suludere’yi arayıp yanına gittim.
Yarın gazetemizde hayli geniş, aynı zamanda sitemizde yer alacak. Başkan Suludere bölgemizdeki elektrik kesintileri sorununa dair SEDAŞ Gebze İşletme Müdürlüğü ile, bölgemizin yeni müdürü Cem Barlas Kar ve ekibi görüştü.
Ne görüştüklerini anlatırken araya içinde yer aldığım bir anıyı sıkıştırdı..
**
Gebze’de ve Türkiye’de 28 Şubat süreci, muhtıra sonrası …
1999 yerel seçimlerini -kapatılan Refah Partisi’nin yerine kurulan- Fazilet Partili Belediye Başkanı ve başkan adayı merhum Ahmet Penbegüllü, DSP’nin adayı Harun Demirkaya’ya karşı kılpayı kazanıp yeniden belediye başkanı seçilmişti.
O dönem belediye meclisine DSP ana muhalefet; ANAP ve MHP muhalefet partisi olarak girmişti ve DSP’nin Gebze Belediye Meclis Üyeleri arasında Veysel Suludere de vardı.
Gebze Belediye Meclisi’nin akşam 19.00’da toplandığı yıllardı. Penbegüllü’nün 13 ay süren tutukluluğu öncesi yani Nisan 1999 – Nisan 2001 arası meclis toplantılarından birinde ve tam anlamıyla başlamasına kısa bir süre kala parti gruplarının sıraları arasında kimbilir hangi amaçla dolaşıyordu isem mikrofondan seslendi rahmetli:
“Aktan Uslu. Otur uslu uslu”
**
Hazırcevaplığı ve kaliteli esprileri ile de kimi anılarımda yer alan merhum Penbegüllü ile bu sefer merkezinde şahsımın yer almadığı, aklımda kalan ikinci anı şöyle..
Bu sefer 28 Şubat süreci tutukluluğu, göreve iadesi ve hakkındaki tüm suçlamalardan beraat ettiği süreç sonrası..
Türkiye’de halen süre giden AKP’li yılların başlangıcının ardından ilk yerel seçim olan 2004 seçimleri öncesi..
Aktif siyaseti bu sefer AKP’de sürdüren Ahmet Penbegüllü, Gebze Belediye Başkanlığı’na üçüncü kez aday adayı oldu ancak partisi yine eski Saadet ve Faziletli yeni AKP’li, Darıca Belediye Başkanı İbrahim Pehlivan’ı Gebze adayı gösterdi..
Ramazan Zor…
Belediye programlarının yanı sıra kimi muhafazakar çevrelerin açılış dahil bilumum etkinliklerinin aranan sunucusu..
Aynı zamanda Türk Sanat Müziği sanatçısı..
Ahmet Penbegüllü’nün Ramazan Zor’da çok emeği vardır.
Bununla birlikte her yıl olmamakla birlikte Penbegüllü’nün ölüm yıldönümlerindeki anmalarına bazı yıllar katıldım. Ama hiç birinde Ramazan Zor’a denk gelmedim.
Velhasıl kelam..
2004 yerel seçimlerine doğru, tüm partilerin adaylarının belli olduğu süreçte Gebze Belediyesi’nin yıkılan eski binasının önünde bir belediye töreni..
Törende Gebze Belediye Başkanı Ahmet Penbegüllü, AKP Gebze Belediye Başkan adayı ve İbrahim Pehlivan, diğer protokol vesaire ile birlikte Ramazan Zor da var.
Tam o esnada ortamda soğuk rüzgârlar estiren bir tepki:
“Öküz öldü ortaklık bozuldu mu Ramazan?”
O tepkiyi niye gösterdiğine dair bazı öngörülerim var da bu suya sabuna dokunmadan, kimseye atarlanmadan yazılmaya çalışılan –ki benim için hayli zor bir durum- kendi halinde bir pazar yazısıdır.
Yazı ve yorum tipinin özünü bozmak istemiyorum.
Ama sözünü esirgemezdi rahmetli.
Hiç esirgemedi..
“Işıklar içinde yatsın” diyecektim, caydım.
Benimsemediği bir yad şekli olacaktır.
Nurlar içinde yatsın, diyorum..
**
Ve Veysel Suludere ile yaptığım görüşme sonrası bu sefer İYİ Parti Gebze İlçe Başkanı Avukat Burak Uluköylü’yü tamamen siyasi bir haber görüşmesinde bulunmak maksadıyla aradım.
Avukatlık ile gazetecilik mesleğinin arasındaki bir diğer benzerlik, hiç programda olmayan ani gelişmeler..
Uluköylü; Gebze Adliyesi’nde olduğunu, aralarında polislerin de olduğu bir rüşvet iddiasını ve soruşturmasını takip ettiğini, işinin ne zaman biteceğinin belli olmadığını söyledi.
Normal koşullarda telefonda hemen sormam lazımdı, sormadım. Şöyle ki..
Gazetelere atfen, “Üçüncü sayfa haberleri” diye de tanımlanan, meslekteki tanımı “Polis adliye” olan haber konularıyla uzun zamandır ilgilenmiyorum.
Çeşitli sebepleri var..
Onlardan biri atar gider içermektedir. Yorumun özüne ters, pas geçiyorum.
Bir diğeri..
Dört ilçeden oluşan bölgemizde siyasi partiler, sendikalar, hayvanseverler, çevreciler, belediye meclisleri, halktan gelen bazı şikayetler, arada özel habercilikler ve zaman zaman spor haberciliği..
Bunlara bir de özellikle bölgemizde sadece polis adliye haberlerine bakacak muhabir olsa yeridir ki zaten ajansların muhabirleri neredeyse sadece o konularla ilgilenmektedir ve kaldı ki gazetemiz de o ajanslardan birine abonedir ve o haberleri bir şekilde değerlendirip halka aktarmaktadır..
Konuya oralı olmadım ama..
Yanılmıyorsam suçlananlar arasında polislerin yer almasından ötürü Gebze İlçe Emniyet bu seferki adliyeye sevki ajans muhabirleri başta olmak üzere basına bildirmemiş.
Konu beni aynı günün akşam saatleri, paylaşmak istemediğim farklı bir zemin üzerinden buldu.
Statü olarak polis adliye muhabirliği yapmamama karşın Gebze Bölgesi’nde polis adliye muhabirliği yapan tüm meslektaşlarıma dahi bizim dilimizde haberi atlatmamın sebebi, tek cümleyle budur.
Burak Uluköylü tutuklu yargılanmasına karar verilen polislerden birinin avukatıdır.
Konunun hayli detaylı şekilde şahsıma ulaşmasının ardından Uluköylü’yü aradım.
Bilgiyi teyit ettim.
Ayrıca habere ara başlıkla, Uluköylü’nün malum tepkisini de paylaştım.
Sonuç malum..
Uluköylü hakkında söz konusu paylaşımdan soruşturma açıldı.
Gazetemiz içinde paylaşımı paylaşmaktan..
Elbette diyeceğim var ancak soruşturma konusudur ve soruşturma sürecindedir.
Yorum katmadan haberleştirme hakkı var ama yargıyı etkilemeye dair her tür yorum habere ve yoruma yasaklıdır.
Yani bu anlamda susuyorsam, yargıya ve hukuka saygımdan.
Ülkemizdeki adalete dair kimi kuşkularımı zaman zaman ifade etmekle birlikte şahsımı da bağlayan bir meselede, “Adalete güveniyorum” derken de samimiyim.
Her şeye rağmen, adalete güvenimizi kaybetmemeliyiz.
Çünkü İhsan Eliaçık’ın bir kitabında tamamen, zaman zaman sohbetlerinde ve yorumlarında ifade ettiği gibi..
Devletin dini olmaz.
Devletin temeli adalettir…
**
Velhasıl kelam..
Dinlemezsem büyük sözü, dinlemezsem rahmetliyi olacağı budur.
Yıllar önce söylediydi: Aktan Uslu. Otur uslu uslu…
Söz dinlememekten hep bunlar..
Oturmadım uslu uslu.,.
Ancak şunu da son olarak belirtmek durumundayım..
Hiç oturmaya niyetim yok, uslu uslu!
Kaldı ki benim soyadım, yaramazın karşıtı uslu manasında uslu değildir.
Bayburt’ta Us kavminden gelmektir: Uslu
Us’un sözlük anlamı da şudur:
Olaylar ya da kavramlar arasında zorunlu bağıntılar kurma, bu bağıntıları algılama ve kavrama, anlama, düşünme yetisi.
Kavmimin gereğini yerine getiriyorum..
Nasıl oturayım uslu uslu!