Şimdi size bir deli dâhiden söz etmek istiyorum. Dostoyevski'den sonra benim için en büyük edebiyatçıdır. Gogol çıktık dediği gogolun gizemli paltosunu dilim döndükçe anlatmaya çalışacağım. Dünya edebiyatının faydalandığı bu paltodan belki sizler de faydalanırsınız. Gogol bu eseriyle dönemin yani 1860 yıllarının Rus bürokrasisini, çarlarını, adaletsizliklerini ve Rus halkının bilinç düzeyini bize anlatmaya çalışır. 1800 yıllarında çarlar kendilerini tanrının yeryüzündeki gölgeleri gibi görürler. 300 yıl rus halkına aklın alamayacağı kadar baskı ve zulüm etmişlerdir. 17 Ekim devrimi bu zulmün yarattığı bir olgudur. PALTO zavallı cahil amirleri ve devlet tarafından aşağılanmış bir memurun paltosudur. Sırası gelmişken bir zamanlar paltolar bir insanların toplumdaki statülerini berirlerdi. Varlıklı kimseleri giydikleri paltolar ve bastonlardan tanırdık. Bastonları yılan derisinden yapılırmış. Gerçekten ilginç ve dikkat çekici bir şey. Memurun paltosu zenginlerin paltosunun yanında paspas bile olamaz çünkü yoksul ve zavallıdır. Mevsim kıştır Petersburg'da, kar yağmakta ve hava çok soğuktur. Bizim memurun ismi AKAKİY AKAKYEVİÇ’tir. Evinden dışarı çıkar çıkmaz üşümeye başlar çünkü paltosu çok eskimiştir ve omuzlarında büyük yırtıklar oluşmuştur. Artık onu soğuktan koruyamazdır işin kötüsü yeni bir palto alabilecek parası da yoktur. Boğaz tokluğuna çalışan küçük bir memurun nerden parası olabilir ki. Yapılacak tek şey vardır oda paltoyu tamir ettirmektir paltosunu bir terziye götürür terzi paltoyu masaya yatırır. İnceler olumsuz ifadelerle bunun tamir edilebilecek bir hali kalmamış. Sizin paltonuz çürük ve armuta dönüşmüş resmen çürümüş. Hiçkimse bunu tamir edemez, zavallı memur beyninden vurulmuşa döner. Acılar içinde kıvranmaya başlar burası sözün bittiği yerdir. Mmur içinden ölseydim de terzinin bu sözlerini duymasaydım geçirir. Yalvaran bir sesle palto alacak param yok ne olur tamir etmeye çalışın, terzi olmaz kardeşim yapılsa yapmam mı senin bu palton makinanın altında dağılır gider. Bu öykünün sonunu öğrenmek isteyenler palto isimli Gogol'un bu müstesna kitabını okusunlar. Gogol psikolojik sorunları olan bir yazardır. Aklı tutsak ruhu isyankardır aklıyla değil duygularıyla düşünür ve yazar. Sık sık cinnet geçirir Bir Delinin Hatıra Defteri isimli eseri geçirdiği bir cinnet sırasının eseridir. Gazete bir haber İspanya Kralı'nın öldüğünü yerini bir hanımın kral yapılacağını yazmaktadır. Bu haber onu çok kızdırır, kadından kral olmaz İspanya Kralı benim diye sokaklarda bağırmaya başlar doğal olarak tutuklanır. Ayrıca işinden de atılır, bu tür hastalıklara tıp dilinde aspepges sendromu denir. Yani bu hastalık bir dahi hastalığıdır. Leonardo , Einstein Vangok bu tür dâhilerin hastalığıdır. Gogol çok ilginç bir yazardır. Yine geçirdiği bir cinnet anında yazdığı Ölü Canlar isimli eserinin ikinci cildini ateşe atar yakar. Sık sık rüya görür bir rüyasında gördüğü birileri ona ölü canları kendisine şeytanın yazdırdığını söylerler. Bununla da kalmazlar kitabın içini şeytanlarla dolu olduğunu kendisini de şeytanın yönettiğini eklerler. Bu tür cinnetler yüzünden devamlı mekan değiştirir sık sık yurtdışına çıkar. Hiçbir yerde istediği huzuru ve şifayı bulamaz. Aynı huzursuzluk Nietzsce'de Dostoyeski'de yapılan donda Teyfik Fikret'te Fikret, Mualla'da ve Neyzen Teyfik'te de vardır. Yazıyı yazarken ilginç bir şey oldu nerdeyse Gogol gibi cinnet geçirecektim. Bir kahvede yanıma gelen bir adam ayaküstü ne yazdığımı sordu ve ona anlattım. Nedir devamlı delileri anlatıyorsun diye çekişti. Adam beni Rasputün'e benzetiyormuş. Üç kez dört kez de o deli papaz gibisin dedi. Daha kötü şeyler de söyledi, insanları anlamak çok zor. Kafka'ya göre insanlar ters dönmüş yatan ve kalkamayan bir böcektir. Beckett'a göre bataklıklarda oluşan hava kabarcığıdır insan. James Joy'a göre bilinç akımına göre değerlendirilir. Başkalarının fikirlerine her zaman saygı gösterdim. Konuştuğum insanları sonuna kadar dinledim ama ne yazık ki insanlarımızın çoğu güzel şeylerden yoksunlar. Bu insanlar kendilerine özgü maalesef fikirleri de yok gibi. Aynı dili konuşmamıza rağmen anlaşamıyoruz. Yapmaları gereken işleri değil bu insanlar yapmaması gereken işler yapıyorlar.