Her dönemin kendine özgü icraatları olmuştur.
İyi veya kötü yapılan tüm uygulamalar tarihe not olarak geçer.
Bir haftadır ülke gündemini sarsan iç güvenlik yasa tasarısı görüşmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kavga gürültü yürüyor.
Biz bu tartışmaların sadece küçük bir boyutunu izleyebiliyoruz.
Bunun da nedeni meclis tv tartışmaların çok az bölümüne yer veriliyor olmasıdır.
Diyeceksiniz iç güvenlik yasasını önemli kılan taraf nedir?
Henüz yasa yürürlüğe girmeden uygulamalar kendini gösterdi.
Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde Halk Evleri üyesi bir grup insan iç güvenlik paketini eleştiren bildirileri dağıttığı için göz altına alındılar.
Aynı gün İstanbul Maltepe Üniversitesi’nde işten çıkartılan DİSK’e bağlı 50’ye yakın devrimci sağlık iş sendika üyesi işçilere destek veren DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu işten çıkartılan işçilerle birlikte üniversite önünde göz altınada alındı.
Sendikacının görevi üyelerin hakkını hukukunu takip etmektir.
Sokakta bütün bunlar olurken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşananları Gazeteci Çiğdem Toker bakın nasıl özetlemiş;
“Gerginlik” sözcüğü ortamı anlatmakta yetersiz kalıyor.
“Tokmak” dehşeti bile tansiyonu düşürmedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu “yüksek çalışma riskli işler” sınıfına alınacak ölçüde tehlikeli hale gelmiş durumda.
Şaka değil, mesleği doktorluk olan muhalefet milletvekilleri genel kurul salonuna tam teşekküllü tansiyon ölçme cihazıyla giriyor.
İç güvenlik paketi görüşmelerinde nöbet tutan muhalefet milletvekillerinin ortak izlenimi şu “iktidar milletvekillerinin her birinin kişisel iradesi ortadan kalkmış, tehdit ve talimat sonucu adeta esir olmuşlar” ifadesine yer verilmekte.
Bu durum gösteriyor ki, meclisteki gerilim her an sokağa yansıyabilir.
Henüz iç güvenlik paketi meclisten çıkmadan uygulamaları başladı bile.
Boynuna poşu takan gençler gözaltına alındı.
Bunlar neyin nesi!
Geçmişteki uygulamaları aratmayan görüntülerle karşı karşıyayız.
Nereye gidiyoruz sorusunu herkes birbirine soruyor!