"Şimdi çok iyi anladım ki, zübük bir tane
değil. Biz hepimiz zübüğüz.
Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa,
bizler de birer zübük olmasak, aramızda
böyle
zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer
parça olan zübüklük birleşip, işte başımıza
böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük
bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi
zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra,
kendi zübüklerimizin birinin tek zübükte
birleştiğini görünce ona kızıyoruz."
Diye yazmış vakti zamanında sevgili Aziz
Nesin...
Zübük ne demek?
Bir halk deyimi...
Şöyle yazıyor tanımında;
"Kendi çıkarları için, her yolu mübah sayan
kişi...
Sözünde durmayan, üç kağıtçı, egoist, düzenbaz,
ahlaksız, kalleş, namussuz
palavracı, dönek..."
Öyle yazıyor.
Üç noktayla bitmesi şu demek;
Valla daha çok var ama yazmaya utandım.
Yahut, yazmaktan yoruldum, bitmez bu.
Şahsen benim de çok sevdiğim bir Kemal
Sunal filmidir.
Aziz Nesin kaleminden uyarlanmıştır.
Durup dururken aklıma geldi işte.
Yoksa zinhar, her caddede, her sokakta
yapılan parti propagandalarının,
konuyla uzaktan yakından alakası yok!
Aziz Nesin yad edilmek istemiştir belki.
Öyle der ya büyüklerimiz;
"Rahmetli, okumanı istiyor herhal , bir yol
okuyuver."
!!!
Olsaydı şöyle derdi eminim;
'Bana değil de, okunduğunu farkedemeyen
okunmuşlara...
Artık neresine, neresiyle okunduğunu buluver.'
Hadi bir soru daha size...
Politikacıların, en akıllıca politikası nedir?
Bir ipucu cümlesi vereyim, demokrasimizin
en büyük nimeti diye...
Demokratik strateji desem...
Bulamadık mı?
Fazla yormayayım beyninizi, eşref saatimdeyim,
iyisiniz hadi.
Demokrasi tarihimizin en büyük stratejisi
olan,
"Ben değil, SEN SEÇTİN! "