Neyi sunduğunuz önemli ama nasıl sunduğunuz daha önemli. Çünkü, insanımız, içerik bakımından oluşturulmuş zenginliği görmek yerine, ambalajdaki zenginliğe takılmayı tercih eder hale geldi.
Özgürlük Kitabevi’nin, bu gelişimi değiştirebilecek anlayıştan yola çıkıp, içeriği de algılatabilecek ‘’düşünsel zenginlik’’ yaratmak adına projelendirdiği ‘’ Okulumuza kitap İstiyoruz, yazarını da” başlıklı çalışması, bu açıdan çok önemli.
Proje, dar gelirli ailelerin ve çocuklarının yaşadığı mahallelerde öğrencilerin yazarlarla buluşmasını ve yaşıtlarının yararlandığı hizmetlerden faydalanmasını sağlamayı amaçlıyor. Projeyi, düzenleyicisinden bağımsız olarak değerlendirmemek gerekir.
Öğrencileri, eğitim gönüllüsü sponsorların desteği sayesinde yazarlar ve kitaplarıyla buluşturacak olan Özgürlük Kitabevi önemli bir adım daha atıyor.
Kitabevi sahipleri Tahir ve İlhan Canan, “Gerçekleştirmek istediğimiz bu proje ile tüm öğrencilerin eleştirel bakış açısı kazanmasını sağlamak, kendini doğru ve güzel anlatabilmesi, kelime dağarcığının zenginleştirilmesi, çok yönlü düşünebilme yetisine sahip olması, özgüven ve girişimcilik yetisini kazanması, okuma alışkanlığı ve sürekliliği kazanmasını sağlamış olacağız’’diyor.
Bu örnek projenin kapsamını iyi anlamak gerek…
Söyleşilere davet edilecek yazar ve şairlerin kitapları, söyleşi yapılacak okulların öğrencilerine önceden ulaştırılacak. O kitaplar etkinlik gününe kadar öğrenciler tarafından okunmuş olacak. Bu arada, kitapları okuyan öğrenciler, ödül olarak okudukları kitabın yazarı ile bir araya getirilecek. Öğrenci, okuduğu kitap hakkındaki olumlu-olumsuz eleştirilerini birebir kitabın yazarına iletme fırsatı bulacak.
Daha ne olsun ki ?
Bu, proje, öğrenciler için hem özgüven hem de düşünce üretme ve düşündüğünü ifade etme anlamında kıymet biçilmez bir fırsat.
Bunlar, önemli kazanımlar ve öğrencilerin bu kazanımları edinmesi halinde edilgen genç olmaktan çıkıp üretken ve inisiyatif kullanan bir kuşağın habercisi olma olasılığı çok yüksek.
İlhan Canan, projeye ilişkin düşüncelerini şu cümlelerle ifade ediyor:
“Çocuk başına düşecek kitap adedi sponsorun vereceği desteğe göre arttırılabilir. Öğrencilerle söyleşi programına katılacak olan yazarlarımızın programa intikali ve program sonunda istediği yere ulaşımı ve misafir olarak en iyi şekilde ağırlanması bizim tarafımızdan sağlanacak. Öğrencilerin mümkün olabilecek en fazla sayıda kitabı okumaları ve yazarıyla buluşması hedeflenmektedir. Her etkinlikte dağıtılan kitapların sponsoru okul idaresi ve öğrencilere duyurulacak, etkinlik ile ilgili yerel basına sponsor desteği ile gerçekleştirilen etkinlik bildirimi yapılacaktır. Sponsor firmanın isteği doğrultusunda kitaplar dışında eğitim içerikli malzeme dağıtımı da yine bu etkinlikler kapsamında okul idarecileri ve eğitimcilerinde uygun bulacağı şekilde planlanabilir.’’
Sevgili okurlar;
Ben bu projeyi çok tuttum. Olanaklarım uygun olsa sponsor olmaktan onur duyardım. Ama, sadece emekli maaşı ile geçinen bir gazeteci olarak ne yazık ki bu olanağa sahip değilim.
Yine de umutluyum. Bu kentte ve özellikle de Tahir-İlhan Canan ikilisinin etrafında bu alanda sponsor olacak çok sayıda inan vardır. Katkısı az da olsa, kolektif bir sponsorluk mekanizmasının yaratılmasıyla, binlerce çocuğa okuma ve okuduklarını yazanlarla tartışabilme olanağı sağlamak onur duyulacak bir destektir.
Bu kapasitenin olduğunu düşünüyorum. ‘Haydi, tam zamanı’…