Sırtımızda yumurta küfesi yok ya,sırtımıza yüklenmiş yükleri fırlatır atarız...Kırılan kırılır,dökülen dökülür...Hatta kırdıklarımızın,dök-
tüklerimizin karşısına geçer seyrederiz...Elimizden çok şey gelir de
hiç bir şey yapmayız...İş işten geçer.Derlenip toparlanmaya çalış-
sak da ''Atı alan Üsküdar'ı geçer.''
Yan yanabildiğin kadar...Ayrana sinek düştü bir defa...Canın sağ
olsun!...
Bozulan dünya karşısında teslim olanlarla-teslim olmayanların
kavgalarını hayretle ,ibretle izliyoruz...Bu kavgayı sadece izle-
mekle yetiniyoruz...Hangi tarafta yer alacağımıza karar vere-
miyoruz...Bazen teslim olmayanların rolünü oynamaktan geri
duramasak da teslimiyeti kabülleniyoruz...İnsanlar bu konudaki
süreçte başarısızlıklarını örtmek için,ütopik kahramanlarla
gündem değiştirme yolunu seçiyor...
16.Yüzyılda Divan Edebiyatı Şairi Fuzuli'ye''Şikayetname'' yi yazdıran rüşvet hala günümüzde kanayan yara olarak karşımıza
çıkıyorsa ,teslimiyetçilerin bunda hiç mi suçu yok?
İnsanlık tarihinden bu yana düşünürleri,yazarları,şairleri,aydınları,
namuslu insanları cezalandırıp darağaçlarına çeken insanlık mantığının ve bu olanları seyreden teslimiyetçilerin hiç mi suçu yok?
Kitapları silahlarla,bombalarla birlikte suç aleti olarak ekranlarda
insanlara gösterenlerin hiç mi suçu yok?
Kitapları meydanlarda yakanların hiç mi suçu yok?
Teslimiyetlerde mangalda kül bırakmayan aydıncıkların hiç mi suçu yok ?
Bu soruları sormakla ne olacak ki;sen çal sen oyna...
Bu sorular yüzünden damarlarım hiper tansiyona kesti geceleri.
Zaman zaman umutsuzluk resimleri çizsem de bu resimleri
sevmediğimi sizler de bilirsiniz...
Beyler sırtımızdaki yumurta küfesi değil...Sırtımızda taşıdığımız
aydın olmak sorumluluğudur...
Lütfen gençlere sahip çıkalım onlar henüz teslimiyeti bilmiyorlar...