Gebze’de varlığını zaman zaman hissettirse dahi Gebze Temsilciliği’ndeki üye sayısı ile Gebze’de merkezi olarak faaliyet gösteren çok sayıda dernekten daha fazla nüfusa sahip Kocaeli Barosu, Kocaeli’nin çok önemli sivil toplum örgütleri arasında.
Dönem farkı gözetmeksizin; demokratik işleyiş açısından da olması gereken bir yapıya sahip.
Bir süre önce gerçekleşen kongresi sonrası Mehmet Gül başkanlığında yoluna devam eden Kocaeli Barosu’nda önümüzdeki cuma günü farklı bir heyecan yaşanacak. 0-5 yıl arası kıdeme sahip avukatların sandığa gideceği seçimde Genç Avukatlar Meclisi’nin yeni başkan ve yönetimi belirlenecek. Sandıktan çıkacak olanlar, baro yönetimi tarafından atanacak. Baro’nun, demokratik işleyiş açısından örnek alınması gereken modellerden biri de bu olsa gerek.
Kocaeli Barosu’nda Tamer Solakoğlu’nun 2010-2014’teki başkanlığı döneminde kurulan Genç Avukatlar Meclisi’nin bu dönemki ilki, Gebze’de de sandık kurulacak olması. Seçim 9 Aralık Cuma günü 12.00 – 18.00 saatleri arasında İzmit’te Kocaeli Barosu Umut Gümüş Eğitim Salonu ve Gebze Adliyesi binasında.
Nisa Bülbül ve Resul Uludağ’ın yürütme kurulu adayları ile birlikte yarıştığı, sonucu merakla beklenen seçim öncesi başkan adayları ile görüştük. Yarın Resul Uludağ ve listesinden yürütme kurulu adayları; Gebzeli aday Cemal Emre Kaya ile Pınar Eren, Asena Babadağı ve Adem Çeçen’in görüşlerine yer vereceğiz.
Bugünü başkan adaylarından Nisa Bülbül ve listesinden yürütme kurulu adayı, Gebzeli aday Mustafa Öztürk’e ayırdık…
- Avukatlık mesleğini neden seçtiniz?
- İlkokul yıllarımdan itibaren haksızlığa karşı mücadele eden bir kişiydim. Ortaokul ve lise yıllarımda hep sınıf başkanıydım. Birilerine hep yardım etmeyi seviyorum, dayanışmayı ve haksızlığa karşı ‘dur’ demeyi. O zamanlarda avukatlığı herkes yakıştırıyordu bana. Sınava girdim, puanım da tuttu. Hukuk fakültesini de, mesleğimi de severek ve isteyerek okudum.
- Neden adaysınız?
- Aslında baroculuk dediğimiz kavram biraz da baronun gerçekten içinde olmakla alakalı. Bugün barodan kimseyi tanımasaydım, baronun işleyişini bilemiyor olsaydım şu an bu adaylığı ilan etmem benim için çok kolay olmazdı. Bilmediğim bir oluşumda bir anda bir başkanlık adayı biraz değişik olabilirdi. Şu an şunun bilincindeyim. Daha önce de Genç Avukatlar Meclisi’nde herhangi bir üyeliğim olmadı. Ama şunu biliyorum. Baronun içinde bir etkinlik yapmak istediğinizde bir faaliyete giriştiğinizde herkes sizin yanınızda aslında. 10 yürütme kurulu üyesi adayı ve bir başkan adayıyız ama bizim listede yer alan isimlerin dışında çok sayıda çalışma arkadaşımız var. Bizim aslında bu işe girişmemizde destekleyen, ön ayak olan, ‘Bunu yaparsınız. En güzel şekilde gerçekleştirirsiniz’ diyen bir ekipte var. Biraz da onların desteği sayesinde adayım.
- Genç Avukatlar Meclisi’ni, geleceğin baro başkanı ve yöneticilerinin yetiştiği bir meclis olarak da tanımlayabilir miyiz?
- 2018’den beri her şeye yetişmeye çalışıyorum. Seçim sürecinde çalışıyor, merkezlerde yapılan etkinliklerde rol almaya çalışıyor, insan tanıyor, işleyişi öğreniyorum.
Genç Avukatlar Meclisi’nin insan tanımak gibi manevi bir getirisi var. Maddi olarak hiçbir getirisi yok. Bizim baro gibi tüzel kişiliğimizde yok. Bunu tamamen gönüllülük esasıyla genç avukatlara nasıl, nereden dokunabiliriz bilinciyle yola çıkarak yaptık. Ben adaylığımı açıklamadan bir hafta 10 gün önce bir meslektaşımın iş bulması konusunda aracılık yaptım. Bu etkinliği zaten sürdürüyorduk. Hadi bunu meclis başlığı altında; baro ile el ele, birlikte hareket ederek, herkesi etkileyecek şekilde çalışmalar yapalım diye çıktık. Bundan sonraki süreçte, baro yönetimlerine hep desteğim, kim olursa olsun sürecek. Aynı gemide yer aldığımız meslektaşlarımız, üstatlarımız hepsi. Bu yola da 3-5-10 sene sonraları için baro yönetimine, baro başkanlığına aday olurum diye yola çıkmadım aslında.
Baronun içinde olan insanlarız. Bu ekipteki insanların tamamı baronun kıyısından, köşesinden de olsa üye. Bir şekilde aktif üye olmaya çalışan insanlarız. Genç Avukatlar Meclisi’nin manevi olarak şöyle bir durumu var. Ekstra zaman ayırmamız gereken bir meclis. İki haftadır ofise gidemiyorum. Ortağım sağolsun, beni destekledi. Yokluğumu aratmıyor. Manevi olarak hem tanışıklığımızı arttırdığı için çok güzel bir getiri. Çok fazla insana dokunup işlerini hallediyoruz. Hem de manevi olarak aslında bir yük. Avukatlık mesleğine dümdüz baktığınızda işin kapsamı içinde olmayan bir oluşum içine giriyoruz. İnsanlara dokunma, baroya dokunma ve aktif hale getirme..
Mesleğe yeni başlayanlar için baro yönetiminden birine ulaşmak çok büyük bir şey. Kendi zamanımı hatırlıyorum. İzmit’teydik. Baro yönetimi ile bir noktada temas edebiliyorduk ama hiç tanımayan biri için yönetimden birini arayıp sorununu aktarması çok büyük yük aslında. Çekiniyoruz çünkü. Düşünün. İçinde bulunduğunuz kurumun en üst noktasındaki insana sesleniyorsunuz. Ve bu dünden bugüne yönetimlerle alakalı bir şey değil. Tamamen bizim tecrübesizliğimiz, ilk defa bir mesleği yapışımız olabilir. Nasıl küçük bir çocuk ilk adımlarını atarken sağa sola tutunmak ister. Biz de aslında tutunmak istiyor ama tutunacağımız noktanın neresi olacağını tam olarak kestiremeyebiliyoruz. Bu noktada Genç Avukatlar Meclisi o çekinceyi ortadan kaldırdı.
Stajyer bir arkadaşımız stajına daha yeni başlayacak olduğunda bile seve seve onun evraklarını imzalamak olsun, ona elinden gelen tüm desteği vermek olsun yönetimdekiler hep yanında yer almıştır. Dört senedir baronun içindeyim, öncekilerde muhtemelen aynı şekildedir. Çünkü biz çekirdekten yetişiyoruz. Kocaeli Barosu olarak çok kalabalık bir nüfusumuz yok aslında. Onların yetiştirdiği, bizlere aşıladığı şeyleri sürdürüyoruz bizde. Benim tanık olduğum yönetimde hiçbir zaman hiçbir meslektaşın, ‘Ben aradım. Telefonumu açmadılar. Yardım etmediler’ dediğini duymadım da, görmedim de.
Aksi durum; tamamen bizim çekincemizden. Şöyle düşünüyoruz: Baro yönetimi şu küçücük sorunumuzla neden ilgilensin? Halbuki diyalog kurduğunuzda, ilgileniyorlar.
- Bir tavsiye makamı olan Genç Avukatlar Meclisi’nde başkanlığa seçilirseniz baro yönetiminden, hangi sorunlarınızın çözümü talepte bulunacaksınız?
- Barodan ayrı tüzel bir kişiliğimiz yok. Hatta Türkiye’nin birçok ilindeki barolarda genç avukatlar meclisi bile yok. Öyle bir imkân bile tanımamışlar. Bir komisyon, merkez vasfında görev yapıyorlar. Baromuz sağolsun; 2010’dan beri genç meslektaşların sayısının artmasıyla alakalı olarak ‘meclis kuralım ve bu meclis genç avukatların sorunlarını yönetime bildirsin’ gibi bir köprü görevini bizlere bahşetmişler.
Genç Avukatlar Meclisi olarak gündem oluşturduğumuz toplantılar yapıyoruz. Her yönetim kurulu toplantısında da genç avukatlar meclisine koltuk ayrılıyor. Bu aslında baromuz içinde bulunan genç avukatlar nezdinde çok kıymetli. Çünkü birebir duymak istiyorlar. ‘Gündem oluşturun, biz de çalışma yürütelim’ noktasındalar. Yaptırım konusunda da; önerilerimizi tabi ki baro yönetimine sunuyoruz. Onlar kendi ölçütlerine göre bir süzgeçten geçiriyorlar. Çünkü biz sadece genç avukatların önceliklerini düşünürken onlar tüm camiadan; stajdan emekliliğe kadar tüm meslektaşların önceliklerini gözetmek zorundalar. Bu noktada karar alıyorlar.
Staja başladığımda, yasal ofis bulmak konusunda çok büyük sorun yaşamıştım. Genelde haziran temmuz, okul biter. Yoğunlaşan aylar eylül, ekimdir. Çok büyük stajyer alımı olduğundan, ekstra stajyer alımı ortamı bulunmuyordu. Şanslıydım gene, başladım. Mevcut durumda bu imkana sahip olmayan arkadaşlar için şunu geliştirmeyi düşünüyoruz: Baromuzun bir ilan sitesi var. Aslında Kocaeli Barosu çok büyük olmadığı için herkes birbirini bir noktada tanıyor. Stajyere ihtiyaç duyulduğunda o ilana gerek kalmadan bazı alımlar gerçekleşiyor.
Stajyer koordinatörümüz Fırat Kırımcı var. Kendisiyle hem stajyer arkadaşlar hem de sigortalı çalışmak isteyen meslektaşlarımız için koordineli olarak bir liste çalışması gerçekleştirmek istiyoruz. İki tarafa gelen isimleri bir liste haline getirip süreç uzamadan meslektaşların çalışmak istedikleri uygun koşullardaki yerleri bulma noktasında köprü görevi görmek istiyoruz. Bizim için ekonomik kriz döneminde bir ay boyunca işsiz veya staja başlamadan beklemek çok büyük külfet aslında. Burada ailesinden ayrı yaşayanlarda var. Böyle bir çalışma gerçekleştireceğiz.
Gebze ve İzmit mesafe olarak birbirine uzak. Pandemi süreciyle birlikte adliye kafesi kapatıldı. Eğitimler online oldu. İster istemez meslektaşlar kendi dönemlerindeki arkadaşları tanıyamaz hale geldiler. Bizden sonrakiler kendi dönemlerindeki insanları bile tanıyamıyorlar ve baroya aidiyet duyguları bir yerde eksik kalıyor. Bunu ofis ziyaretlerinde meslektaşlardan da çok duyduk. Bu çok büyük sorun aslında.
Birbirimizin hak kaybını önleyecek hamleler yapmayı, birimiz yoksa diğerimizle onun boşluğunu dolduracak pozisyonda olmayı seven bir baroyuz. Yeri geldiğinde yetki belgesiyle birbirimizin duruşmasına girip dayanışma içinde oluyoruz. Böyle yetiştik. Sayımız artıyor ve bu yetişme şeklini kaybetmemek içinde bunları bizden sonraki nesillere de aktarmalıyız. Bu bizim için keyfiyet değil kesinlikle zorundalık. Çünkü bunu yapmazsak bunun sonu hiç iyi noktalara varmaz. İyice koparız birbirimizden.
Bu kopukluğu ortadan kaldırmak içinde Genç Avukatlar Meclisi olarak gücümüz ve dinamiğimizle birlikte olabildiğince bir araya gelecek etkinlikler yapmak istiyoruz. İzmit’te en basitinden çay etkinliği yapmak istediğimizde Gebze’deki meslektaş gelmek istese bile çeşitli gerekçelerle gelemiyor. Bunu ortadan kaldırmak için İzmit’te ne yaptıysak Gebze’de de yapmak istiyoruz. Bu konuda da çok istekliyiz.
Baronun verdiği eğitimler mecburen tek bir yerde yapılabiliyor. Haricindeki etkinlikleri hem Gebze hem İzmit’te düzenleyip hiç olmazsa İzmit’teki, Gebze’deki meslektaşları bir araya getirelim amacındayız.
Gebze’de mevcut avukatların neredeyse yarısı genç. Onlardan da kopmak ayrı kalmak istemiyoruz. Gün geçtikçe İzmit’teki arkadaşlarında da iş potansiyeli olarak Gebze’ye kaydığını görüyoruz çünkü Gebze’nin iş imkanı İzmit’e kıyasla biraz daha gelişti.
Amacımız bir araya gelmekse, hadi gelelim. Bu konuda çok da samimiyiz. Bu seçime dayalı bir söylem değil. Yetişemediğimiz durumlarda Mustafa Öztürk arkadaşımız zaten burada.
Bazı eğitimler için eğitmenler şehir dışından geliyor. Onların kendince ayrı planı, programı oluyor. İki ayrı yerde eğitim verme imkânı olmayabilir. Tabi ki eğitim verenlerin de onayını alarak zoom etkinliği üzerinden canlı yayın yapalım ve katılmak isteyenler katılsın. Sorularını yazsınlar. Biz orada dile getirelim. Fiziken olamasa bile, katılabilsinler. Çünkü bazı dava konuları var ki sonuç itibariyle, sadece o detayı öğrenmek için dahi eğitimi baştan sona dinleyebiliyoruz.
Online eğitime katılımda, soru sorulamadıkça esprisi olmuyor. Yine eğitmenlerin onayıyla eğitimleri kayıt altına alalım. Youtube sayfası oluşturup eğitim yayınlarını oraya koyalım. Bu eserler kalıcı hale gelsin istiyoruz.
Mesela aile hukuku eğitimi aldık. Dinledik, çok güzeldi. O zamanlar kullanmadık o bilgiyi, bilgi kullanılmadığında unutulabilen bir şey. İhtiyaç duyduğumuzda araştırdık bulamadık ama o günkü eğitimde buna dair bir şey söylendiğini hatırladık. Dinleme imkânı gelişsin. Bilgi hazinesi bu bir anlamda da. Bunu geliştirmek istiyoruz. Gebze zaten mesafeden ötürü şikâyetçi ama İzmit’teki arkadaşların da çeşitli gerekçelerle katılım imkanı olamayabiliyor. Kişisel, özel hayatımız da bu tarz etkinliklere katılamamakta bir etken. Bunu ortadan kaldırmak istiyoruz
- CMK görevlendirmeleri çok tartışılıyor. Sizce adil mi veya adil olmayan bir durum var mı?
- CMK ödemelerinde fiyatlar çok düşük. Ben de ofisi ilk açtığımda CMK’ları kuruşu kuruşuna hesaplayarak geçimimi sürdürmeye çalışmıştım. ‘Koşullarını iyileştiremiyoruz, susalım mı’ değil. Bunu gündemde tutmak görevimiz. Gerekirse eylem planları geliştirelim. CMK sistemleri kendimizin açıp kapatabildiği, istediğimizde görev kabul etmediğimiz bir sistem. Bir eylem planı geliştirip birkaç günlüğüne CMK’ları kapatalım. Türkiye’deki diğer genç avukat meclisleriyle bir araya gelelim. Sıkıntı oluşturalım, bakalım nasıl çözülmüyor. Bunu böyle ultra kışkırtıcı olarak dile getirmek istemiyorum ama bir şeyler yapılması gerekiyorsa hadi bir adım atalım.
CMK görevlendirmeleri, baronun atadığı bir şey değil. CMK sistemi, bir puan usulü. Baroya yeni katılan meslektaşların sıfır puanla başladığı ve görev aldıkça puanının arttığı bir sistem. Kollukta, savcılıkta, hâkimde görev ataması yaparken görevlendirme için kişi bazlı seçim yapabilecek bir sistem değil. O an görev istiyorlarsa sisteme, ‘Avukat ata’ diyorlar. Sırada kim varsa, sistem atıyor. Şahsi fikrim; o yüzden atama konusunda adaletsizlik olduğunu düşünmüyorum, Buna ilişkin şikayet de duymadım.
CMK puanlandırmalarında üstatlarla konuşurken dile getirmiştik. 15 yıllık avukat da CMK yapıyor, ofisini dün açan da. İkisi maddi gelir olarak eşit değil; 0-5 yıl kıdemliler yarı puan alsın, 5 yıl üstü olanlar 100 puan alıyorken. Bunu talep ediyoruz ama eşitlik ilkesine aykırılıktan dolayı şikâyet edilme olasılığı var. Baronun aldığı kararlar da idari mahkemede iptal edilebildiği için baro bu konuda bir işlem yapamıyor. Onlar da farkında aslında. Ama bence; genel olarak atama konusunda bir adaletsizlik yok.
CMK evrak teslim konusunda da; her Cumhuriyet Başsavcısı’nın görev yaptığı ilçede uygulaması farklı. Sebebi de ne Maliye, ne Adalet Bakanlığı. Bunların farklı olmasının tek sebebi Cumhuriyet Başsavcılıkları’nın talepleri. Örneğin bana İzmit’ten görev geliyor, iki evrak veriyorum. Kandıra üç evrak istiyor. Bu olduğunda meslektaşların hangi Cumhuriyet Başsavcılığı’na ne evrak sunacaklarına dair kafaları çok karışıyor. Zaten evrak sunuyoruz. Bunun için makbuz kesilmesi, ödememizin yatması, bu evrakların tam olmasına bağlı. Süreç uzadıkça uzuyor. Cumhuriyet Başsavcılıkları’nın tüm adliyelerde tek düzende evrak düzenlemesini sağlayacak bir işleyişi sağlamak istiyoruz. Gerekiyorsa hepsiyle konuşalım. Hem maddi olarak kağıt israfı, hem zaman israfı. Gerek yok. Evraksa evrak.
- Kocaeli’de 12 ilçede avukatların ortak sorunlarının yanı sıra o ilçeye has sorunları var mı?
- Sorunlarımız il geneli ortak. Bölgesine özel sıkıntılar da var. Ekonomik kaygılar ortak.
Ofis ziyaretlerini bu yüzden önemsiyoruz. Körfez’de adliyedeki işleyişte çok büyük sıkıntılar duyuyoruz. Gebze’de tanışıklık olmuyor, eğitimlere katılamıyoruz deniliyor. Karamürsel’de CMK evrakları 8 aydır yatmıyor gibi her bölgenin özel sorunları da var.
Her adliyede, avukat hakları merkeziyle koordineli, nöbetleşe, onların yetişemediği, onların ulaşamadığı noktalarda haftada bir kişiye görevlendirip oradaki sorunlara ulaşabilmek, temas etmek adına görevlendirme planlıyoruz.
Gebze ve İzmit’te çok ofis gezdik. Her ofiste o kadar meslektaşın yaşadığı o kadar farklı sorun var ki minicik bir taş, kocaman bir dağ olmuş. Meslektaş, mesleğinde mutlu olduğunda, ‘Nisa ve Mustafa geldi ve sorunumuzu çözdü’ dediklerinde ne güzel bize. Bu bizim için çok kıymetli.
Meslektaşlara ulaşamadan sorun tespit etmek çok zor. Bu noktada ulaşılabilir olmayı hedefliyoruz. Bize 7/24 ulaşabilirler. Nerede ne sorun varsa birlikte aşarız.
Başkan adayı Nisa Bülbül ve listesinden yürütme kurulu adayları, Baro Başkanı Mehmet Gül ile: Aybüke Onat, Bera Selman Sağlam, Büşra Oğur, Ekin Su Akpınar, Hasan Ali Yıldırım, Muhammet Ünal, Mustafa Öztürk, Zeynel Eren Gülmez, Zeynep Ayhan, Zihni Tolga Şenol
Nisa Bülbül sorularımızı Gebze Adliye binasındaki Kocaeli Barosu Gebze Temsilciliği’nde, listesinden Gebzeli yürütme kurulu adayı Mustafa Gül nezaretinde yanıtladı.
**
Kimdir?
1995 yılında Artvin’de dünyaya geldi.
1997’den bugüne İzmit’te yaşıyor.
İzmit Hızır Reis İlköğretim Okulu, Gölcük İhsaniye Anadolu Lisesi ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi (2018) mezunu.
Kocaeli Barosu bünyesinde staja 2018’de başladı. Staj süreinden itibaren Çocuk Hakları Merkezi, Kadın Hakları Merkezi gibi oluşumlarda sürekli yer aldı. Halen CMK Kurulu’nda aktif üye.
**
Genç avukatın iş aşkı
kimsede bulunmaz
- Toplumun o veya bu oranda bir kısmının avukata ihtiyaç duyduğunda tecrübeli olacağı öngörüsüyle kıdemli avukat araması, mesleğe yeni başlayan genç avukatın iş edinmesinde dezavantaj değil mi?
- Günümüzde kira, ofis, elektrik vesaire giderleri zaten başlı başına külfet. Ben ofisimi Eylül 2019’da tuttum ama resmi açılışı Şubat 2020’de yaptım. Bir ay sonra pandemi ülkemize geldi. Mart ayında hukuktaki tüm süreçler durdu. Biz kapıları kilitleyip evlere dağıldık. Bu sorunla en başından beri ben de mücadele ediyorum. 3 yıllık kısa süreli kıdemime rağmen en başından beri pandemiyle karşılaştık. Şunu söyleyebilirim: Mesleğin ilk 5 yılı sürünme yılıdır. Bir şeyleri yeni yeni tecrübe ediniyoruz. Hiçbir gelirimiz yok ve bir de giderimiz var.
- Sözünü ettiğiniz algı, kötü bir algı. Halbuki mesleğe yeni başlayanın hevesi, kimsede olamaz. Ofisi ilk açtığımda hiç bilmediğim davalar aldım. Onları araştırmak, incik cincik sorgulamak, üstatlara danışmak, istişare o kadar keyifli ki. Tabi ki tecrübe olarak bizden öndeler ama genç avukatın iş aşkı kimsede bulunamaz. Kıdem arttıkça her dosyayı almamaya başlıyor, herkesle ilgilenmemek istiyorsunuz. Çünkü belli bir maddi geliriniz, düzeyiniz oluşuyor. Genç avukatların biraz daha maddi kaygısı var ama iş aşkı da var. Sıfırdan bir mesleğe girmişsiniz ve ayaklarınız üzerinde durmak istiyorsunuz. Bu çok kıymetli ve özveri gerektiren bir şey. Dava için avukat seçerken kıdem arama bence bir algı ve bu algı ortadan kalkmalı. O kıdemli meslektaşınızın yanında da gençler çalışıyor. Bunu söylerler: Siz kıdemli diye gidersiniz, genç avukatlar yazar. İş yükünü üstlenen genç meslektaştır. Kendi ofisimizde veya sigortalı çalışanız ama her yerdeyiz.
- Örneğin tıp doktorluğunda yer aldığı gibi, mesleğinizde branş üzerinden uzmanlık olmalı mı?
- Her avukat her alanı tercih etmeyebilir. Bunu nasıl geliştiriyoruz. Örneğin, boşanma davası aldım. Hoşuma gitti. Çok keyifli. Bu konuda uzmanlaşmak istiyorsan ayrıca okul okumaktan ziyade; - bu da bir noktadan sonra standarda girecek- herkes uzmanlaşmak için bir şey okuyacak ve günümüzde yapılanın aynısını sadece yüksek lisansla yapmış olacağız.
Neyi isteyip istemediğimizi aslında uygulamada öğreniyoruz. Tabi ki iş sahası genişleyip iş imkanı arttıkça meslektaşların yönelimi kendiliğinden gerçekleşiyor. Göçle ilgilenirsin. Hoşuna da gider. Para da kazanırsın, buna yönelirsin. Ama ‘sadece iş hukukuyla ilgilenmek zorundasın’ benzeri dayatma şeklinde mesleğin özgürlükçü tavrına ve mesleği yerine getirme şeklimizle örtüşmüyor.
**
Konya’da avukat olsaydım
aynı tepkiyi ben de koyardım
- Konya’daki sokak hayvanı katli sonrası meslektaşlarınız CMK atamasına karşı eylem yaptı. Savunma hakkı zemini üzerinden de değerlendirir misiniz?
- Öncelikle; CMK atamalarının kapandığı noktada baro yönetim kurulundan bir kişi görevlendirilir. Kişi avukatsız kalmaz. Savunmasını yapar. Konya’da avukatların yaptığı tamamen vakaya tepki. Savunma hakkı kesinlikle kullandırılmalı. Herkesin savunma hakkı olmalı. Bazı meslektaşlar bazı konularda hassaslar, onları da anlıyorum. Mesleğimiz duygusallığa çok yatkın değil. Konya’da sisteme kayıtlı arkadaşlarınki bir tepkidir. Ben Konya’da olsaydım aynı tepkiyi gösterirdim.
Ülkemizde ne yazık ki bazı yasaların çıkması, cezaların verilmesi sosyal medyada yürütülen tepkilere bağlı olduğu için hareket olamadan sonuç alamamaya başladık. Amaç orada savunma hakkını ihlal değil. Hayvanlara yönelik sıkıntı var. Konya’daki, ‘Barınaklar böyle. Bir şey yapılmalı’ tepkisidir.
- Avukatlar bazen savundukları kişilerle özdeşleştirilip tepki görür. Toplumun bu tepki biçimine yorumunuz nedir?
- Avukatların, savunmasını üstlendikleri kişi üzerinden toplumda yargılanmasını doğru bulmuyorum. Gündeme gelebilen bir meslek grubuyuz. Bir doktorun örneğin kaç terör örgütü sempazitanının hayatını kurtardığını, bilmiyoruz. Biraz mesleğimizden dolayı, haber niteliği taşınınca toplum tarafından, ‘Bunu savunuyorsun. Busun’ algısını doğru bulmuyorum. Bu benim işim, bundan ekmek yiyorum. ‘Taş mı yiyelim biz’e dönüyor mesele. Karısına şiddet uygulayan bir kişinin avukatı olmuşsunuz. Ben buna duygusal bakamam. Bir noktadan sonra duygu anlamında nasırlaşıyoruz. Sadece müvekkil nezdinde, ne yapabiliriz odaklıyız.
Alacak verecek davası da bakıyoruz. Herkesin savunma hakkında yanayım. Mesele, ‘Caniye beraat alalım’ meselesi değil. Zaten sınırlar bir yere kadar.
Bazen arkadaşlar da soruyor, konuşuyorum. Bir doktora ‘Bu insan ölsün. Benim zihniyetimde değil’ diyemezsiniz. Bazen dosya seçme lüksümüz de kalmayabiliyor. Avukatların savundukları kişilerle özdeşleştirilmesini, çok yanlış buluyorum.
- Bir dönem çok tartışıldı. Çoklu baro?
- Çoklu baronun siyasi ayağına girmek istemiyorum. Ne kadar ayrışırsak, birleşmek zor. Bu bizi ‘sağcı, solcu’ gibi kutuplaşmaya itecek. İnşallah yaşanmaz ama hakimlerin, savcıların avukatlara bakış açısını da değiştirebilir. Çok ayrışmamıza gerek yok. Bölmenin, parçalamanın, isimlendirmenin gereği yok bence.
Nisa Bülbül mesleğine dair, “Kalıplaşmış bir durumumuz yok. 81 ilden dosya alabiliyoruz. Stresli bir meslek içindeyiz. Hak ihlallerinde, Ağır Ceza gibi ağır mahkemelerde yargılanıyoruz” diye konuştu.
**
İşini severek yapana
kapı her zaman açık
- Marmara Hukuk; girerken veya okurken, zorluk derecesi yüksek mi ya da üniversite, fakülte ayırımı doğru mu?
- Her fakültede her bölüm aynı olmuyor. Bizim bölümde, kolay demeyeceğim ama gerçekten çalışılıp geçilebilir dersler bazı fakültelerde geçilemeyebiliyor. Fakültelerin, akademik kariyer ve hocalar nezdinde artıları eksileri var tabi. Bence her fakülte zor. Hiçbir fakültenin birbirine kolaylığı yok. Öğrenci iken bunun biraz daha mukayesesini yapıp soruları karşılaştırıp, ‘Ne kadar kolay soruları varmış’ diyorduk ama işin içine girince aslında bir ayrım olmadığını gördük. Tamamen öğrenciyken vicdan rahatlatmakmış. Bence eğitim sürecinde, üniversite fark etmeksizin her fakülte aynı zorluk derecesiyle mücadele ediyoruz.
Eskiden üniversite okuma imkânı; okuyan öğrenci sayısı az olduğu için insanlar sağlık meslek liseleri, endüstri meslek liseleri gibi gerçekten mesleki eğitim veren liselerden çıkıp iş sahibi olabiliyorlarmış. Ne yazık ki günümüzde bu liselerin biraz daha önü kesildi benim nezdimde. Sağlık meslek liseleri kapatıldı. 1996’dan itibaren mezun olanlar hemşire yardımcısı sıfatıyla işe başladılar ve hemşire olabilmek için üniversite tahsili zorunluluğu getirildi. Aslında eğitim alanında sadece üniversite okumak için değil de gerçekten o mesleği yapmak için üniversiteye giden herkes gene bence mesleğini layıkıyla yapıyor.
Ama toplumda düşünce olarak biraz daha şuna dönülmüş olabilir: Üniversite, dört yıllık bir fakülte bul mezun ol işte!
Böyle düşünüldüğünde kalifiye eleman dediğimiz gerçekten işini severek yapan insan sayısı azalabiliyor. Bunun dönüşü olarak biraz bu algı var diye düşünüyorum.
- Üniversite sayılarının artmasının, eğitim ve mezuniyette ivmeyi düşürdüğü söyleniyor. Hukuk fakültelerini baz aldığımızda, tespite katılıyor musunuz?
- Marmara Hukuk’ta benim mezun olduğum sene birinci ve ikinci öğretim toplam 800’ün üzerinde mezun verdik. Bizden önce de böyleydi. Sadece günümüzde artık çok fazla fakülte açıldı. Olmayan üniversitelerde de hukuk fakültesi açıldı. Bunun dönüşü olarak da mesleği yapan insan sayısı artıyor. Bu demek değildir ki meslek bitti, meslek yok oldu. İşinizi severek yapan bir insan olduğunuz sürece her zaman o kapı size açılıyor. Olması gereken o işi layığıyla yapabilmeniz. Bir sirkülasyon her zaman her meslek dalı için var. Bizde de yeni mezunlar geliyor ama nüfus artıyor. Sorunlar çoğalıyor, çeşitleniyor. Günümüzde en büyük sorun göçmen meselesi. 3-5 sene önce böyle bir mevzuu yoktu. Yeni olaylar türüyor ve yeni mezunların yapamayacağı bir iş değil. Sadece sayı çoğalıyor. Bundan temelli şikâyetler çoğalıyor. Ama bittik öldük yandık, daha da bu meslek yapılmaz diye olaya yaklaşmıyorum.
- Hukuk fakültelerinde anlatılan ile sahada uygulamada yaşanılan arasında çok fark var mı?
- Mesleğimiz biraz işi yaparak öğrenilen bir meslek. Fakültede bu dersleri görüyoruz ama uygulama, aynı doğrultuda ilerlemiyor. Her dosyanın, dava çeşidinin kendine göre külfeti var. Fakültedeyken ceza dosyalarına hevesliydim ama şu an, ‘Ceza dosyaları güzel ama çok yorucu’ diyorum. Özellikle müvekkiller tutukluysa ekstra çaba sarf etmek gerekiyor. İçeride müvekkille görüşmeniz, dışarıda ailesine dert anlatmanız.
-
**
Mesleği de bu ekibi de
savunma için seçtim
Mustafa Öztürk, Nisa Bülbül’ün listesinden Kocaeli Barosu Gençlik Meclisi’nin Gebzeli adayı. Sohbete zaman zaman dâhil oldu. Çoklu baroya karşı tavrı net: “Baro sendika değil, kamusal destek örgütü. Kocaeli Barosu, Türkiye Barolar Birliği ile temsil ediliyoruz. Tek çatı altında menfaatimize çalışan baro ve birlik var. Çoklu baroya karşıyım.”
- Avukatlık mesleğini neden tercih ettiniz?
- Hukuk okumayı çok istiyordum. Doğduğumdan beri adaletsizlik var ve her zaman olacak. Hukukun tanımı da belli: Adalete yönelmiş toplumsal düzen. ‘Adalete yönelmiş’ denmiş olması da, hiçbir zaman adaletin sağlanamayacak olmasındandır. Küçüklüğümden beri üzeri kapatılan adaletsizlikler gördüm ve susmak istemedim…
- Neler gördünüz, örnekler misiniz?
- Örneğin; okulda iki öğrenci arasında kavga olduğunda kişiler arasında iltimas olabiliyor. Taraflardan birinin sosyo ekonomik statüsü, okulda başarı derecesi, ebeveynlerinin konumu da adaletsizliği getirebilir. Öğrencinin anne babası aynı okuldadır örneğin.
- Gençlik meclisi yürütme kuruluna neden adaysınız ve niçin bu ekiptesiniz?
- Savunma için bu mesleği seçtim ve yine bu sebepten ötürü bu ekipteyim. Ekipte Gebze temsilcisi olarak görünüyorum. Gebze’yi biliyorum. Gebze için bir şeyler yapacağım. Gebze’yi arada kalmış bir bölge olarak görüyorum. İstanbul’a yakın bir Kocaeli ilçeyiz. Jeopolitik konum olarak çok değerli bir bölgedeyiz.
- Gebze özeline inecek olursak; meclis yürütme kurulu üyeliğine seçilirseniz Gebze için ne yapmaya çalışacaksınız?
Gebzeli avukatlar olarak baroya uzak kalıyoruz. Bir mesafe var, amacım mesafeyi kısaltmak. Baro etkinliklerini mümkün olduğunca Gebze’ye çekmek için çaba sarf edeceğim. Ofislerde de duyduğumuz genelde bu.
Hemen her meslek dalında İzmit – Gebze arası bu sorun var. Biz meslekte de bence en önemli konu Gebze’nin barodan uzak olması.
Kocaeli Barosu Gebze Temsilciliği açıldığında Gebze’de çok az sayıda avukat vardı. İzmit’in merkez olması, üniversite ve fakülte de orada yer alması, mezunların İzmit’te kalması etkenlerdi. Bu yapı son yıllarda kırılmaya, Gebze’de avukat sayısı çok artmaya başladı.
Yansımasını örneğin baronun yönetim kurullarında da görüyoruz. Gebze’de avukat sayısının artması önemli bir gelişme. Gençlik meclisinin bu yılki seçiminde Gebze’ye sandık açılması sebebi de bu. Özetle çok sayıda ortak sorunumuz var çözümü için çalışacağız.”
Mustafa Öztürk; İlk, ortaokul ve liseyi Gebze’de okudu. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi (2020) mezunu. Stajını 2020-2021 yıllarında yaptı. 2022 yılının ocak ayından bugüne Kocaeli Barosu üyesi.