Gebze'nin neredeyse birinci derecede tarım arazisi sayılacak köy bölgelerinin yıllar önce kaçak yapılaşma ya da imara açılmasına ses çıkartılmadı. Bu çaptaki gelişmelerin canlı tanıklarındanım.
Şimdilerde ise çok sayıda konut yapılan alanda yaklaşık 25 yıldır barınanlara, ''para karşılığı aldığınız ve tapusuna sahip olduğunuz arsaları geri verin'' deniliyor.
Bu nasıl bir mantık ?
Hangi hukuk kuralına dayanıyor ?
Burada barınan insanları mağdur etme yetkisi nasıl ve kimden alınıyor ?
Evet, bu açıdan sıkıntılı günler yaşayan bölgelerimizden biri Muallimköy...
1991 yılında parselleme yapılarak 45 aileye''ev yapmaları amacıyla'' para karşılığı satılan ve tapuları verilen toplam 20 dönüm arsa, ''hak sahipleriköye sonradan gelen kişiler'' olduğu gerekçesiyle geri alınıyor.
Peki nasıl oluyor bu dersiniz ?
Muallimköy Muhtarı Ali Coşkun'un ''1993 yılında arazileri alanlar köyde oturmuyordu, dışarıdan köye gelenlerdi'' iddiasıyla mahkemeye başvurur. Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemeside,''arazilerin amacına uygun kullanılmadığı'' kanaatıyla tapuların iptaline karar verir.
Bu noktadan sonra, söz o bölgede oturanların. Diyorlar ki, ''1980'li yıllardan itibaren burada oturuyoruz ve ellimizde tapularımız var...........''
Evet, böyle de bir durum var...
Kirada oturan ve arsası olmayanlara 1991 yılında (Köyde oturup oturmadığına çok dikkat edilmeksizin) taksitle arazi alma hakkı tanınmıştı. Oradaki parseller de 9-16 bin TL'den senet karşılığında satılmıştı. Sonuç olarak senetlerini ödeyen 45 köylüye, ev yapabilmeleri için yaklaşık 20 dönüm arazi parseller halinde tapu karşılığında verilmişti.
Dönemin iktidarının yaklaşımının sonuçlarını bunlar. Ama, devlette devamlılık esastır. ''O dönem yapılmış ama biz kabul etmeyiz'' diyerek insanlar kendi topraklarında mağdur edilemez.
Şimdi, konunun muhatabı görünen Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'ne sormak gerek, ''Olacak iş mi yani bu ?''
Mahkeme kararında, ''daha sonra buraya Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü kamulaştırma yapacak diye şerh konulmuş'' olması, bugünkü sıkıntının ana kaynağı. Çünkü, bu şerhin anlamı, 45 kişinin tapusunun iptal edilmesi oluyor.
Tapuları hakkında iptal kararı verilenler, ''muhtar bizi oyalayınca itiraz hakkımız zaman aşımına uğradı'' iddiasını savunuyor.
Şimdi, bu noktadaki gerçek şu...
Devletin o dönemdekiyöneticilerinin makul görüp tapulandırma işlemini yaptığı arsalar için mahkeme bugün tapu iptali kararı veriyor. Bunun sonucunda da kapsamlı mağduriyetlerin yaşanacağı bir süreç başlıyor.
Bu süreci kazasız belasız atlatmak için insan odaklı çözüm bulunması zorunlu. Olmaz demek yetmiyor. Bir ortak çözüm için yol bulmka gerekiyor. Mahkeme durum tespiti yapmış olabilir. Ama, mahkemelerdeki her türlü kararın arkasından dolanarak yeni bir durum oluşturan siyasal anlayış, bu kez insan odaklı bir sonuç için derhal adım atmalı.
Önce ver, sonra geri al, olmaz öyle şey...