Siyasette kurallar, değerler ve gerçeklik ortadan kalktığı anda inandırıcılıkta bitiyor.
Ülkemizde uzunca bir süredir görüldüğü üzere siyaset kulvarı her yöne selam çakan kimi politikacılarla dolu.
Sabaha solcu başlayan kimi düzen siyasetçisi öğlen ülkücü-dindar, akşama ise muhafazakâr-liberal olarak günü tamamlıyor.
Veya tam tersi şekilde...
Dön baba, dönelim misali!
Tabi ki kazanmak için siyasi görüş fark etmeksizin seçimlerde herkesin oyuna gereksinim var.
Ancak ‘omurgalı’ olacaksın!
Oy için kılıktan kılığa girmene gerek yok!
Özünü yitirmeyeceksin!
Gelişmiş demokrasilerde saflar ve görüşler nettir.
Kişi, kişiler, küçük bir azınlığın değil, toplumun tüm katmanlarının ortaklaşa çıkarı her şeyin üzerindedir.
Ki, sağlıklı ve kamu yararına siyasetin varlığının nedeni de budur.
Siyaset kandırma, koltuğu kapma, bırakmama, köşeyi dönme yeri değildir.
Benden sonra tufan hiç değildir.
Gerçek demokrasilerde 20-30 yıl siyaset yapan, genel başkanlığı kapınca bırakmayan lider yoktur.
Seçimi kaybedince veya bir iki dönem siyaset içinde kaldıktan çekilir.
Bu sayede demokrasi sağlıklı ve de güçlü bir şekilde yoluna devam eder.
Gerçi bir ülkede kabul gören demokrasi anlayışının hangi ölçütlerde olduğu siyasetçinin kalitesi ve karakterinin de belirleyici unsurudur.
Demokrasi sözde, teoride kalmışsa, siyasetçide, yasalarda, hak, hukuk adalette aynı şekilde kâğıt üzerinde kalmıştır.
Avrupa demokrasi tarihi Rönesans itibarıyla çok ağır bedellerin sonucunda yazılmıştır.
Almanya’da, İtalya’da, İspanya’da faşizmin zulmü altında yıllarca kalındıktan sonra demokrasi sağlam temeller üzerine yeniden inşa edilmiştir.
Bugün bu ülkelerin hepsinde insan hakları, hak, hukuk, adalet, düşünce özgürlüğü, farklı inançlara, dillere saygı, yaşam güvenliği vb gibi konular demokrasinin varlık nedenidir.
Bizim ülkemiz de ise yarım yamalak demokrasi vardır.
İktidar kimde ise demokrasi onun siyasal yol haritasına göre şekilde işlev kazanır.
Kişi ve küçük azınlığın otokontrolü altında ki sözüm ona demokrasi elbette toplumun tüm kesimine fayda sağlamaz.
‘’Bizden olan ve olamayan’’ en geçerli kuraldır.
Mesela, iktidarın benimsemediği STK’lara, parilere basın toplantısı, yürüyüş gibi etkinlikler yapmasına izin verilmez.
Kimi zamanda en sert şekilde insanların anayasal haklarını kullanması engellenir.
Öte yandan ise kendisi gibi düşünen ve yaşayanlar her zaman iltimaslıdır.
Onlar istediği yerde basın açıklaması, protesto vb gibi şeyleri rahatça yaparlar.
Demokrasi onlar için sınırsızdır!
Şimdi böyle bir demokrasi anlayışı olur mu?
Oluyor!