İki binlerin başıydı. Kocaeli’nin en köklü kuruluşları; SEKA kapatılıyor, TÜPRAŞ satılıyordu. Bir yağmanın ortasındaydı halkın değerleri, kapan kaçıyor, kentin belleği haraç mezat yok ediliyordu. Biz üniversite öğrencileri, ellerimizde ‘’Komünist’’ adıyla yayımlanan haftalık dergiyle yürüyüş yoluna yada Fethiye caddesine çıkıyor, stantlar açıyor, özelleştirmelere karşı kamuculuğu savunuyorduk. Bugün ‘’yerli ve milli’’ vurgusu yapanlar o gün yerli ve milli olan her şeyi yok ederken, ‘’ırmağının akşına ölenler’’ ülkemizi parsel parsel satanlara değil, buna karşı çıkanlara saldırıyordu.
Farkındaydık. Elimizde ki derginin adı büyük bir meydan okumaydı. Resmi kuruluşların engelleme çalışmalarını bir kenara koyarsak her dergi dağıtımında omuz atanlar, küfür edenler, sataşanlar, saldırmak isteyenler eksik olmazdı. İşte böyle zamanda gördüm ilk Barbaros Tantan’ı. Belirgin bir yüz yapısı, ağzını ve çenesini kapatan sakallarıyla ne vakit Fethiye caddesi yada yürüyüş yoluna gazete dağıtımına çıksak, bir yerlerden çıkar gelir, uzun siyah paltosuyla aramızda dolanır, konuşmaz, bazen yakından, bazen uzaktan bizleri izler, gazete dağıtımı bitince de sessizce uzaklaşıp giderdi. Kendisini tanımadığım için bizi takibe gelen sivil polislerden biri olduğunu düşünürdüm hep. Yoksa neden her gazete dağıtımına çıktığımız da koca gövdesiyle yanımızda belirsin ki?
Üniversite bitmiş, İzmit’te kent çalışmaları yürütenlerden biri olmuştum. O zamanlar Kocaeli Demokrat gazetesi, büyük bir umut ve coşkuyla kurulmuş, kimi Sol, Sosyalist aydın ve yazarları çatısı altında toplamıştı. Hayırlı olsun ziyareti için elimde ‘’Komünist’’ dergisiyle gazetenin yolunu tutmuştum ki, karşımda Barbaros Tantan’ı gördüm. Kısa süren şaşkınlığımın ardından odasında uzun bir sohbete dalmış ve kendisini, gazete satışlarında bizi izlemeye gelen sivil polislerden biri zannettiğimi söylediğimde uzun uzun gülmüştük. Sonra bana, tarafımıza gerçekleşecek olası bir saldırıda güvenlik olmak, yardımda bulunmak için bizi izlediğini söylediğinde yoldaşlığa uzanacak arkadaşlığımızın ilk adımını atmış olduk.
Her hafta gerçekleşen ziyaretlerin ve sohbetlerin sonunda Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) üye olmaya karar verdi Barbaros Tantan. Kısa sürede il yönetiminde görev aldı. Az süren bir macera olsa da Kocaeli’nde Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin kurulmasına büyük katkılar sundu. TKP’nin büyükşehir ve Milletvekili adayı oldu. Yurtsever Cephe’nin kuruluşu ve ofisinin açılışına katkılar sundu. Şoför İdris kütüphanesinin açılışını tarihsel TKP’li dostlarıyla o yaptı. İnternet soL gazetesinde yazdı. Basılı soL gazetesine gönüllü muhabirlik yaptı. TKP’de gerçekleşen politik ayrışma sonucu Halkın Türkiye Komünist Partisine katıldı. Örgütlü mücadele vermediği zamanlarda oldu ama asla ‘’eski solculuk’’ yapmadı. Bıkmadı. Yorulmadı. Gücü neye yetiyorsa oraya el verdi. Omuz attı. Tunceli / Ovacık belediyesine katkı için, belediyenin ürettiği ürünlerin kentte dağıtımcılığını üstlendi. Son dönemlerde ise Kocaeli Gazeteciler Cemiyetinde aktif görev ve sorumluluklar aldı.
Sözünü esirgemeyen bir muhalifti. Ama hep muhalif kalmak değildi amacı. Durmadan devrimi düşledi. Basına en ağır saldırıların olduğu dönemde, sözünü esirmedi. Yazdı. Durmadan yazdı. Yazmak onun için bir yaşam biçimiydi. Kalemimi ne sattı ne bıraktı. Soruşturmalardan geçen yada tutuklanan meslektaşlarıyla da hep dayanışma içerisindeydi. Anadolu ajansıyla başlayan basın yolculuğuna onlarca yerel ve ulusal gazete sığdırdı. Bir dönem Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti yöneticiliği yaptı. Gazetecilikten emekli olsa da yazmaktan ve üretmekten asla emekli olmadı.
Seveni çoktu Barbaros Tantan’ı. Sevmeyeni de mutlaka saygı duyardı. Birlikte yürüsen selam verip sohbet edenlerin çokluğundan dolayı sokakta on adım üst üste atılamazdı. Kavgacıydı ama yıkıcı olmadı. Tutkuyla Beşiktaş’ı tutan, kalbi aşk dolu bir adamdı. Kalbi zaman zaman zorlamıştı Barbaros Tantan’ı. Daha önce de krizler yaşamış ama ‘’ölümü randevu yerinde ekerek’’ yaşama sıkı sıkıya sarılmıştı. Sabah sporlarına bile başlamıştı hatta. Fakat kapısını son kez çalan rahatsızlığı ne yazık ki, zamansız bir şekilde bu güzel dostumuzu aramızdan söküp aldı.
Dostları, her sabah sosyal medya hesabından paylaştığı ‘günaydın güzel yurdumun direngen insanları” mesajını göremeyince meraklandı. Yıllarca istisnasız gönderdiği köşe yazısı Yeni Haber gazetesinin mail adresine düşmeyince de kaygılandı. Başına bir fenalık gelebileceği ihtimali bile her sabah hayatla kurduğu bağ ve köşe yazısını gönderemeyince anlaşıldı. Hemen evine gidilip, kapısı açıldı. Barbaros Tantan gülümseyen yüzüyle koltuğunda dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmıştı.
1956 yılında dünyaya gelen Barbaros Tantan 64 yaşında hayata veda erken dolu ve güzel bir hayat yaşadı. Bu da zamansız gidişinin tesellisi oldu. 1 Aralık 2020 yılı Tantan’ın ölüm yıl dönümüydü. Yazımı onun bir sözüyle bitirmek istiyorum. ‘’İşi, aşı ve yaşam hakkı için DİRENENLERE selam olsun!’’