Malumunuz 15 Eylül tarihinde 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılımız başladı.
Öğretmen atamalarının okullar açıldıktan sonra yapılması ve norm fazlası öğretmenlerimizin atamalarının henüz devam ettiği ikinci haftada bitti.
Ve bu yüzden ders yılının başlamasına rağmen, ders saatlerinin başlayamadığı ülkemizde biz geleceğimizi kuracak çocuklarımız için hayaller kurarken, bir makale okudum.
Sizlerle paylaşmak istedim.
"Düşük maliyetler, kısa okul saatleri ile yüksek akademik başarıyı, bireyselliğe ve bağımsızlığa önem veren, öğrencilerine kendi eğitim programını kendileri düzenleme sorumluluğunu yükleyen eğitim anlayışıyla eğlenerek öğrenmeyi birleştiren bir rüya ülkesi var!
Zorunlu okula başlama yaşının 7 olduğu..
Yaşları ne olursa olsun, yürüyerek ya da bisikletle okula kendileri gidebilen çocukların
bağımsız yetişmesine önem verilen...
Eğitim müfredatı basit ve genel tanımlamalardan oluşan...
Çocuklarını okula getirip, ders çalıştıran ebeveynlerin olmadığı bir ülke...
Burada, eğitim hayatlarının ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmiyor.
Sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu yok ve öğrenciler standardize bir sınav sistemine sahip değiller. Sadece 16 yaşında ülke genelinde bir sınava giriyorlar.
Bir günde verilen ders saati ortalama dört saat...
Haftada iki saat mesleki gelişimleri için eğitimler var.
İlkokulda öğrencilerin teneffüs olarak geçirdikleri zaman toplam 75 dakika.
(Türkiye'de ortalama 45 dakika.)
Tüm öğretmenlerin en az mastır derecesi var ve öğretmenlik statüsü en yüksek mesleklerden biri.
Öğretmenler, başarılı-başarısız olarak yargılamayan bir kültüre sahip.
Hiçbir öğretmenin performans nedeniyle işten atılma korkusu yok...
Bu rüya ülkenin okullarında, öğrencilere ödev verilmiyor çünkü öğrenmenin yeri okuldur anlayışı kati.
Her çocuğa bir birey olarak değer veriliyor. Öğretmen, bir çocuğun iyi öğrenemediğini fark ederse hemen ona uygun bir öğrenme programı hazırlıyor.
Okula uyum sağlayamayan veya programdan ileride olan çocuklar için de geçerli bu durum...
Çocukların ortalama %30'u eğitim hayatının ilk dokuz yılında özel programlarla destekleniyor.
Bu ülkenin okullarında spora bol bol yer var ama spor karşılaşmaları yok!
Çünkü; rekabet, üstünlük kazanmak bu ülkenin kültüründe değer verilen bir şey değil.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programında sondan ikinci olan ülkemizde, yüreğindeki sevgiyi öğrencilerine aktaran, kendini devamlı geliştiren, yaşam boyu öğrenmeyi düstur eden
öğretmenlerimize selam olsun!