29 Mart Pazar: Akşam evine gelen Halil Serkan Öz, ertesi gün için ders hazırlığını yaptı. Öğrencilerine örnek olması için ütüsüne, sakalına değil, daha değerli gördüğü okunacak kitaplar listesini çantasına koyup koymadığına baktı. O gece yatağa uzanan Öz, aydınlık dolu bir ülkenin hayalini kurarak uykuya daldı.
30 Mart Pazartesi: Halil Serkan Öz, o gün neler yaşayacağından habersiz, derse girmek için okuluna gitmişti. Yalova Fen Lisesi’ni ziyaret eden Vali Cebiroğlu, Eğitim-Sen’in kılık-kıyafet yönetmeliğinin değişmesi için aldığı eylem kararı doğrultusunda okula serbest kıyafetle gelen Matematik Öğretmeni Halil Serkan Öz’e, önce hakaretler yağdırıp sonra sınıftan gönderdi. TÜBİTAK ödüllü Öz’e, sınıf içerisinde, “Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? İnsanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler.” sözleriyle çıkışan Cebiroğlu, hızını alamayarak, okul idarecilerine de, “Siz eşekbaşı mısınız burada? Yönetemiyorsanız istifa edin!” diye bağırdı. Cebiroğlu, yaşanan bu tartışmanın ardından, öğretmenler odasında düzenlediği toplantıda, kılık-kıyafet yönetmeliğini hatırlattı. Eğitim-Sen üyesi bir öğretmenin, “Yönetmeliği biliyoruz, bunun değişmesi için zaten eylemdeyiz” demesi üzerine Vali, bu kez de, “Yönetmeliği bilerek eylem yapıyorsanız, anarşistsiniz” ifadelerini kullandı.
4 Nisan Cumartesi: Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun, incelemelerde bulunmak için gittiği Termal Fen Lisesi’nde kıyafetlerini gerekçe gösterip hakaret ederek sınıftan kovduğu Öğretmen Halil Serkan Öz için, akşam “Öğretmen’e Saygı Yürüyüş” ismiyle yürüyüş düzenlendi. Eylem sırasında rahatsızlanan Halil Serkan Öz, hemen hastaneye sevk edildi. Kalp krizi geçirdiği anlaşılan Öz, ambulansla Bursa’ya gönderildi. Yolculuk sırasında ambulansta iki kez kalbi duran TÜBİTAK ödüllü öğretmen Öz, yaşamını yitirdi.
4 Nisan Cumartesi: Halil Serkan Öz’ün babası Kemal Öz, yaşlı gözleri ve bağırmaktan kısılmış sesiyle şunları söyledi: “Ne diyeyim? Oğluma doyamadan gitti. Siz söyleyin o Yalova Valisi’ne, oğlum öldü. Rahat etsin artık. Anarşist oğlum öldü, rahat etsin. Bu dünya ona da kalmaz. Aynen öyle söyleyin siz ona. Benim içim yanıyor, aslan gibi oğlum gitti. Bir haftadır üzüntüden kahroldu. Bir haftadır ne yaptığını bilmiyordu çocuk. En son, kalpten gitti. Bu Vali, artık rahat etsin, huzur içerisinde olsun. Benim oğlumla uğraşacağına gitsin başka şeylerle uğraşsın. Çevresince çok sevilen bir insandı, kimseyi kırmazdı. Bunu reva görenler utansınlar, ne diyeyim? Bizi perişan etti, Allah da onu perişan etsin!”
5 Nisan Pazar: Matematik öğretmeni Halil Serkan Öz’ü, son yolculuğuna uğurladılar. Öz’ün tabutu, binlerce kişinin oluşturduğu kortej eşliğinde, omuzlarda taşındı. Öğrencileri tarafından, öğretmenin mezarına onlarca kalem bırakıldı. 6 Nisan Pazartesi: Bugün dersler boş geçti. Kendinden önce vicdanını toprağa gömmemiş olanlar, “Yeter artık’’ dedi. Öğretmenler, birçok okulda, Halil Serkan Öz için ilk derslere girmediler.
7 Nisan Salı: O gün her yer karanlıktı. Keskin bir toprak kokusu ve üzerimize çöken şiddetli bir ağırlık vardı. Her şey “sus”a gömülmüş pus içindeydi. Herkes, yakasına yapıştırılmış fotoğrafa bakıp pası bile demirinden söken acıyla tüm bu olanları anlamaya çalıştı. 8 Nisan Çarşamba: Yalova Valisi, istifa etmeyeceğini açıkladı basına.