Öğrencilere gıda boyasıyla kokteyl yapmayı öğretiyorlar

Turizm sektörüne işçi olarak girip günümüzde işçi lideri olarak devam eden DİSK’e bağlı Dev. Turizm-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu ülkemiz turizminin her alandan gerçeklerini teşhir etti

“Tek yol” turizm

 

Aktan USLU

 

11 – Mektepler olmasaydı güzel idare edecekti rahmetli

 

MUSTAFA YAHYAOĞLU İLE GERÇEKLER

 

** Eskişehir Üniversitesi’nin araştırmasına göre turizm mezunlarının iki senede sektörden ayrıldığını kaydeden Yahyaoğlu, “Sözüm ona eğitimde; alkol eğitimini kaldırılıp gıda boyasıyla kokteyl yapmayı öğretiyorlar” dedi

 

Necdet Tekin (10 Temmuz 2002 – 18 Kasım 2002), Erkan Mumcu (18 Kasım 2002- 14 Mart 2003), Hüseyin Çelik (14 Mart 2003 – 1 Mayıs 2009), Nimet Çubukçu (1 Mayıs 2009 – 6 Temmuz 2011), Ömer Dinçer (6 Temmuz 2011 – 24 Ocak 2013), Nabi Avcı (24 Ocak 2013 – 24 Mayıs 2016), İsmet Yılmaz (24 Mayıs 2016 – 10 Temmuz 2018), Ziya Selçuk (10 Temmuz 2018 – 5 Ağustos 2021), Mahmut Özer ( 5 Ağustos 2021 - …görevde

BAKAN ÖZER ORTALAMAYI YARILADI

Bir takım istisnalar hariç Vali, Kaymakam ve bürokratların atandıkları şehirlerde görev süresi 5 yıldır. Belediye başkanı, milletvekili ile seçilmişlerde de süre üç aşağı beş yukarı aynı. 10 Temmuz 2002 – 05 Ağustos 2021 arası ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı yapan 8 zevatın ortalama görev süresi ise ortalama 2 sene 4 ay birkaç gün. 5 Ağustos 2021’den beri görevdeki Mahmut Özer, 1 sene 2 ayı geride bıraktı. Bir bu kadar süre daha sürdürebilirse ortalamayı tutturacak.

MEB “SEKTÖRÜ”NDE DE

DURUM AYNI ASLINDA!

Eğitim sistemi gerek Bakanlar gerek uygulamaları nezdinde yapboza dönünce ne oluyor: “Turizm sektörüne işçi olarak girip günümüzde işçi lideri olarak devam eden DİSK’e bağlı Dev. Turizm-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu ülkemiz turizminin her alandan gerçeklerini teşhir etti. Eskişehir Üniversitesi’nin araştırmasına göre turizm mezunlarının iki senede sektörden ayrıldığını kaydeden Yahyaoğlu, “Sözüm ona eğitimde; alkol eğitimini kaldırılıp gıda boyasıyla kokteyl yapmayı öğretiyorlar” dedi.

 

Halbuki iki sene deyip geçmemek lazım.. Milli Eğitim Bakanlığı sektöründe de o kadar çalışıp, görevden aflarını istiyorlar! Milli Eğitim Bakanlığı’nı “sektör” gibi tanımlamak ne derece doğru belki tartışılır ama Bakanlığa, Sağlık dahil bilumum sosyal içerikli bakanlıklara atamaların ilgili camiasının özel sektör ayağından yapıldığı gerçeği de malum.. Yahyaoğlu, turizm sektöründe eğitime dair şu gerçekleri sıraladı:

ŞİMDİ SAHTE İÇKİ YAPAN BARMEN!

Sözüm ona turizm eğitimi veriyoruz. Kokteyl, alkol eğitimini kaldırıyoruz. Öğrencilere gıda boyasıyla kokteyl yapmayı öğretiyorlar.

Eskiden barmenden viski isteyen çalışana da ikram eder, ‘adisyona yaz’ derdi. Müşteri, ‘Birlikte içelim sohbet edelim’ dediğinde o barmenin içki içme hakkı vardı. O müşteriyle sohbet edebilecek kültür seviyesinde barmen olmak ihtiyacı vardı. Şimdi sahte içki yapmak, etil alkolden rakı, viski, votka üretmek barmenlik oldu.”

 

** 

Yahyaoğlu ile satır arası

 

Gastronomici arkadaşlarım burada. Türk mutfağı, günümüzde gösterilen değil. Eskiden damak çatlatırdı.

Halit Kıvanç, Sunay Akın ile yaptığı bir toplantıda, “Bir ülkenin elinde Mardin, Antakya gibi iki şehir olacak. Ülkede işsizlik ve açlık olacak. Bu kabul edilemez’ diyor. Gerçek söylüyor. Bir Roma, İtalya'yı besler. Bir Paris Fransa'yı besler.”

Gastronomi diyoruz, Türk mutfağı bu muydu? İskender kesildiğinde kokusu 200 metreden gelirdi. Şimdi tavuk döner, lüks yemeğimiz oldu. Böyle anlatıyoruz ama hep şikâyet etmek de sorunları çözmüyor.

 

DEVLETİN DE, EBEVEYNLERİN DE PARASINA YAZIK: “Talat Kanbir (İNKAY Onursal Başkanı) turizm liseleri ve meslek yüksek okullarından mezun öğrencilerin nerede olduğunu soruyor. Ben yanıtlayım. Eskişehir Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre mezunlar en geç iki sene içinde sektörü terk ediyor. Yazık değil mi devletin o eğitim için ayırdığı bütçeye? O çocukların ailelerinin, çocukları için harcadığı paraya. Madem turizmde çalıştıramayacaktık, başka bir alanda eğitim alsaydılar.”

Antalya merkezli Dev.Turizm-İş Sendikası’ Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu panel öncesi arkadaşımız Aktan Uslu’yu sendikanın genel merkezinde ağırladı.

 

 

 **

 

O maaşla geçinmesi

mümkün değil

 

 

 

 

 

“Bugün geldiğimiz noktada istihdamda yetişmiş eleman bulamıyoruz. Ne oldu yetişmiş elemanlara? Sayın Ülkay Atmaca (POYD Başkanı)  ‘dünyanın her tarafına müdür ihraç ediyoruz’ diyor. Yalnız müdür mü? Aşçı ihraç ediyoruz” diye sözlerini sürdüren Yahyaoğlu’na Başkan Atmaca’dan müdahale geldi.

MÜDÜR DEMEDİM, YÖNETİCİ DEDİM!

Atmaca, dizimizde de yer alan demecinde, “Antalya’ya ilk 1990’da geldim. Benim çalıştığım alanda yurt dışından gelen çok fazla genel müdür, bölüm müdürü vardı. Biz şu an dünyanın dört tarafına yönetici ‘ihraç’ edilen bir sektör haline geldik” demişti. Yahyaoğlu’na da; “Aşçıbaşı profesyonel, dedim, otel müdürü demedim” diye itiraz etti. Kısa süreli müdahalenin ardından Yahyaoğlu devam etti:

“Bugün gemiye giden bir garson bahşişler hariç 3 bin 500 Euro maaş alıyor. Türkiye'de çalışsaydı alabileceği; açlık sınırının bir tık üzerinde, en fazla 6 bin 500 – 7 bin lira arasıydı. Belki de açlık sınırındalar hala. Düşük ücret, çok büyük bir problem. Yani insanlar evlerine, çoluklarına, çocuklarına ekmek götürecek durumda değiller. Bir garson, resepsiyon memuru, aşçı eğer Antalya'da çoluğuyla çocuğuyla yaşamaya kalksa ev kirası, elektrik, su… gelirini giderine denk getirmesi mümkün değil.

BIRAKIN EVİ, BİSİKLET ALAMAZ

 

Kendisinin de turizm işçiliği yaptığını, o süreçte eşinin banka memuru olarak çalıştığını belirten Yahyaoğlu, “İkimiz de sendikalıydık. Maaşlarımızı, ikramiyelerimizi üst üste koyduk. Teklif üzerine, kooperatiften ev aldık İstanbul'da. Ama şimdi bir turizm işçisi bisiklet alamaz, bırakın evi.

 

SABANCI BÜYÜK KAPİTALİST: Yahyaoğlu konuşmasında bir döneme damga vuran iş adamı, merhum Sakıp Sabancı’ya da atıfta bulundu:“Bize maaş ödeyen otel sahibi işverenler, her birkaç senede bir yeni otellerin sahibi oldular. Sendikalı işçiye öyle ücret verdiler diye zarar da etmediler. Şimdi Sabancı'ya ithaf edilir, boşa ithaf edilir. Büyük kapitalist, ‘Hak edene hak ettiği ücreti verdiğim için bu noktadayım’ diyor. Hak edene hak ettiği ücreti vermezseniz şimdi eleman arıyor duruma düşersiniz.”

 

**

ÜSTELİK BİR GÜN İÇİNDE…

 

1 milyon insanın güneş

yağı Akdeniz’e karışıyor

 

 

Panelin ilk turunda son konuşmacı olarak söz alan Mustafa Yahyaoğlu, kendisinden önceki hemen hemen tüm konuşmacıların bazı sözlerine atıfta bulundu. Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’a atıfla şunları kaydetti:

Sayın Bakanımız (Ertuğrul Günay), ‘Onların pislikleri kalıyor Türkiye’de dedi. Akdeniz çanağında her gün 1 milyon insan güneş yağı sürüp denize girerse, güneş yağı denize karışıyor demektir. Uzun yıllar su altını gözlükle seyredip zıpkınla balık avladım. Şimdi Konyaaltı’nda, Manavgat’ta nerede denize girerseniz girin balık göremiyorsunuz. Ahtapot göremiyorsunuz çünkü canlılar derinlere kaçtı. Ölü bir denizle karşı karşıyayız. Doğamızı kirletiyoruz. Ormanlarımızı yok ediyoruz. Sahili boydan boya betona gömdük.”

 

 

EGE’DE DE DURUM FARKSIZ: Pandemi sürecinin sona ermesinin etkisiyle olsa gerek bu yıl Aydın’ın Didim İlçesi’nde öngörülenin çok üzerinde turist geldi. Gelenlerin büyük kısmı orta gelir grubundan yerli turist oldu. Günde yaklaşık 1 milyon kişi gerek meşhur Altınkum’da, gerekse tekne gezisiyle Didim’in koylarına, kendileriyle birlikte üzerlerindeki güneş yağını bıraktı. Kendileri bir süre sonra sudan çıktı…

 

**

 

Marmaris’te biz bulamıyoruz

Denizli’ye nasıl gönderelim!

 

 

 

 

“Pamukkale'den bir arkadaş; housekeeping

(İşletme standartlarına uygun kalitede temizlik, bakım, dekorasyon, personel eğitimi konuları ve konuğa sunulan hizmetlerin organizasyonunu yapan, işletme verimliliğini artırıcı önlemler alarak uygulatan bölüm yöneticisi)

 

…için aradı. Marmaris’te dernek başkanını aradım. Başkan, ‘Biz kendimize lazım olan elemanı bulamıyoruz ki. Oraya nereden adam göndereceğiz?’ diye yanıt verdi. Şimdi niye bu duruma düştük?

MİLYAR DOLARLIK OTELDE

ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞTIRIYORUZ

Milyar dolarlık oteller yapıyoruz; açlık sınırında ücretli asgari ücretli çalıştırmaya uğraşıyoruz. Yılda 6-7 ay çalıştırıp yılın geri kalanında işsiz bırakıyoruz. Mart ayında çalışmaya başlayıp Kasım ayını çıkarabilen turizm işçileri en şanslıları! Tüm yıl boyunca, asgari ücretin altındaki aylık gelirle geçinmek zorunda kalacak. Böyle bir istihdam mümkün değil. Kişi o edindiği gelirle Antalya'da yaşayamaz.

 

 

**

Yarın

 

Turizmde kıdem ortalaması 3.5 aya inmiş. Antalya’da turizm işçileri her 3.5 ayda bir işyeri değiştirir duruma gelmiş.

İşsizlik sigortası: Ve turizm işçilerine kış aylarında, ‘Sen işsiz değil askıdasın’ diye para ödenmiyor. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri