** Öğretmenlik mesleğinde ilk görev yeri Dilovası Mehmed Zeki Obdan Ortaokulu olan ve ücretli öğretmenlik yapan Ayşe Kaya oğlunun vefatını ardından Yasin değil kitap yazıp dağıtmayı tercih etti
** “Öğretmen değil öğrenci olacağım” adlı eserde ilçede bir başka öğretmenin yaşadıklarını öğrencileri de katarak anlatan Ayşe Kaya, “Başka yerlerde beş yılda edineceğim tecrübeyi bir yılda edindim” dedi
“Rahmetli oğlumu sürekli ziyarete gidiyorum. Güllü Yasinler (Kapağı gül fotoğraflı Yasin kitapçıkları) var. Baktım, mezarlıkta herkes birbirine Yasin kitapçığı veriyor. Güllüsü, çiçeklisi… Kadın verilen bir tanesini çantasına koyuyor. Öbürü veriyor, onu da çantasına koyuyor. Ne yapacaksa? Bir işe yaramıyor. Evimde, küçüklüğümden kalan Yasin var mesela.
DİLOVALI ÇOCUKLAR
NEŞELİ, ZEKİ, HAZIR CEVAPLAR
Düşündüm, taşındım. Öyle yapacağıma çocukların okuyacağı bir kitap olsun. İçine biraz da gülmece tarzı espriler koydum. O espriler az bile aslında. Gidip deneyin. Ortaokullu bir çocuğun yanında yürüyün. O esprilerin alasını duyacaksınız. Dilovası çocukları biraz neşeliler. Neşeli, zeki ve hazır cevaplılar.”
KOMEDİDRAM…
Dilovası bir gün herhangi bir romana, diziye, sinema filmine veya bir tiyatro oyununa dram veya komedi dram içerikli bir şekilde konu olacak olsa, yazarın veya senaristin ele alacağı ana konu ve hikâyeler kuvvetle muhtemel, kanser üzerine olurdu ama öyle olmadı.
EVLAT ACISI…
Dilovası üzerine bilinen ilk edebi eser bir eğitim öğretim dönemi boyunca Mehmet Zeki Obdan Ortaokulu’nda ücretli öğretmenlik yapan Ayşe Kaya tarafından, “Öğretmen değil öğrenci olacağım” adlı eserle yazıldı. Birisi kız iki çocuk annesi öğretmen Ayşe Kaya oğlu Abdullah Eren’i ani bir beyin kanaması sonrası kaybedince onu mezarlığında ziyaret etmeye başladı.
MURAT BALAY’IN DESTEĞİYLE
Mezarlığın diğer ziyaretçilerinin ölmüşleri ruhuna Yasin kitapçıkları dağıttığını gören, bunun yerine daha faydalı bir yayını tercih eden Ayşe Kaya, söz konusu eserini kaleme aldı. Ve Dilovası İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Balay’ın desteğiyle ilçedeki iki bin öğrenciye, oğlunun hayrına ulaştırdı.
MADDİ OLARAK RAHATTIM
MANEVEN YOKSUN BÜYÜDÜM
- Kitap çıkartmanız ve Dilovası’nı seçmenizin gerekçesi nedir?
- Dilovası’nda bir eğitim dönemi görev yaptım. Bende müthiş bir iz bıraktı. Hem kitap çıkartmanın hem Dilovası’nı seçmemin bir hikâyesi var. Meslek anlamında benim ilk işim çünkü. İki çocuk annesiyim, ellerinde büyüttüm. Çalışan anne çocuğuyum çünkü. Maddi olarak hiç zorlanmadım. Annem de babam da maddi durumu gayet iyi insanlardı. Ama manevi olarak hep yoksun büyüdüm. Benim çok değer verdiğim şey, huzur. ‘Çocuklarımı kendi ellerimle büyüteceğim’ dedim ve büyüttüm. Biri ilkokula diğeri liseye giderken, ‘Bir işe gireyim’ diyerekten ilk Dilovası’nda öyle başladım. Dilovası’ndaki çocuklar sayesinde başka okullarda belki de beş yılda edineceğiniz tecrübeyi Dilovası’nda bir yılda edinebiliyorsunuz.
SANAYİ HAYATIN GERÇEĞİ
- Size şimdi görev yaptığım anaokulunu gezdirsem her yere baka baka giderseniz ama bir ay sonra gözünüz hiçbir şey görmez. Duvardaki resim düşmüş mü, eğri mi? ‘Bakar kör’ olma durumu. Ben de yeni öğretmen ve ilk görev yerim Dilovası olunca incelemeden geçemedim. Öyle olunca da Dilovası benim için özel bir anlam taşıdı. Manzarası çok güzel. İçinde yaşamadan, oradan sadece geçiyorsanız size Dilovası çok güzel geliyor. Bir de sanayi bölgesi diye, insanlar ‘ığğ’ diye geçiyor ama sanayi hayatın gerçeği. Elimizde tuttuğumuz kalem, hepsi sanayi.
-
- İnsanlar kırdan kente hep bu fabrikalar için göç etti. Bir yerde eleştirebilirim kırdan kente göçü ama teknoloji bu şekilde doğdu. Doktora bu şekilde gidiyoruz.
- Size hiç denk geldi mi, bilmem. Çocukların önemli kısmı, büyüyünce doktor olacağını söylüyor…
ÇÜNKÜ HERKES KANSERİ KONUŞUYOR
- Dilovası’nda bugünün çocuklarının büyüyünce ne olacağı sorulduğunda, olur olmaz ama, ‘Doktor olacağım’ demesi hayatın bir gerçeği. Çünkü orada herkes kanseri konuşuyor ve insanlar bir korkuyla yaşıyor. Adamın beş altı çocuğu var. Kaynıyla, baldızıyla aynı evde yaşıyor. Nereye alıp gitsin onları?
EN AZINDAN KİTAP OKUMAYI SEVDİLER: İki bin adet basılıp dağıtılan kitabın ilçedeki neredeyse bütün öğrencilere ulaştığını belirten Ayşe Kaya geri dönüşlerinden çok memnun: “Esprileri çok sevdiler. Bana ulaşmak isteyenler için eposta adresi verdim: ‘Ya hocam bu bilmece benimdi aslında’ diye yazan oldu. En azından kitap, kitabı okumayı sevdiler. Yani esprili olursa, beğenirler. Albert Einstein’a dâhiyane yeteneğinin nereden geldiğini sormuşlar. ‘Espri anlayışımdan, mizahi bakışımdan’ diye yanıtlamış.”
**
Sürgün yeri olarak görülmesi yanlış
İstanbul’un hemen kıyısında olmasına rağmen Dilovası’nın öğretmenler tarafından sürgün yeri olarak görülmesine anlam veremediğini belirten Ayşe Kaya, “Halbuki eğitimi verecek olan öğretmen olarak sensin” dedi: “Benim çok sevdiğim, kızımın neredeyse elinde büyüdüğü bir ilkokul öğretmeni var. Darıca’da Nene Hatun Mahallesi’nde görev yaptı. Belli bir puan topladı ve başka bir okula geçme hakkı edindi: ‘Nene Hatun’dan bıktım artık.
AYNI İLÇEDE ÜSTELİK…
Sonra Bayramoğlu’na girişte Yunus Emre Ortaokulu’na geldi. ‘Elit’ bölgesinde değil. Ben bu düşüncelere katılmıyor, insanların ne yaşadığını anlatmaya çalışıyorum. Aynı öğretmen, ‘Sürgünden kurtuldum oh be’ diyerek. Aynı ilçede ama Yunus Emre’yi kendisine ‘elit’ gibi görüyor. Dört yıl orada görev yaptı.
Evlendi. Antalya’ya gitti. Kendisinin en modern yere gittiğini sanırken, yanılmıyorsam Finike İlçesi’nde, şimdi sürekli mesajlaşıyoruz: ‘Ayşe Hanım. Darıca’ya özledim. Nene Hatun’a razıyım.’
ÇOCUK HER YERDE ÇOCUK
İstanbul Taksim’de, Gebze’nin Kadıllı Köyü’nde çok çeşitli okullarda söyleşiye gittim. Bana, ‘Ayşe Hanım. Oradakilere mi buradakileri mi bir şey anlatmak kolay?’ diye soruyorlar. Aslında çocuk her yerde çocuk. Öğrenime, öğretime, oyuna aç. Sadece güler yüzlü olsanız, o her şeyi alacak zaten.
PENDİK MAVERA’DA YİNE BAŞLADI: Oğlunun vefatı sonrası bir yıl süreyle mesleğine ara veren Ayşe Kaya uzun bir aradan sonra Pendik’te Mavera Anaokulu’nda göreve başladı. Bizi yeni görev yerinin bahçesinde ağırlayan Kaya ile bu sayfaya sığdıramadığımız röportajımızın kalan kısmı önümüzdeki günlerde yine gazetemizde, tamamı www.gebzehaber.net haber sitesinde yer alacak.
**
“Tembel” denilen çocuklar
soruların hepsini yanıtladı”
- Hikâyedeki öğretmeni biraz tanıtır mısınız?
- Çok güzel bir eğitim dönemi sonrası üniversiteyi birincilikle tamamlamış. Sınava giriyor. Bir okula atanıyor ama karşısına çocuk geliyor ama onu dinlemiyor. Dilovası çocukları biraz eğlenceye, şakaya düşkün ama çok saygılılar. Sadece karşılarındakini mutlu etmek için öyleler. Aslında oyun oynayarak öğrenmeli ama bizim okullarımızda, sadece Dilovası’nda değil Türkiye’nin hiçbir yerinde oyunla öğretilmiyor. Ana okullarında bile artık yaz, çiz, boya.
- Bu öğretmenin de öğrencileriyle bir yarışmaya katılması, kendisini ispatlaması gerekiyor. Ama kendini ispatlamakta, onları susturup ders çalışmaya ikna etmekte zorlanıyor. Nasıl öğreteceğini de bilemiyor kızcağız. Ve çocuklara da yarışma olduğunu söylemeyi unutuyor. Üç gün kala müdür hatırlatıp, ‘Yarışmaya hazırsınız değil mi?’ diyor. Öğretmen üç günde onlara genel kültür eğitimi mi versin, ne anlatabilir? Başlıyor çocukları azarlamaya. Bir yıl boyunca azarlamamış. Onlarla birlikte ders işlemeye çalışmış. Susturmaya çalışmış. Gencecik bir kız, hep onlara göre gitmiş. Ama üç gün kala hem kendisine kızıp hem onları azarlıyor.
-
-
- Çocuklar korkup sus pus oluyorlar. Ve yarışma günü geldiğinde, öyle genel kültüre dair tarihi eserlerden padişahlara kadar öyle sorular var ki, çocukların hepsi biliyor. ‘Tembel, ders çalışmıyor’ denilen çocuklar yarışma sorularını yüzde 100 biliyor. Çünkü Dilovası’nda o tarihi köprünün altında büyümüş o çocuklar. Tarihin içinde büyümüşler.”
MURAT BALAY’IN BÜYÜK DESTEĞİNİ GÖRDÜM: Dilovalı çocukların son derece zeki çocuklar olduğunu belirten Ayşe Kaya gerek oğlunun ani vefatı gerekse kitap dağıtımda İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Balay’ın büyük desteğini gördüğünü söyledi.
**
Öğretmenler Günü’nde hayrat açılışı
Yazar ve eğitimci Ayşe Kaya oğlu Abdullah Eren’i 13 Aralık 2019’da kaybetti. Oğlunun adına Şehit İlimdar Atasoy Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin bahçesinde yaptırdığı çeşme hayratı ise Öğretmenler Günü’ne denk gelen 24 Kasım 2020’de açıldı. Kurdelesini Dilovası Kaymakamı Mustafa Asım Alkan ve Belediye Başkanı Hamza Şayir ile ilçe protokolü birlikte kesti.
Herkes Yasin dağıtıyor
Ben kitap basıp dağıttım
Öğretmenlik mesleğinde ilk görev yeri Dilovası Mehmed Zeki Obdan Ortaokulu olan ve ücretli öğretmenlik yapan Ayşe Kaya oğlunun vefatını ardından Yasin değil kitap yazıp dağıtmayı tercih etti: “Düşündüm, taşındım, çocukların okuyacağı bir kitap olsun. İçine biraz da gülmece tarzı espriler koydum. O espriler az bile aslında. Gidip deneyin. Ortaokullu bir çocuğun yanında yürüyün. O esprilerin alasını duyacaksınız. Dilovası çocukları biraz neşeliler. Neşeli, zeki ve hazır cevaplılar.”