Gezi olaylarının gülümseten esprisidir, duvarlara yazılmıştır, dilden dile dolaşmıştır. ‘’Korkma la biziz, halk’’ derdi ayaklanmanın neferleri.
Devlet de, bu sloganı çok beğenip örnek almış olacak ki, Soma faciasında ölmeyen, kurtulan madencilere ‘’niye ölmediniz la’’ balıklı bir soruya yanıt bulmak için dava açtı. Yani, facia ya da katliamdan kurtulan madencilere dava açıldı.
Neden mi dava açtı ?
Neden olacak, kapitalizmin yasalarına göre, her zaman emekçiler suçludur da ondan…
Davanın gerekçesine bakar mısınız;
‘’mala kasten zarar verme’’ ve ‘’gösteri ve yürüyüş kanuna muhalefet’’…
Mal denilen nedir acaba ?
301 madencinin öldüğü vakitlerde madenin zarar gören teknik donanı mıdır ?
301 madencinin cesetleri çıkartılırken tahrip olan maden midir ?
İşverenin, o kurtarma çalışmaları sırasında kurtaramadığı teknik aparat mıdır ?
Yoksa, dışarıda günlerce süren tepkiler ve ölen madencilerin yakınlarının haykırışı sırasında ortaya çıkabilen küçük kayıplar mıdır ?
‘’mala kasten zarar verme’’ gerekçesi neleri kapsıyor, bilen söylesin…
Yoksa, devlet bu davayla, madenden zor kurtulanlara, ‘’Niye ölmediniz la’’ diye efeleniyor mu ?
Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan da, Soma katliamından sağ kurtulan 9 madenciye ‘mala kasten zarar verme’ ve ‘gösteri ve yürüyüş’ kanuna muhalefet gerekçesiyle açılan davaya tepki göstererek bu düşüncelerime tercüman olmuş.
Herkes çok iyi biliyor ki, madencilerin olay sonrası gösterdiği tepkiler ise tamamen üzüntüden kaynaklanan ve normal karşılanması gereken tepkilerdir.
O acıyı yaşayan insanlar, bir şekilde dışarı yansıtmak zorundaydı. Bir şekilde tepki göstermeleri gerekiyordu. Tepki gösterilecek makam da, genellikle kamu kurumlarıdır ki bu faciasının gerçekleşmesinde kamu kurumlarının büyük bir kusuru vardır. O kusurlu kurumlardan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hakkında açılmış bir dava bile bulunmuyor.
Hal böyleyken,
Madenciler hakkındaki bu dava aslında hiç açılmaması gereken bir davadır. O tepkilere hoşgörüyle bakılabilseydi çok iyi olurdu, ama hoşgörüden yoksun bir devlet anlayışı olduğu gerçeği de bu yolla tescil edilmiş oluyor.
Öte yandan, bu davanın açılmış olması, tabi ki madencilerin ceza almasını gerektiren bir durum değil. İnancım odur ki, ilgili mahkeme, önümüzdeki süreçte sağduyulu davranıp bu madencilerimizle ilgili ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verecektir.
Dileğimiz ve beklentimiz budur.
Ama, muktedirden gelen bir talep olur mu bilinmez. Çünkü, o talep bütün dengeleri değiştirebilir ve belki de haklarında dava açılan o acılı madencilere ikinci bir bedel ödettirilmeye çalışılır.
Olmaz, olmaz demeyin. Bu ülkede neler gördük. Şimdiden hazırlıklı olmakta yarar var diye düşünüyorum…
Birileri çıkıp;
O madencilere, ‘’siz niye ölmediniz la’’ diye sorar mı sorar…
Sormasa da,
‘’mala kasten zarar verme’’ ve ‘’gösteri ve yürüyüş kanuna muhalefet’’ gerekçeleri de ‘’ niye ölmediniz la ?’’ sorusunu çağrıştırıyor bence…