Kocaeli İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği’nin (KİHMED) iftarında konuşan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu “Artık her okulumuz imam hatip haline geliyor, gelmesi de gerekir” demiş.
Devamında, bu sözünü gerekçelendirmiş bir de. Şu sözlerle:
“Son nefesimize kadar bizi yaratan Rabbimizin rızasını kazanmak için bu gayret ve mücadele devam edecektir. Hükümetimizin aldığı büyük bir karar gölgede kalıyor ve herkes bunun farkında değil. Artık hemen hemen her okulumuz, bir imam hatip haline geliyor, gelmesi de gerekir. Bütün okullarda Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in hayatı seçmeli ders olarak konuldu. Türkiye’de atılan en önemli adımlardan birinin bu olduğunu unutmayalım. Bizim görevimiz toprağa tohum atmaktır.”
Son derece masum görünen, yurttaş yerine ümmet kültürünü özümseyenler için haklı da sayılabilen bu sözler, aslında cumhuriyet değerleri ve laik eğitim sisteminin yarattığı yeni ve modern toplumla, cumhuriyet değerlerini kullanarak kazanılan güç sayesinde hesaplaşmaktan öte bir anlam taşımıyor.
Oysa, bugün bu sözleri özgürce kullanabildiği ortamı yaratan, değerlerini alaşağı etmeye çalıştıkları Cumhuriyettir..
Bu sözleri kullanacak zekaya sahip olmalarının altında, cumhuriyetin temelini oluşturan laik eğitim sisteminin katkılarını unutmamışlardır umarım.
Cumhuriyet ve laikliği ‘’din düşmanı’’ gibi gösterip, faziletlerinden yararlanarak ele geçirdikleri sistemin yenilenmesi adına gericileştirilmesini bir proje olarak topluma dayatanlar ve bugün ‘’Artık her okulumuz imam hatip olmalıdır’’ diyenler, acaba gerçekten toplumun bu kadar imama ihtiyacı olup olmadığını hesaplamışlar mıdır ? Yoksa, laik eğitim sistemine yönelik içlerindeki kini kusmak için mi böyle konuşmaktadırlar ?
Bunun yanıtını kendileri verecek…
Ama, unutmasınlar ki,
O cumhuriyetçi ve laik anlayışın kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkede dinsel eğitim almak ve ihtiyaçlarını karşılamak isteyen hiçbir ferdi geri çevirmemiş ve gereğini yapmıştır. Hatta, bazen fazlasından yapmıştır. Tek sıkıntısı, toplumun dinsel ihtiyaçlarını karşılarken, mezhepler arasında ayrım gözetmeksizin görev yapamamak olmuştur.
Hal böyleyken ve sadece bu konuda gerçekleştirecek reformlarla eğitimi laik anlayışın dışına taşırmadan toplumsal yaşamı düzenleme ve her bireyin dini inançlarının yerine getirilmesini garanti altına alabilmek olasılığı varken, neden bir imam hatip dayatması yaşatılır ?
Bunun tek nedeni: GERİCİ ZİHNİYETTİR…
Çağdaş görünüm yaldızı kazınınca görüntü budur…
Kapitalizmin açtığı yoldan yürüyüp işbirliğiyle halkı daha fazla sömürmenin önemli ve yegane yolunun gericileştirilmiş toplum modeli olduğunu kamufle etmenin tek yolu da budur…
Şimdi başlıktaki sorunun yanıtı daha net değil mi ?
Karaosmanoğlu ve benzerleri neden laik eğitimi, çağdaş toplumu ve sorgulayan bireyi tercih etsin ki ?
Tercihleri, yüzyıllardır boyun eğen, itaat eden, ‘’kul olmaktan memnun görünen’’ bir toplam yaratmak ve o toplamı da kutsal değerleriyle sıkıştırıp hareket edemez hale getirdikten sonra, sermayeye kölelik etme yolunda ikna olmalarını sağlamak.
Görevleri bu ve çok iyi yerine getiriyorlar. Ama, tarihsel olarak yargılanmaktan kurtulamayacaklar…