NESİL

Fatoş Özut Kırtay

Yangın yeri ne yana dönsek.

Öyle dolanıyorum sosyal ağ sitelerinde.

Düşünebilmek için kafa toplamak gerek.

Bunca çamur -bataklıkta bulanıyor beyin ve yürekler...

Çıtır yazılar düşüyor bazen, çekirdek gibi oyaladığı için böyle diyorum.

Bu da bunlardan biri...

"Bizler X ve Y nesliyiz .

Öyle diyorlar.

Bizden sonra gelen nesil, Z nesli ve Alfa Kuşağı olarak isimlendiriliyor.

Bir de bu 'Kristal Çocuklar ' denilen son tayfa var.

Bizim neslin X olanına, bu Z ve Alfa denen yeni yetmeler, ' Dinozor çağ ' da diyorlar.

Geçenlerde, bizim nesil ile ilgili hoş bir yazı ile karşılaştım.

Gayet doğru yaşanmışlıklar olduğu için paylaşmak istedim.

Bizler ilkokulda yurttaşlık bilgisi, ev ekonomisi, lisede mantık, sosyoloji, felsefe, psikoloji, güzel sanatlar, çift yabancı dil dersleri okuduk.

İşte onun için 'Kim Milyoner Olmak İster' programındaki 15 Bin TL' lik soruyu, hiç joker kullanmadan kazanabilen bir nesiliz.

Biz; annesini babasını, huzurevinde terk etmeyen bir nesiliz.

Aile, en kutsal hazinedir.

Biz; kendine öz güveni olan ama çevresine sevgi ve saygısı olmayan, sadece kendisine yaşayan egoist bireyler asla olmadık.

Sevgiyi, saygıyı, fedakarlığı, dostluğu, vefa duygusunu , yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakârlık yaptık.

Biz psikologlarla, pedagoglarla şekillendirilen değil, psikolojik sorunlarını aile ve mahalle ilişkileri içinde bedavaya çözen bir nesiliz.

Biz kırk elli yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan ve onlarla birliktelikten zevk alan bir nesiliz...

Kabadayı denilen mahallenin bilekli delikanlısını, bizi soyan değil, bizi koruyan kollayan olarak bilen bir nesiliz.

Biz uzun eşeği, kuka oynamayı, saklambacı, beştaşı, seksek oynamayı, kovalamaca ve körebe oynamayı, uçurtmayı, futbolu, bakkala kese kâğıdı yapmayı, yakan top oynamayı bilen bir nesiliz.

Acıkınca; ekmeğin üzerine salça , yağ, yoğurt sürüp şeker serpip yerdik.

Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu ve hatta ağız oynatmanın bile ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şeker karıştırılırken kaşığın çıkarttığı sese bile tepki verilen bir nesiliz.

Ebeveynlerimizin öğretmenimize " eti senin kemiği benim "diye teslim ettiği ve öğretmenimizin de bu emaneti gözünden sakınarak koruduğu; ara sıra kulağımızı çekmesine rağmen öğretmenimizi evde şikâyet edemediğimiz ve böyle bir durumda babamızdan azar işiteceğimizi bilirdik .

Görünüşte babamızın sözünün geçtiği ama aslında annelerimizin eylem ve fikirlerinin uygulandığı bir nesiliz.

Lise Mezunu arkadaşlarımızın, bugünkü üniversite mezunlarının yanında, doktora yapmış bir eğitim kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız...

Siz bizim nesli küçümsemeyin.

Bence bizim nesle benzemeye çalışın.

İşte o zaman Türkiye kurtulur...

Yazıyı yazan, bu nesli eleştirmiş ama bu nesli yaratanın kendileri olduğu gerçeğini atlamış.

Yukarıda belirtilen durumların çoğunu, ben de deneyimledim.

Sizler de yaşamışsınızdır.

Bugün ile kıyaslandığında birçok açıdan elbette farklı.

Avantajları ve dezavantajları da var.

Yoksunluklarımızın eksikliğini, çocuklarımıza aşırı çoklukla vererek gidermeye çalıştık.

Teknoloji ve modernizasyon mu bugünü böyle yapan?

Biziz biz!

Nasıl istiyorsanız öyle kalın...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.