Birleşik Metal-İş Sendikası – BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, direnişteki Özer Elektrik’e ikinci ziyaretinde, ilk ziyaretindeki çok ağır suçlamaları ve suç duyurusunu hatırlattı. Serdaroğlu o ziyaretinde işçilere kayıt dışı maaş ödemesi ile vergi kaçırıldığını öne sürmüş, bunun vatan hainliğiyle eş değer olduğunu kaydetmişti. Serdaroğlu, Özer Elektrik’i bu sefer DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile birlikte ikinci ziyaretinde suç duyurusu tekrarlayıp, “Nerede bu Maliye, SGK. Bir aydır bekliyoruz” dedi. Serdaroğlu özetle şunları kaydetti:
EN UFAK BİR GELİŞME OLMADI
“Sizlere ilk ziyaretimde ifade etmiştim. Ama 46’ncı gün, söylediklerimizle alakalı en ufak bir gelişme olmadı. Bir kanunsuz sürecin burada ortaya çıkartıldığını ve bu kanunsuz sürece kanunu temsil eden insanların müdahale etmesi gerektiğini söylemiştim. İşten çıkartmaların yasak olduğu bir dönemde işçinin çıkartıldığını ve kanunları yürütmekle mesul kişilerin bu yasadışı davranışa müdahale etmesi gerektiğini söylemiştik. Burada yıllardır ücretlerle ilgili kayıtdışılık olduğunu söyledik.
ÖZETLE, “NEREDE BU DEVLET” DEDİ
Valiliği, Sosyal Güvenlik’i göreve çağırdım. ‘Burada vatan hainliği, vergi kaçakçılığı yapılıyor. Bunlar memleketini, ülkesini çok seven insanlar gibi gözüküyor ama arkasından vergi kaçırarak vatan hainliği yapıyorlar’ dedik. Nerede Maliye, nerede Sosyal Güvenlik Müdürlüğü? Bir aydır gelmelerini bekliyoruz.
GÜVENLİK GÜÇLERİ ALET EDİLİYOR
Fabrikada güvenlik güçleri nezaretinde işçiler dışarı çıkartılıyor, güvenlik güçleri alet ediliyor. İşverenler bu gücü nereden alıyor? Burada insanlar tazminatsız atılıyor. Yüz kızartıcı suç işledi diye atılırken güvenlik güçleri buna alet ediliyor. Ve hiçbir şekilde bu hukuksuzluğa müdahale eden olmuyor. Bunlar neden oluyor biliyor musunuz? Bundan tam 40 yıl önce (12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası) ortaya çıkan gelişmeler oluyor.
BEŞ FAŞİST CUNTACI PATRONLARA DİZ ÇÖKTÜ
40 yıl önce beş faşist general ülkenin yönetimine el koydu. O beş cuntacı beş faşist general patronların önünde diz çöktü. Dediler ki, ‘Ne istiyorsanız yapacağız.’ Sadece patronların değil uluslararası emperyalist güçlerin de önünde diz çöktüler. Onların planlamasını hayata geçirdiler. ‘Bu ülkede demokrasi, özgürlük, sendikalaşma ve hele hele DİSK hiç olmasın’ dediler.
AKP SÜRDÜRME İHTİYACI HİSSETTİ
O günden bugüne kadar da hiçbir şey değişmedi işçilerin özgürlükleri, sendikal örgütlenmeler açısından. Dediler ki, ‘ Sıra bizde. Bundan sonra bizim sözümüz geçecek Türkiye’de.’ İşte 18 yıldır iktidarda olan AKP geçmişte eleştirdiği bütün yasaları en iyi sarılır bir şekilde devam ettirme ihtiyacı hissetti.
BÖYLE ÜLKE BÖYLE YÖNETİM OLMAZ
Mağduriyetler sadece sendikal alanda değil. Emekliliği hak eden insanların da o hakları ellerinden alındı, aramızdalar. Hak kayıpları mücadelesini birlikte sürdürüyoruz. 40 yıldır süren 12 Eylül var. Siz de sendikalaşmak için, geleceğinizi ortaya koyun. Böyle bir ülke ve ülke yönetimi olmaz. Ülke bu derece kirletilmez, yasalar çiğnenir bir halde yönetilemez. Buna birisinin müdahale etmesi gerekiyor.
İŞÇİ HANGİ BİRİYLE UĞRAŞSIN
İşçi hangi birisiyle uğraşsın? Bugün virüsten daha tehlikeli hale gelen işçi düşmanlarıyla mı, Covid-19 salgınıyla mı, çocuğuna harçlık veremeyecek konuma gelmekle mi, emekli olamamakla mı, işverenin sendikalaştığı için işten atıp başka işyerine girmemesi için çakalca planları ile mi uğraşsın?
DAĞ YASALARI GEÇERLİYSE…
Dilovası’nın dağlarında kurulu OSB’lere sendikaları sokmayacaklarmış! Niye, burası Türkiye Cumhuriyeti değil mi? Burada yasalar uygulanmıyor mu? Burada işverenlerin yasası mı geçerli? Burada dağ yasası mı geçerli? Biz de öyle tedbir alalım o zaman. Herkes o zaman burada dağ yasalarını uygulasın.” (Haber Merkezi)