Sıra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), 13 yıllık iktidarları döneminde kurmaya çalıştığı yeni sistemi (2. Cumhuriyet) için hazırlamış olduğu seçim bildirgesinde.
AKP, neoliberal politikaların yılmaz savunucusu ve uygulayıcısı bir siyasal oluşum. Bunun için elinden geleni ardına koymamakta ısrarcı.
Yeni sistemin hukuki altyapısını oluşturma öncelikli programın üst ve alt başlıkları üzerinden yürümek umuduyla başlıyorum…
‘’Demokratikleşme ve yeni anayasal sistem’’ başlığı altında temel hak ve hürriyetler, yeni Anayasa, yönetim modeli ve başkanlık sistemi, adalet sisteminde dönüşüm, güvenlik, yönetişim ve şeffaflık’’ vurgusu bulunuyor.
Bunun anlamı şudur: ‘’Bizim uygulayacağımız ve sistem için gereken altyapı mutlaka oluşturulacaktır……….’’
‘’İnsani kalkınma, nitelikli toplum’’ içindenilerek,alt başlıklar olarak da nitelikli eğitim, sağlıklı nesiller, aile, çocuk ve dinamik nüfus, sosyal koruma ve yoksullukla mücadele, kadın, gençlik, kültür ve sanat, spor, çalışma hayatı, sosyal güvenlik sıralanıyor.
Bunun anlamı şudur: ‘’Bir değişim, dönüşümden olmayacak. Tüm başlıklarda, uzun yıllardır olduğu gibi piyasacı anlayış sürdürülecek.’’
‘’İstikrarlı ve güçlü ekonomi’’ başlığı altında,büyüme ve makroekonomik istikrar, ödemeler dengesi, enflasyon ve para politikası, mali piyasalar ve finansal hizmetler, mali disiplin, kayıt dışılığın azaltılması, kamu sermayeli şirketler ve özelleştirme, tasarruflar, yatırımlar, istihdam, tarım ve gıda, enerji güvenliği, ulaştırma ve lojistik, ticaret, turizm, inşaat, teknik müşavirlik ve müteahhitlikten dem vuruluyor.
Bunun anlamı şudur: ‘’Halkın taleplerine yer olmayan bu modelle sermaye düzeninin eksikleri tamamlanacak.’’
Bilim, teknoloji ve yenilikçi üretim için başlığı altında sıralananbilim, teknoloji ve yenilik, sanayi politikaları, girişimcilik ve KOBİ’ler, bilgi toplumuna dönüşüm var.
Bunun anlamı şudur: Sermayenin sürdürülebilir düzeni için gereken yapılacak.
Yaşanabilir şehirler, sürdürülebilir çevre için başlığıylarefahın bölgelere dengeli dağılımı, mekân planlaması ve imar, kentsel dönüşüm ve konut, kentsel altyapı, yerel yönetimler, kırsal kalkınma, çevrenin korunması ve afet yönetimi öngörüleri var. Bunun anlamı şudur: ‘’Ülkenin her yanını ranta açma politikası sürdürülecek.’’
‘’Vizyoner ve öncü ülke’’ ifadesiyle, etkin ve itibarlı dış politika, küresel kalkınma gündemine katkı, bölgesel ve uluslararası işbirlikleri, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ve akraba topluluklar anımsatılıyor.
Bunun anlamı şudur: ‘’Uluslararası sermayenin tercihi doğrultusunda, bağımsızlığı düşünmeyen, rüzgara göre değişebilen dış politika stratejisi sürecek.’’
Bu başlıkları görünce, ‘’Acaba 13 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor’’ sorusunu sormadan edemedim.
Çünkü, ‘’komşularla sıfır sorun’’ hedefine endekslenen dış politikanın bugün geldiği noktada, komşularla iyi ilişkilerimizin kalmadığı gün gibi ortada. Yani ‘’sıfır sorun’’ yerine ‘’sıfır komşu’’ inşa edildi.
Çünkü, Cumhuriyetin paradigmaları talan edilirken yerine yenilerini koymaları mümkün olmadı. Çünkü, konsolide edilen yüzde 40’lık oy potansiyelinin dışındakiler ikna edilemedi. Böyle olunca da, toplumsal değerler iğdiş edildi.
Çünkü, yasalar ve hukuk, her olayda yok hükmünde sayıldı. Yerine faşizan anlayışla polis devleti inşa edilmek istendi, kısmen de başarılı olundu.
Çünkü, çalışırken ya da emekli olduktan sonra, zaten tam anlamıyla edinilemeyen insanca yaşamın kriterleri tamamen ortadan kaldırıldı.
Neoliberalizmin tam anlamıyla kurumsallaştırılması için adım atanların kendi toplumuna hesap vermesi kaçınılmazdır. Bu yüzden de, bu seçim bildirgelerinde ne söylenildiği önemlidir.
Dikkatle irdelenmeli, oy tercihi ona göre belirlenmelidir.
Çünkü, verilen 5 yıllık yetkinin sonunda tren belki de kaçırılmış olacaktır.
(Sürecek)