Ülkemizde, pandemi süreci hemen her şeyin değişimine yol açtı. Bu doğal bir sonuç. Ancak, bazı değişimler hayati öneme sahip ve hata kabul etmez.
Özellikle de, sağlık politikalarının yönlendirildiği noktalarda neler oluyor, yaşanan gelişmeler nelerdir, uygulamalardan alınan sonuçlar toplum sağlığına ne düzeyde etki etmiştir türü soruların doğru ve net sonuçları kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılmalıdır.
Hal böyleyken;
"Covid hastalarına bilinmeyen ilaç verilmesi" iddiası bile ürkütücü...
Bu konu, Sağlık Bakanı Yardımcısı Şuayip Birinci tarafından bir makalede dile getiriliyor. Birinci, uluslararası bir dergide yayımlanan makalesinde bir grup hastaya 'Ne olduğu açıklanmayan bir ilaç' verildiğini yazıyor.
Heyhattttt...
Bu durum, 'insan üzerinde deney suçu işlenmesi'dir.
Ayrıca, covid vakalarının ilk görüldüğü günlerde akciğere yönelik olarak ne olduğu açıklanmayan bir ilaç verildiğinin yazılmış olması, ülkedeki covid vakalarının mart değil, şubat ayında bilindiğinin itirafıdır.
Bu makale, ortaya çıkmasından sonra, Birinci'nin talebi üzerine yayından kaldırıldığı da haberleştirildi. Bence, bu uygulama bile başlı başına 'insanlık suçu'dur.
Yayından kaldırılan o makalenin detaylarını inceleyen uzmanlar, hastalara 'Yeni İnhale Tedavisi' uygulandığını ve bu yolla akciğere yönelik ne olduğu açıklanmayan bir ilaç verildiğini açığa çıkarmış durumda. Ve bu sonuç, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir tarafından TBMM'de de dile getirilmiştir.
Evet, 'insan üzerinde deney suçu' sayılan uygulamayla ilgili ne yapıldığını bilen var mı ?
Her fırsatta TV kanallarında boy gösteren Sağlık Bakanı bu konuda bir yaptırıma gitmiş midir ?
Bildiğim kadarıyla Bakan beyin bu konuda kamuoyuna yansıyan bir yaptırım yok.
O makalede yer alan uygulamalar hakkında Etik Kurul onayı alınmış mıdır ?
Ve, Sağlık Bakanlığı bu çalışmaya izin vermiş midir ?
Bu sorulara verilecek yanıtlar birkaç açıdan çok önemli.
Birincisi insanlık suçu işlenmesine göz yumulduğu,
İkincisi de, pandeminin bakanlık tarafından ilk vaka görüldü denilen mart ayından önce bilindiği ama gereken çalışmanın başlatılmaması dolayısıyla üst düzeyde 'görevi kötüye kullanma' suçunun işlendiğidir.
Bu veriler ortada dururken halk kime güvenecek ?
Unutmadan;
CHP Milletvekili Emir'in tespitine yanıt veren Sağlık Bakanlığı'nin açıklamasında "İlgili makalede sorumlu yazar tarafından vakaların hastaneye yatış tarihleri sehven Mart-Nisan ayları yerine Şubat-Mart olarak yazılmıştır" denilmesi de baska bir garabet.
Bu açıklama kimi inandırmıştır dersiniz ?
Gerçekten neler oluyor ?
Bunu bilmek en doğal hakkımızdır.