Allah gani gani rahmet eylesin. Bu vahim olayın vukuundan beri hala eğitimciler, okullar dış tehditlere açık. Böyle bir olayın olmama ihtimali, olmayacak diyen var mı? Veya bu olaydan sonra bu gibi olayların olmaması için ne yapıldı? Sadece hunharca öldürülen arkadaşımızın arkasından üç İhlas, bir Fatiha, bir Yasin-i Şerif okuduk veya adliye saraylarını doldururduk. Ama hala hiçbir şey değişmedi, ona yanıyorum. Onun kanı sadece öldürenin eline değil hepimize bulaştı.
Yalçın YAMAN
Mehmet Alp Tiryakioğlu İlkokulu Müdürü
**
Rabbim rahmet eylesin. Necmedddin kardeşimizin mekanı cennet olsun inşallah. Ben de Fazlı Hocama katılıyorum…
https://www.gebzehaber.net/yagmur-cezalarin-caydirici-olmasi-gerekiyor
…Ama bizim kanunları AB’ye girme uğruna değiştire değiştire koskoca bir hiç ettiler. Maalesef yapanın yanına kar kalan bir adalet sistemi elimizde patladı. Rabbim sonumuzu hayretsin inşallah.
Mustafa BIYIK
Darıca’da esnaf
**
Olan yavrularına oldu.. Yıkılan yuvasına, acıyla yanan kavrulan ailesine oldu. Gerisi sadece senesi devriyesinde üzüntülerini ifade edecek ya da edemeyecek. İçimiz yandı, Rabbim cennetini versin inşallah.
Saadet Coşkun AKTÜRK
Öğretmen
**
Müebbet hapis aldı mı bugün yoksa 22 yıl ceza ile mi kaldı hocam..
Sümeyye TAT
**
Alıntılarımın kaynağı, Eğitim Bir-Sen Gebze Şube Başkanı Fazlı Yağmur’un şahsına ait Facebook sayfasından, Yağmur’un gazetemize verdiği demece atfen yorumlardan seçtiklerim.
Diğer yorum sahipleri, şehit öğretmenimize yine Allah’tan rahmet; ailesine sabır ve başsağlığı dilemiş.
“Kırmızılaştırdığım” detayları bu paragrafta tekrarlamanın gereği yok.
Bu aşamada iktidara düşen şu..
Sosyal medyayı sadece başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Hükümet’e, AKP’ye, sisteme biraz sivri ifadelerle atar giderde bulunanların yakasına yakışmak için takibe almak yetmez..
Ebru Timtik vakası sonrası o hezeyanla, “Hesabı sorulacak…” diye tweet atan CHP Avcılar Gençlik Kolları’nda bir yönetim kurulu üyesi gencin evine, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatı ile bir tabur polis göndererek tepkiyi terörle ilişkilendirmekle de “güçlü devlet” olunmuyor.
Duruşma sonrası Avukat Murat Altun’a da sordum..
Kendi konusu olmadığından yanıtlamayacağını söyledi.
Ancak..
Necmeddin Kuyucu cinayetinde katilin o bıçağı o okula nasıl soktuğunu yani okullardaki güvenlik sistemini sorgulamadan vakaların önüne geçilemeyeceği ortada.
Tepki sahiplerinden Mehmet Alp Tiryakioğlu İlkokulu Müdürü Yalçın Yaman da ona dikkat çekmiş örneğin..
**
Mahkemenin verdiği karara gelince..
İlgili detay haberde de vurguladım.
Sanık F.Ç.. duruşma tutanaklarında F.Ç veya ad soyadının açılmış haliyle değil sürekli, “Suça sürüklenen çocuk” diye tanımlandı.
Geçtiğimiz yıllarda, “Çocuk odaklı habercilik” ana konulu bir meslek içi eğitim seminerinde yer almamdan sebep şaşırdığım, bilmediğim bir tanımlama değil.
Vakaya dair mahkeme kararının yasalara uygun ve adil olduğunu savunan az sayıdaki kişiden Avukat Yüksel Genç’in o tespiti birilerini kızdırmış olabilir kendisi de bir hukuk insanıdır.
Bir detaya daha dikkatinizi çekerim. Avukat Murat Altun’un yargı sonucuna dair değerlendirmesinde öyle çok sert bir itiraz, tepki, karşı çıkış yok.
Kendisine; şayet itiraz edilen mahkemede itirazınız kabul edilir ve bu cinayet kayıtlara, “Tasarlanmış cinayet” olarak girerse F.Ç’nin alacağı cezada süreye etkisinin olup olmayacağını sordum.
Olmayacağını söyledi..
Çünkü..
F.Ç; 15-18 yaş aralığında. Bu yaş grubuna yönelik değerlendirme üzerinden;
F.Ç; yargılandığı yasa maddelerinin uygun gördüğü şekilde cezayı tam alsa, 24 yıl alırdı.
İndirimsiz, 22 yıl aldı.
Murat Altun; ilgili haberde var ama yorumu linke boğmuş olmayayım: “Tasarlanmış cinayet” olarak kabul ettirirlerse ceza sürecini çok fazla etkilemeyeceğini ancak o şekilde kabul edilmesinin sembolik olarak büyük önem taşıdığını söyledi.
Bir diğer merak konusu..
F.Ç, ne kadar yatacak?
Bu sorunun yanıtını Altun’dan önce Avukat Süreyya Acar’dan aldığım için Altun’a sormadım..
Davanın sonucuna dair gerekçeli karar açıklandığında, F.Ç’nin ne kadar yatacağı belli olacak.
**
Dava sonucuna dair; isimlerini sohbet ettiğimiz için vermem doğru olmaz, bazı kişilerle sohbet de ettim.
Benim dava sonucuna dair ne düşündüğümü sordular.
Buradan da paylaşmak isterim..
F.Ç’nin en ağır cezayı alması gerektiğini söyleyen herkese katılıyorum. Sadece; idam edilmesi gerektiğini savunanlara katılmıyorum. Bu benim bu davaya özel değil genel bir duruşum. İdama kayıtsız şartsız istisnasız karşıyım..
Duruşmaya dair tutanakları dikkatlice okudum, inceledim. Yargının şu yaklaşımına anlam veremedim..
Bıçağı çantasına koyuyor.. Müdür yardımcısı Necmeddin Kuyucu’nun odasına geliyor.. İçeride birileri olduğunu görünce geri dönüp bir süre sonra gelip cinayeti işliyor.
Tüm pratiği, okulun güvenlik kamerasınca da kayıtlı, yani belgeli.
Bir cinayetin “tasarlanmış cinayet” olarak kabul edilmesi için daha ne gereklidir..
Elbette hukuki, bilgi yetersizliğinden ötürü bilmediğim yasa maddeleri falan vardır ama düşündüm, bulamadım!
Hadi ben hukuk okumadım..
Ama Hukuk Fakültesi bitirmiş Avukat Murat Altun da bulamamış olacak ki, “İtiraz edeceğiz” diyor.
**
Ben bir de sadece dava sonucunun sorgulanmasının yetersiz olacağı kanaatindeyim.
Zaman zaman örnek gösteririm. Yeri geldi, tekrarlayacağım.
Hrant Dink cinayeti sonrası eşi Rafael Dink’in Hrant Dink için yazdığı mektupta önemli bir sorgu var.
Eşinin katiline atfen; bir bebekten bir katilin nasıl yargılanması gerektiğini söylüyor.
Biz ne yaptık..
Cinayet sonrası ve cenazede, “Hepimiz Ermeniyiz…” diyenlere dikkat kesilip, önemli bir kesimimiz atarlandık.
Ya da medyanın önemli, çok büyük bir bölümünü kontrolü altına alan sistem Rafael Dink’in o söylem ve tespitinin üzerini örtmek için, “Hepimiz Ermeniyiz…” sloganını karşı propaganda malzemesi yaparak, öyle bir algı üzerinden gerçeklerin üzerini örtbasa yöneldi.
Biz Necmeddin Kuyucu cinayetinde de..
F.Ç şahsında bir bebekten bir katil yaratan sistemi sorguladığımız müddetçe hiçbir çözüme ulaşamayız kanaatindeyim.
Hadi..
Varsayalım ki idam cezasını getirdik.
1980 döneminde Erdal Eren vakasında olduğu gibi yaşını büyüttük veya “adalet” ve “demokrasi” ülkesiyiz ya.
18 yaşından gün almasını bekleyip üstelik, “Oh olsun…” diye F.Ç’yi doğum gününde ipte sallandırdık.
Bataklığı kurutmadıktan sonra..
Ne anlamı var ki..
**
Yarın 24 Kasım.. Öğretmenler Günü.
Bir camia;
Bir taraftan pandemi sürecinde, sermayenin çıkarları doğrultusunda verilen okul öncesi eğitimde yüzyüze’nin tartışmalarıyla ve doğal kaygısıyla…
Yerelimizde giderek azalan Necmeddin Kuyucu dava sonucu tartışmalarıyla giriyor.
Öğretmenlerimizden Saadet Coşkun Aktürk tepkisinde, “Gerisi sadece senesi devriyesinde üzüntülerini ifade edecek ya da edemeyecek” derken..
Benzer yaklaşımları başka kişilerde de gördüm, doğru bir tespitte bulunuyor.
Ortada aslında “kutlanacak” bir şey yok gibi gözükse dahi..
En devrimci eylem biçimini tekrarlayarak, gülümseyerek..
Her şeye rağmen tüm eğitim camiasının 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlar..
Şahsım ve öğretmenler dâhil toplumun tüm bireylerinin bugünkü konumunu borçlu olduğu tüm öğretmenlerimize şükran ve minnetlerimi iletirim..