Yarın, asrın felaketi sayılan 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 15. yılını geride bırakacağız. Türkiye’de, 2002’den beri iktidarda olan AKP, bu konuda ne yaptı, ciddi olarak sorgulanmalı…
17 Ağustos’u bir kez daha anımsayalım…
O günün sabahı yerel saatle 03.02'de gerçekleşen, Gölcük merkezli deprem, Richter ölçeğine göre 7.5 büyüklüğündeydi. Bu yüzden de, büyük çapta can ve mal kaybına neden oldu.
Tüm Marmara Bölgesi'nin yanı sıra Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilen bu depremde, resmi raporlara göre, 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi. 23 bin 781 kişi yaralanırken, bunlardan 505’i sakat kaldı. 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 işyeri de ya yıkıldı ya hasar gördü.
Resmi olmayan bilgiler ise daha vahim bir tabloya işaret ediyordu…
Buna göre, yaklaşık 50 bin kişi yaşamını yitirmiş, 100 bin civarında insan hafif ya da ağır biçimde yaralanmış, çöken 133 bin 683 binada barınan yaklaşık 600 bin kişi evsiz kalmıştır.
Dolayısıyla, yaklaşık 16 milyon insan depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir.
Bu nedenle, Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Büyüklüğü, etkilediği alanın genişliği, sebep olduğu maddi kayıplar dolayısıyla son yüzyılın en büyük depremlerinden kabul edilen bu deprem, ne yazık ki Türkiye'nin önemli bir sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi'nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiştir. Bu yüzden de, ülkede büyük sıkıntılara neden olmuştur.
Mesela, olayın vehametini zamanın DSP- ANAP-MHP koalisyon hükümeti ancak 3 günde algılayıp adım atabilmişti. Bir de bakıldı ki, bilinci zaten yeterli seviyede olmayan ülkemizin bir deprem projeksiyonu ve buna bağlı olarak deprem acil önlem planı yok.
O plan, halen de yok…
Var diyenlere sormak lazım;
Riskli yapıların güçlendirilmesi ne kadar yapılabildi ?
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) üzerinden konutlarını sigortalama bilinci toplumun yüzde kaçına yerleştirilebildi ?
İstanbul için, yaşanacağı ve belki de yaklaştığı bilinen büyük felakete karşı ne gibi önlemler alındı ?
Ülkede, deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde neler yapıldı ?
Kentsel Dönüşüm Projesi diyerek yoksulları kent merkezlerinden uzaklaştıran ve buraları ranta açan projeyi dayatıp silah gücüyle uygulamaya sokan AKP hükümetleri, acaba neden deprem açısından riskli yapılar için önlem almayı öncelikli bir görev kabul etmemiştir ?
Yoksa, yeniden binlerce insanımızın yitirilmesiyle sonuçlanabilecek yeni bir felaketin ardından sorumlulukların üzeri ‘takdiri ilahi’ sözcükleriyle mi örtülecek ?
Ne yaptınız, söyler misiniz ?
Bugün bile söyleyemiyorsanız,
Herhangi bir önlem alamıyorsanız,
Gereken dönüşümü sağlayamıyorsanız,
İnsanların yeni ve büyük bir travma yaşayacak olmasında sorumluluk sahibi olduğunuzu düşünmüyorsanız, yapacağınız tek şey ‘yaşadığınız sürece hiç olmazsa susmayı denemek’ olmalıdır.
Son söz;
17 Ağustos depreminde yitirdiklerimizi bir kez daha özlemle anıyorum.