Nasıl bir öğretmen ?

 

Ülkemizde, 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Dünyada 5 Ekim’de yapılan bu kutlama, 12 Eylül Faşist Cuntası’nın kararıyla 24 Kasım olarak tescil edilmiştir.

Öğretmen kutsaldır,

Öğretmen ana-babadır,

Ama, öğretmen öncelikle yaşamak zorundadır. Bunun için de, kutsal sayılan mesleğini onurluca yerine getirmesi için yaşam koşulları ve demokratik haklarını kullanabilmesi önemlidir.

Biz böyle düşünüyoruz ama öğretmenlerin örgütlendiği sendikalardan biri olan Eğitim - İş'in yayımladığı bir araştırma, öğretmenlerin yüzde 69'unun mesleği bırakmayı düşündüğüne işaret ediyor.

Araştırma, 38 ilde 1165 öğretmenle görüşülerek yapılmış ve denek olarak katılanların yüzde 89'u ise mesleğin saygınlığının azaldığını belirtiyor.

Sendikanın Genel Başkanı Veli Demir, ortaya çıkan verileri değerlendirirken, AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana öğretmenlerin alım gücünde çok fazla bir düşüş olduğunu saptayarak, "2002 yılında mesleğe yeni başlayan bir öğretmen maaşı ile 24 çeyrek altın alırken, 2014 yılında sadece 14 çeyrek altın alabilmektedir. Bu hesaba göre 2002 yılından bu yana öğretmenlerin maaşlarındaki alım gücü yüzde 41,6 oranında düşmüştür. Yetkili ama etkisiz sendika, Memur-Sen ile Hükümet arasında 2014 yılında imzalanan ihanet sözleşmesi nedeniyle enflasyon farkının ödenmeyecek olması da öğretmenleri olumsuz etkilemektedir" diyor.

Haksız mı yani ?

Araştırmanın dikkat çeken diğer sonuçlarına gelince. Onlar da şöyle:
Yüzde 58’i kadın olan deneklerin sadece yüzde 23’ü herhangi bir sendikaya üye.  olduğu tespit edildi. 
Yüzde 93’ü mesleğinden elde ettiği gelirleri,
Yüzde 91’i eğitim öğretime hazırlık ödeneğini yetersiz buluyor.

Yüzde 84’ü gelirindeki yetersizliğin mesleki verimini düşürdüğünü belirtiyor.

Yüzde 91’i verilen çocuk yardımını,

Yüzde 91’i ek ders ücretlerinin yetersiz olduğunu,

Yüzde 87’si ek ders ücretlerinin kesilmemesi için hasta raporlarını işleme koydurmak istemediklerini,
Yüzde 73’ü gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerle benzer çalışma koşullarına sahip olmadıklarını,

Yüzde 68’i kazandığım para ile çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yüzde 22’si ise kısmen karşıladığını,
Yüzde 73’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını,
Yüzde 61’i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını,
Yüzde 69’u daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını, Yüzde 89’u gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle öğretmenlik mesleğinin saygınlığının azaldığını,
Yüzde 86’sı öğrencilerine örnek olabilecek şekilde giyinemediğini,
Yüzde 85’i ise son on yılda alım gücünün düştüğünü belirtiyor.

Özcesi, bu gidişle, yeni nesiller, muallimlerin eseri olamayacak.

Kimin eseri olacağına gelince,

Elbette molla kültürünün eseri olmaya daha yakın.

Nasıl bir öğretmen profili isterdiniz ?

Gerçekten eğitimci ve öğretimci donanıma sahip olanını mı, yoksa mollaları mı ?