Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk’olmasa
Düşünce farklılıklarımızın sorunları çözmek için gerekliliğini, bu kadar güzel anlatan başka bir söze daha rastlamadım.Rastlayanınız varsa, lütfen beni bilgilendirsin.
Binlerce yıldır çatışmalara, kavgalara, ötekileştirmelere sebep olan fikir ayrılıklarının ilerlemek için ihtiyaç olduğuna öylesine sade, içten ve kolayca dikkat çekmiş ki Aşık Veysel, en büyük filozoflar bile bu sözler üzerine söz ekleyemez, bence.
Bir halk ozanının bu kadar yalın ifadesinin bir o kadar güzel ve lezzetli olmasının tek yolu, ozanın o konuda canının çok yanmış olması lazımdır.
Aşık Veysel okuma-yazma bilmez. Hatta yedi yaşından itibaren kör olduğu için, dünya gözüyle hiçbir şeyi göremez. Kör olmasının bunda ne kadar etkisi vardır bilmiyorum ama, Veysel’in düşüncelerini böyle bir güzellikte ifade edebilme derinliğine erişmesi mutlak bir Tanrı vergisidir. Onca diplomalarıyla, zekalarıyla (!) övünen insanların başka fikirlere tahammülünün olmadığı karanlık bir dünyada Aşık Veysel bu sözleriyle, bana yol gösteren bir Kuzey Yıldızdır.
Eğer fikirlerin hepsi aynı olsaydı okumaya, yazmaya gerek yoktu, diyor Aşık Veysel. Çözülmesi gereken soruların olduğu bir dünyada farklı düşüncelerin de olması gerekir.Eğer Allah, bütün fikirlerin aynı olmasını isteseydi, koyun ile kurdun yan yana gezebileceği bir dünya yaratırdı. Öyleyse fikirlerin farklı olmasından korkmayalım, hatta farklı fikirleri teşvik edelim. Bu Allah’ın yarattığı doğanın dengesidir. Bu dengeye karşı koyduğumuz sürece, hiçbir şey normalleşmiyor ve özellikle Doğu dünyası bu sebepten bir türlü ilerleyemiyor. Herkes aynı şeyleri inatla söyleyip bir başka fikre yaşama şansı vermezken, çamurda patinaj yapan tekerler gibi açtığı çukura kendi insanını gömüyor.
Namık Kemal ‘ de Hürriyet Kasidesinde “Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten(ümmetin farklı fikirlerinden rahmet eserleri çıkar)” diyerek HUCURAT suresinin 13. ayetine gönderme yapar. Ayette “Biz sizleri ayrı ayrı milletler olarak yarattık, bir birinizden faydalanasınız diye” söylenir.
Benim anlamadığım, bunca güzel söylemlere, inanç sistemine rağmen nasıl oluyor da fikir ayrılıkları bu kadar şiddet yaratabiliyor bizim diyarlarımızda?
Bu gibi sorularda genel olarak ‘Müslümanlığı gerektiği gibi yaşamıyoruz’ diye klişe, muallak cevaplar veririz.En kötüsü de bunları söylerken Müslümanlığı yaşamayanların dışında tutarız kendimizi. O, Müslümanlığı yaşamayanlar kimlerse onlar yine fikri ayrı olanlardır, aslında. Bir de insanlığı, insanları öldürerek kurtarmak isteyenler vardır, bizim diyarlarımızda. Azdırlar fakat epey de etkili olurlar.
Farklı fikirlere karşı mücadeleler özellikle inançlar ekseninde yapılınca çok kanlı ve acı sonuçlar ortaya çıkabiliyor ve ne yazık ki hiçbir derde derman olmadığı gibi yeni sorunlar yaratıyor.
Bence, ayrı yollardan da gitse ülkemizin,milletimizin mutluluğu için şiddete baş vurmadan düşünen, üreten herkese; üretilen her fikre kültürel değerlerimiz olarak bakmalı ve farklı fikirleri beğenmesek de bunların gerekli olduğunu bilip saygı duymalıyız.. Hem ekonomik hem de demokratik ilerlemeler ancak bu şekilde sağlanabilir diye düşünüyorum.
Kendi hırs, ihtiras ve bol reklam kokan davranışlarımızdan sıyrılıp, önceliğimizi samimiyetle insanlarımızın ve ülkemizin çıkarlarına verirsek, demokratik olgunluğa erişmenin pek de zor olmayacağı kanaatindeyim.