“Pek çok meslektaşım haksız yere ceza çekiyor. Savaş muhabirleri alçakça vurulabiliyor. Bu işin ilk adımı bilgidir. Bilgi kadar önemli olan ahlaktır. Basın mensuplarının yazdıkları içlerindeki duygu seline göre değil hukuk kurallarına göre olmalıdır. Genç arkadaşlarımdan Türkiye'de basına yönelik baskı konularını incelemelerini istiyorum. Değişik tarihlere bizim dost, dindaş saydığımız insanların neler yaptığını görelim. Korkunç bir vahşettir. Ama bu vahşetin kıvılcımını kimler çaktı. Mesleğinizin onurunu koruyun. Hukuk yoksa biz de yokuz.”
Mustafa KÜPÇÜ
Gazeteci Yazar
Divan başkanlığı yaptığı KOGACE Kongresi’ndeki konuşmasından…
**
Dün gerçekleşen kongremize dair en geniş kapsamlı haberi Çağdaş Kocaeli’den değerli meslektaşım Ayşe Aydın Ceyhan girmiş tespit edebildiğim kadarıyla. Kongre divanında da Divan Başkanı Küpçü’ye eşlik eden Ceyhan’ı tebrik ederim. Divan Başkanı Küpçü’nün sözlerinin yanı sıra meslek büyüklerimizden Hakan Yağcıoğlu’nun eleştirisi, yeniden seçilen Cemal Kaplan’ın savunma sözleri ile
https://www.cagdaskocaeli.com.tr/haber/17647630/kogacede-yeniden-cemal-kaplan
bence çok iyi bir haber. Okuyunca, kongreye gitmiş kadar oldum.
Genç meslektaşımın üst kurul delegeliğine seçilmesine de sevindim.
Yönetimde yer alan arkadaşlardan bile daha detaylı haber üretirken yönetime kimlerin seçildiğine dair bilgi, yanılmıyorsam dikkat hatasından gözünden kaçmış.
Şunu ifade etmek isterim.
Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’ne başkanlık da, yöneticilik de, üyelik de onurdur. Ancak her üçü de, etiket olmamalıdır…
**
Mustafa Küpçü’nün konuşması ile kongre, kısmen de olsa, bir meslek örgütünde olması gerektiği şekilde, mesleğin tartışıldığı bir kongre halini almıştır.
Kıymetli meslek büyüğüm Mustafa abimi, tebrik ederim.
Genç meslektaşım Erdem Övüç, üstelik mesleğini benim “Sermaye basını” diye tanımladığım bir yayın organında, Nokta TV’de sürdürmesine karşın, “Yeni başlayan bir arkadaşımız ile uzun yıllar yapan kişi arasında bir fark yok. Sendikamız yok. Bunun karşısında patronların iki dudağı arasındayız. Patronların biraz daha eğilmesi gerekiyor” derken önemli bir soruna işaret ediyor. Şöyle ki;
Mesleğin az sayıda kalan alaylılarındanım. Alaylı, mektepli ayırımı gözetmeksizin Erdem Övüç dahil gerek sahada, gerek edit masasında yazı işlerinde mesleğin hakkını vererek yapan herkese, şapka çıkartırım.
Çalışma saham Gebze Bölgesi’nde
Mektepli yeni genç meslektaşlar Gebze yerel basınını ekonomik koşullardan ötürü ya tercih etmiyor ya da bir süre sonra ama belediyelerin basın müdürlükleri, ama özel sektör…
Gayet doğal geçim kaygılarından sebep, meslekten uzaklaşıyor.
Yine Gebze Bölgesi’nde bir takım istisnalar hariç..
Çok sayıda haber sitesi, sözüm ona dernek veya yayın organının amacı mesleği; “Yılın en”i safsataları başta olmak üzere gelir edinmek, siyaseten bir yerlere sıçramak veya öteki işlerinin önünü açmak için aleni silah, aleni aba altından sopa olarak kullanıyor.
Spor muhabirliği de yapıyor; Gebzespor ile birlikte Darıca Gençler Birliği ve Diliskelisspor futbol takımlarında yoğunum. Sporun diğer dallarına da eğilesim var da vakit yetmiyor artık ama sahada tanık olduğum vakalar:
Gebzespor geçen sezon İnegöl Kafkasspor ile iç saha maçı oynuyor. Kale arkasında “gazeteci”nin biri rakip takımın kalecisi ve yedek oyuncuları ile söz dalaşına girip zaten gergin maçı daha da geriyor. İlçe Emniyet Müdürü o “gazeteci”yi kale arkasına gelip uyarırken rahmetli annesine bir misafir tribün dolusu taraftardan hakaret ettiriyor.
15 bin kişinin gözünün önündeyiz.
O da gazeteci, ben de!
Hâlbuki ikimizden biri, değiliz bence.
Aynı kişi, bir Gebzespor maçı öncesi İzmit’ten gelen gazeteciyle konuşuyor.
Geçen sene Gebzespor şampiyonluğu, Kocaeli’nin diğer takımları aynı zamanda taraftarı olduğum Gebzespor’a “Yatmadı” diye ıskalamış. Yani aleni ahlaksızlıkla gelecek olsa şampiyonluk, hazmedecek zevat.
Sosyal medyada ilgili zevatla söz dalaşındayız.
Üstelik sporun, futbolun içinde yıllarını vermiş bir başkası, bir “çok bilen” müdahil olup beni kınıyor..
Neymiş, meslek çıbanı diye yazmışım!
Ne yazsaydım?
**
MHP Çayırova İlçe’nin basın toplantısındayım.
Kendisi dahil tek kişilik onlarca “haber” sitesinden birinin sahibi, “Belediyeden ilan desteği alamıyoruz. İlanı koyalım, farklı içerikli fatura keselim. Siz destek olun” diye..
Basın toplantısında söylüyor.
Dayanamadım. O esnada ağzının payını verdim, oturduğu koltuğa gömdüm ayrı mesele.
Ama vahim olan şu:
Basın toplantısında, aynı ortamdayız.
O da gazeteci, bende!
İkimizden biri, değil bence.
Ahlaksızlığın, meşrulaştığı bir süreçteyiz.
Bir diğeri kendi “haber” sitesinden duyuruyor: Bundan sonra haber parayla…
Üstelik titrinde yazıyor: Bilmemne Gazetecileri Derneği Başkanı.
Daha sayayım mı, gerek var mı?
KOGACE olarak Uğur Mumcu’yu da anıyoruz.
Elbette analım. Zerre itirazım yok.
Ama Uğur Mumcu anmakla Uğur Mumcu olunmuyor ya da yetmiyor.
Tam da şimdi Uğur Mumcu olma zamanı…
Mustafa abimin işaret ettiği gibi:
Meslek onuru için…