Ne tuhaf bir şey köşe yazısı yazmak.
Bir odada oturup, bilgisayarının klavyesindeki harflere basarak,
duygu ve düşüncelerini yazıya döküyorsun.
Kendi kendine konuşuyorsun.
Kendi kendine kızıyorsun, sitem ediyorsun, kırılıyorsun.
İnce eleyip sık dokumak zorundasın.
Detaycı bir gözlem gücüyle doğru tespitleri aktarmalısın.
Ciddi sıkıntılı bir süreç yaşıyorsun.
Ve sonunda bir yazı doğuruyorsun beyninden...
Evet ben doğurmaya benzetiyorum bu süreci.
Bedensel bir sancı elbette yok ancak zihinsel sancı kesinlikle yaşanıyor.
Gündemi takip ederek, farklı bir bakış açısı oluşturmaya çalışıyorsun.
Kendini tekrar etmemek ve benzer konularda ki yazılarla aynılaşmamak.
Bu en zorudur çünkü gündem hep aynı.
Temcit pilavı gibi aynı konular film şeridi gibi geçip durur.
Kişiler değişir sadece, bir de sonucu aynı olan olayların oluş şekilleri.
Malumunuzdur hepinizin, köpeği ısıran adamı bulmaktır bu işin püf noktası.
Her hafta yazıyorum biliyorsunuz.
Her perşembe bilgisayarımın başına otururken hem heyecanlanırım,
hem de endişelenirim.
Gündemi gözden geçirip aynı olan bir sürü konu ve olaylardan farklı bir bakış açısı
yakalamaya çalışırım.
Şu özgürlüğüne çok düşkün, serseri mayın gibi gezip duran sevgili İLHAM ile beraber.
Bu hafta mesela yine baktık geçtiğimiz haftaya.
Gündeme oturan en etkili olay, Meral Akşener'e atılan kaset iftirası.
Bırakın iftirayı , gördüğün kusuru örteceksin diyen bir inanç sistemine tabi olduğunu beyan eden
yalanbazların, ciddiye alınıp bu kadar uzatılması gereksiz bence.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz zihniyetine hizmet ediyorsun.
İftirayı atanı deşifre et, konuyu ispatlarla açıkla bitti.
13 Mayıs 2014'te elim bir şekilde yitirdiğimiz 301 madencinin acısı var beride.
O çok daha ön planda olmalı.
Masa başında oturup ölümü yazmak çok zor.
Ne kadar empati yaparsan yap, ölenlerin yakınlarının acısını hissetmek mümkün değil.
Madenlerde iş güvenliği uzmanı olmalı denildiğinde 'kaderden ötesi yaşanmaz' diyerek kaderciliğe
sığınan ama üç bin- beş bin korumayla gezen zihniyetin ikiyüzlülüğünü açıklamak çok daha önemli.
Üzerinde durarak, defalarca, sürekli olarak, vazgeçmeden...
Üç beş yazı yazıp, iki-üç gün medyada çığırtkanlık yapmakla yetinmek olmaz.
Var olan problem düzelmeden değinip geçmek, acıları ve sorunları ranta dönüştürme eylemidir.
Bazı çıkar zümrelerine hizmet etmektir.
Bir koltuk için birbirlerini yiyenleri es geçmeli.
Aleni ortada ne oldukları, kılavuza ne gerek.
Güzel günler göreceğiz çocuklar diyebilme inancına, gerçekten sahip olmamız için
vazgeçmemeliyiz.
Sorunlar düzelene kadar mücadele etmekten...