Karl Marks (1818-1883), Friedrich Engels (1820-1895) ile birlikte yazdığı Komünist Manifestoda tüm dünya işçilerini birleşmeye ve kapitalizmi devirmeye, proleter sınıf iktidarına çağırdı...
İşçilerin zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını ilan etti.
Marks’ın çağrısının üzerinden tam 176 yıl geçmiş.
Katılın veya katılmayın ama kapitalizme alternatif seçenek olan bir kuram, bir düşünce üretmiş.
Dünya genelinde bu çağrı zaman içerisinde teorik ve pratikte kimi zaman karşılık görmüş.
1917 Sovyet devrimi deneyimi gibi.
Ne var ki teknolojinin ivme kazanmasıyla birlikte özellikle iletişim araçlarındaki müthiş baş döndürücü gelişmeler işçi sınıfının yerinde saymasına neden oldu.
Nedeni şu ki iletişim araçları sayesinde kapitalist sistemin devamı adına yapılan propaganda yöntemleriyle işçiler istenildiği gibi yönlendirilebiliyordu.
Dizginleri çok daha sıkı bir şekilde elinde tutan kapitalizm-sermaye işçi sınıfına sisteme entegre olmuş sendikalar ve birtakım hakların dışında asla yaşama şansı vermedi.
Kapitalizmin gelişmiş ülkelerde işçilere dönük her türlü haklarını verip onları frenlerken geri kalmış ve vahşi sermayenin tahakkümü altında ki ülkelerde ki işçiler inim, inim inlemekte.
Birçok ülke de işçiler 8 saatten daha fazla çalıştırılırken sosyal güvenlik haklarından mahrum bırakılmaktalar.
Ülkemiz de de benzer şeyler yaşanıyor.
Asgari ücretle çalıştırılanların dışında birde daha az ücretle ve hiçbir sosyal hakları olmayan işçiler var.
Sendikalı işçiler bir nebze haklarını alabilirken kaçak işçiler ise karın tokluğuna, köle gibi çalıştırılıyor.
Özellikle ülkemize kaçak olarak bulunan yabancı uyruklu işçilerin yasadışı yollardan çalıştırıldığına dair birçok haber medyada, gazetelerde yazılıp çiziliyor.
Sonuç olarak, Karl Marks 173 yıl öteden dünya işçilere birleşin demiş görünen o ki fakat pek anlayan falan çıkmamış.
Geçtik bunları bari demokratik sisteme sahip çıkan, bu bilince sahip bir işçi sınıfı olsun.
Kafa patron beden işçi olan bir işçi sınıfı elbette kendi haklarına, hukukuna ve geleceğine dair hiçbir gerçekçi çözüm üretemez, mücadele edemez.
Tabi onlardan önce ise aidat ve sözleşme sendikacılığı yerine sınıfı sendikacılığı yapan sendikalar var...
Sınıf sendikacılığı yapmayan holdingleşmiş sendikalar elbette işçilerin sömürülmesinde en büyük neden!
Diğer taraftan Marks bugünleri görseydi daha doğrusu işçi sınıfının şimdiki halini görseydi acaba düşüncesinde bir değişiklik olur muydu gerçekten merak ediyorum.