1971 darbesinden sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını onaylayan meclise Nihat Erim başkanlık yapıyordu. Bu dönem Mahzuni sazını eline alıyor, Nihat Erim için bir türkü yazıyor ve tüm konserlerinde bu türküyü Erim’e ve darbeye karşı bir tepki olarak seslendiriyordu.
‘’Köşkün sarayın yıkılsın / Erim erim eriyesin / Umudun suya dökülsün / Erim erim eriyesin / Sürüm sürüm sürünesin’’
Ayrıca bu Türküde 68 kuşağının öncü gençlerinin isimlerini yada soy isimlerini şifreleyerek seslendiren Ozan, öldürülen devrimcilere olan sevgisini kendine özgü biçimiyle dile getiriyordu.
‘’Musa ile Tur-i Sinan (Sinan Cemgil) / Haktan gelmiş idi İnan (Hüseyin İnan) / Yesin seni yılan Çayan (Mahir Çayan) / Erim erim eriyesin / Sürüm sürüm sürünesin / Aslan pençesi vurulsun (Yusuf Arslan) / Çayın ‘’Deniz’'e kurulsun (Deniz Gezmiş) / Gözlerin yansın kör olsun / Erim erim eriyesin / Sürüm sürüm sürünesin’’
Dönemin başbakanı Nihat Erim için yazdığı bu türkü, Mahzuni’nin hayatını değiştirecek, Ozan’ı soruşturmalar, gözaltılar, işkenceler ve cezaeviyle tanıştıracaktı. Konserlerinde söylediği bu türküden dolayı gözaltına alındı. Çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Tutuklama öncesi yaşadığı sorgulamalarda çırılçıplak soyuluyor, dayak yiyor ve kendisine işkence ediliyordur. En son tırnakları çekilmek istenmiştir ki yaşadığı acıyla bilincini kaybederek bayılır.
Gözlerini açtığında artık hücrede değil, Maltepe cezaevindedir ve başucunda dağınık saçı, uzamış sakalıyla yaralarını saran Çirkin Kral, Yılmaz Güney vardır. Yılmaz Güney de Mahir Çayan ve arkadaşlarını evinde sakladığı ve devrimcilere yardım ettiği için 1971 darbesi sonrası tutuklanmıştır. Yılmaz ve Mahzuni artık koğuş arkadaşlarıdır.
Mahzuni Şerif anılarında Yılmaz Güney hakkında bütün mahkûmlar tarafından çok sevildiğini, onların tüm sorunlarıyla ilgilendiğini, kiminin savunma dilekçesini yazdığını, kimisinin ailesine para gönderdiğini, ayrıca Yılmaz Güney’in kaldığı koğuşun temizliğini yaptığını, yemeklerini dağıtıp, bulaşıklarını yıkadığını anlatır.
Bir gün bulaşık yıkama sırası yine Yılmaz ile Mahzuni’ye gelmiştir. Yılmaz Güney Mahzuni’nin elinden kirli tabakları alır ve bağlamasını uzatarak ‘’sen bize bir türkü çal ben bunların hepsini yıkarım’’ der. Mahzuni ‘’peki ne çalayım abi?’’ diye sorduğunda, Güney gülümseyerek bakar ve ‘’tabiki Amerika katil katil türküsünü çal Mahzuni’’ der. O gün Maltepe cezaevi, mahkûmlarında eşliğiyle ‘’Amerika katil katil’’ türküsüyle iniler.
‘’Devleti devlete çatar / it gibi pusuda yatar / Kan döktürüp, silah satar / Amerika katil katil’’
Geçtiğimiz hafta Mahzuni Şerif ’in ölüm yıl dönümü. Anısına saygıyla.