Yalnızlık eski bir ezber, ayrılık alışkanlık
Sensizlik bana dost bana eş
Bu kadar mağrur olma
İnan sen olmasan bile
Hayat devam eder doğar güneş
Sezen AKSU – Susma – (1990)
**
Yine ve yeni bir ulusal ölçekli 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne girerken, adı üstünde “Çalışan” denmiş ya..
Hasta yatağında olsa bile, iki satır karalamadan girmek olmazdı.
Neticede bilen bildi, anlayan anladı, çalışmaya çalışmak lazım. Çalışmaya çalışıyorum.
**
Ne oldu, ne zaman oldu, nasıl oldu…
Hiç bi’şi olmasa bile kesin bi’şiler oldu.
Bana kalsa hiç sosyal medyaya yansıtmadan atlatmak amacındaydım süreci ama her şey bana kalmıyor. Bu gibi durumlarda ben de akışına bırakıyorum zaten.
Yani sosyal medyaya yansımasın derken, yine yanlış anlaşılmasın diye eklemek durumundayım.
Mesleğin ve meslekte neredeyse 30 yıllık bir sürecin getirisi oluşan bir çevrem var. Zaten bu mesleğin bana en değerli kazanımı, insan olmuştur.
Sırf bu meslekten sebep yurdumun birçok ilinde, ilçesinde…
Kars, Ardahan Merkez ve Hanak, Tunceli Merkez ve Ovacık, Mardin Merkez ve Mazıdağı, Antalya Muratpaşa, Diyarbakır, Aydın Nazilli ve Didim, Artvin Hopa, Trakya’nın neredeyse tüm ilçeleri…
“Ben geldim. ‘Bela’ geliyorum demez geldim der” diyeceğim kişiler varsa, sebebi bu meslektir.
Ancak bence gazeteci sağlığı dâhil olmak üzere kişisel özellikleriyle değil haberleriyle, yorumlarıyla konuşulmalıdır.
Zaten şahsımda bir gazetecinin de insan olmaktan sebep, gazetecilik mesleği öncesi ve harici de bir çevresi var. Sağlıkla ilgili problemini duyuracak, edecek, ilgisini gösterecek çevresi var.
Belki bu biraz da kıskançlık.
Yazılı veya görsel yaygın basının, sosyal medyaya yenilgisinin getirdiği bir tahammülsüzlük.
Sırf sosyal medyadan daha doğrusu biraz da bilinçsiz kullanımdan sebep elimde patlayan özel mahiyetli haberin sayısını bilemiyorum.
Örnek vermeyeceğim çünkü bu yoruma başlarken, kendime bir sözüm var.
“Ben bu yorumda kimseye yerleştirmeyeceğim…”
Buna, bugün 10 Ocak yaa..
Üyesi olduğum Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti de dâhil…
Hatta sürecimle ilişkili olarak, KOGACE tarafından koordine edinilen geleneksel vur patlasın çal oynasın, il geneli meslektaşlarla kongreler hariç bir araya geldiğimiz bir etkinlikti. Bu sene galiba, gidemeyeceğim.
Merkezi Hükümet, dahil..
Merkezine samimiyeti koyduğumuzda, bir takım erk sahibi çevrelerin açıklamaları da dahil..
Ben bugün bu yorumda kimseye, yerleştirmeyeceğim.
Diğer taraftan..
Bu süreçte herhangi bir mecradan ulaşmaya çalışan, o an ulaşamayan ama benim de dönüş yapamadığım her bir kişiden, bir kere daha özür dilerim.
Sosyal medyadan gönderilen 100’lerce iyi niyet mesajına ancak göz atabildim ve bir şey beni çok mutlu etti:
Halkımızın önemli bir kısmı, şaka yaptığımı düşündü.
O tek kare fotoğrafta…
“Mesele madem sosyal medyaya girecek” deyip o poz da, tamamen benim tercihimdi.
Hayatı, çok ciddiye almamak gerektiği kanaatindeyim.
Yine yanlış anlama olmasın: Örneğin işimiz, mesleğimiz. Kesinlikle ciddiye almalı, hakkını vererek yapmalıyız ama hayat, harbi diyom çok ciddiye almaya gelmez.
Ve sadece teoride değil pratikte de, hayat önümüze ne tür engeller koyarsa koysun gülmek..
En devrimci eylem biçimi olarak hayatına inadına gülmek, önemli.
**
Ruhen her şeyden koptuğum, yeni yeni toparladığım 5 günlük süreçte..
Üstelik benim hastanelik olduğum günün akşamı bir öğretmenimizi gripten kaybettik.. (Detayının peşindeyim)
Tavşanlı Mahallesi’nde; bu memlekette ve özellikle bu bölgede artık tarım ve hayvancılıkla kimin ne alıp veremediği varsa Tavşanlı’nın tek hayvan besicisine yine yıkım tebligatı gönderildi..
Adem Yavuz Mahallesi’nde halkın alım gücünün çok üzerindeki tapulandırma, Gebze Belediye Meclisi ocak ayı olağan toplantısı ikinci oturumunda yine gündeme geldi. Büyükgöz ismini ağzına almasa da konuyu 2019’daki rakibi Recep Dursun’a, üstelik iddialı ithamlarla havale etti!
Yine bu süreçte durumumdan haberdar olmayıp, bir meramını anlatmak isteyen yurttaşlar da oldu kanaatindeyim. Dönüş yapamadıklarım arasında, onlar da var kaygısındayım.
Yani ondan sebep..
Bana kalsa bugünkü halim sosyal medyaya yansımadan, sosyal medya harici bir çevreyle sınırlı kalmalıydı.
Ortalık hele ki Gebze tabiri caizse haber kaynarken..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki “terörist işçiler” atar giderlerinde dahi Gebze’nin,
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Ünal Ateş’in vahşi bir cinayetle infazı sonrası Darıca’nın..
Bir şekilde adı geçiyorsa gündem şahsımda bir gazetecinin her insanın başına gelebilecek bir sağlık problemi değil..
Gündem, şahsımda bir gazetecinin konuları gündeme taşıması, haberini yorumunu konuşturmasıdır.
Durum özetle Sezen Aksu’nun 1990’da kaleme aldığı..
Sadece sanatçı değil bir güzel insan olarak, o yıllarda ismi yeni duyulan Aşkın Nur Yengi’ye, “Sen söyle” diye pas edip peşinden gelenin değil önünü kesmek yolunu açtığı, “Susma” adlı romantik eserinin o dizelerinde saklı..
Bu kadar mağrur olma
İnan sen olmasan bile
Hayat devam eder doğar güneş