Yedi yıldır aynı algı operasyonu yapıldı.
Her sözün arkasında darbe girişimi ibaresi yer aldı.
Sanki sürekli darbe teşebbüsü ediliyor imajı yaratıldı.
İktidar usta manevralarla gündemi kendi belirledi.
Yaratılmak istenen imaj buydu.
Darbe korkusuyla insanları teslim almak her mualif hareketin ardında darbe girişimi aramak.
Peki iktidarın amacı ne olabilir?
1-Kendini mağdur göstermek...
2-Asıl konuşulması gereken konuları ötelemek zaman içerisinde unutturmak...
3- Daha sert düzenlemeler ve yasalara meşruiyet kazandırmak.
4- Toplumu ve kurumları sürekli kontrol altında tutmak.
Bütün bunlar önemli ölçüde gerçekleştirildi.
Hatırlayanlar bilir.
İlk önce Ergenekon operasyonu ile yola çıkıldı.
Yıllarca darbe propagandası ile yattık kalkttık.
İşin cılkı çıkınca devreye “Balyoz sopası” girdi.
Başlıkta her hangi bir değişiklik yapılmadan bu kez hedef tahtasını askeri bürokrasi, akla hayale gelmeyecek suç metinleri uygulamaya sokuldu.
Aradan beş yıldan fazla zaman geçti, sonunda yapılanların tamamı kumpas olduğu en yetkili ağızlardan itiraf edildi.
Darbe girişimi sözü bir kez toplumun belleğine yerleştirilmişti.
İktidar her sıkıştığı noktada darbe girişimi ipine asıldıkça asıldı.
Tabiki bu işi yaparken kendisine bağlı medya kuruluşları algı kampanyaları ile kurgulanmış manşetlerle destek verdi.
Sıra gezi protestolarına gelmişti.
Hemen yeni bir darbe girişimi ilan edildi.
17-25 Aralıkta aynı sınıfa sokuldu.
Burada durum çok farklıydı.
Darbe girişimi değildi hükümete karşı kötü niyetli ellerden söz edildi.
Geldik 2015 yılına bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu dört bakan hakkında karar verecek.
Yandaş gazeteler algı operasyou düğmesine basmıştı bile...
Eski Bakanların yüce divana gönderilmesi darbe girişimi olurmuş, bakanların yargılanması masum taleb değilmiş.
Peki ya neymiş;
Paralel hesapmış!
Bunlara pest doğrusu demek az bile.