Bitse de kurtulsak...
Bangır bangır çığıran çığırtkanlardan...
Kulakları yırtan gürültü kirliliğinden...
Holiganlardan,siz'cilerden,biz'cilerden.ötekilişterenlerden, berikileştirenlerden...
Çer-çöpten başka bir şeye yaramayan flamalardan...
Cahil ulemaların feylesofik yorumlarından...
Bitse de kurtulsak...
Referandumdan bahsediyoruz evet.
Bir sokak anketinde, sunucu takım elbise giymiş bir beyefendiye yaklaşıp,soruyor;
Niçin?
Çünkü, ben o partiyi seviyorum ve onlar güçlü.Biliyorsunuz ki güçlüler kazanır.
Sunucu tekrar soruyor;
Biraz açabilir misiniz?
Beyefendi biraz duruyor,duruyor ve cevap veriyor;
Partiyi seviyorum,bla bla,bla...
Erkan Yolaç vardı bir zamanlar, bilirsiniz.
Onun sunduğu yarışmada hissediyorum artık.
Evet-hayır yarışması.
Onda evet ve hayır denilmesi yasaktı.
Yani, yasak kelimeler evet-hayır dı.
Bunun adı düpedüz, duygusal demogajidir başka birşey değil.
Yüzyıllardır,erk olan , halkı yumuşak karın diye tabir ettiğim ' din ve vicdan'
kavramlarını kullanarak idare etmiştir ve etmektedir.
Olumsuz bakanların sayısı şu kadar işte, onlar da tu kaka...
Bu ne ciddiyetsiz bir söylemdir ki bizzat medya çaktırmadan(!) ayrımcılık yapmaktadır.
Ülke yararına veya zararına olabilecek yanlarını açıklayarak profosyonel bir yaklaşımda
bulunulması elzemken çocuk oyununa çevirdiler bu üzücü sosyal durumu.
Bireysel olayları vicdan boyutunda değerlendirebiliriz.
Ancak tüm toplumu ve ülkeyi ilgilendiren sosyal olaylarda bunu yapamayız.
Yanlış anlaşılmasın, burada yargıladığım kesinlikle kişilerin tercihleri değil.
Her birey hür iradeye sahiptir.
Benim altını çizmek istediğim,kişilerin iradeye sahip olduklarının farkında olmaması.
Ataletliği irade zannetmeleri ve her söylenene, düşnmeden biat etmeleri.
Çok özür dilerim amiyane olacağım affınıza sığınarak, yemişim senin müslümanlığını!
Süslü püslü kelimelerle, yazarcılık yapamıyorum.
Sosyo-kültürel bağlamda irdelersek..... gibi bir cümlenin her kesime ulaşmayacağını
bildiğim için...
Söküğünü dikemeyen terzi misali.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok.
Kısacası, medyanın belirttiği gibi sadece vicdan edebiyatından ibaret değil bu değerlendirmeler.
Eğitim,sağlık,iş istihdamı gibi birçok sosyo-kültürel açıdan ele alınması gereken ciddi
bir konudur.
Hem kendi halkın hem de mağdur halkın açısından bakmak zorundasın.
Vicdan deyip geçiştirilemeyecek kadar büyük ve önemli olduğunun bilincinde
olarak değerlendirmeliyiz.
İşlerine gelenlerin, yumuşak karnınızı gıdıklamasına bir dur demenin zamanı çoktan
geçti haberiniz ola!
Vicdanınıza emanet olun...