Kötü kötüyü dizide bulurmuş

İki yıllığına Bayramoğlu'na yerleşen 1980 darbesi sürecinde konservatuvar öğrencisi olan Suzan Aksoy darbe sonrası dejenerasyonun dizilere de yansıdığını, kötü davranışları olanın aynı kötü karakteri dizide arayıp bulunca doğru yaptığını sandığını söyledi

** İlk ödülünü edindiği Aile Bağları dizinin finalinde koca baskısına isyan eden Sevim’i, Çemberimde Gül Oya’da anaç kadın Suna’yı canlandıran Suzan Aksoy şu sıralar öğretmen oğlundan sebep bizden biri, Bayramoğlu sakini

 

** 1980 darbesi sürecinde konservatuvar öğrencisi olan Suzan Aksoy darbe sonrası dejenerasyonun dizilere de yansıdığını kaydedip, kötü davranışları olanın aynı kötü karakteri dizide arayıp bulunca doğru yaptığını sandığını söyledi

 

“Günümüzdeki yozlaşma ve ahlaki çürümede etken olarak dizilerin de etkisi var. Dizilerde bir zaman sonra tüm ahlaki tezatlıklar normalmiş gibi gösterilmeye başlandı. Zaten insanların istediği bu. Yaptıkları kötü davranışların karşılığını bulmak: ‘A işte bak. Dizideki de normal, benim yaptığım da normal.’

BAYRAMOĞLU’NUN RENKLİ KONUKLARI

Darıca’nın Bayramoğlu Mahallesi’nde “Ada” diye tabir edilen yeşillikleri ve ağaçları, az katlı yapıları ile uzaktan kent ormanını da andıran semtimiz, bir zamanlar Ankara ve İstanbul’dan elit diye tanımlanan kesimlerin sayfiye yeriydi. Onlar zaman içinde kendilerine başka sayfiye yerleri bulurken semtte kabuk değiştirdi, ama geçici veya kalıcı birbirinden renkli konukları hiç değişmedi.

BİR SÜRE MAHALLE

YÖNETİMİNDE YER ALDI

Tiyatrocu ve dizi oyuncusu Suzan Aksoy öğretmen oğlundan sebep iki yıllığına geldiği Bayramoğlu’nda üyesi olduğu CHP’de aktif siyaset yapma girişiminde bulundu. Hülya Aşçıoğlu başkanlığındaki CHP Darıca İlçe Piri Reis ve Bayramoğlu Mahalle Örgütü’nün yönetiminde bir süreliğine yer aldı, ardından üye olarak devam etti. Aksoy ile ağırlıklı diziler ve tiyatroları, biraz da kadına şiddet ve dejenerelik üzerine konuştuk.

Bugüne kadar Şaşıfelek Çıkmazı, Çemberimde Gül Oya, Ahh İstanbul, Şevkat Yerimdar’ın da aralarında bulunduğu pek çok dizide oynayan; Ali Poyrazoğlu ile birlikte rol aldığı Aile Bağları adlı dizide canlandırdığı Sevim karakteri ile Afife Jale Ödülleri komedi dalında en iyi kadın oyuncu ödülünü edindi.

OYNARKEN BİLE RAHATSIZ OLDUM  

Genç yaşta evlenip dört çocuk doğuran, mesleği kaptanlık olan eşinin otoriterliği altında sindirilen ama oyunun finalinde adeta patlayan Sevim’e hayat veren Aksoy, “Gençliğinden beri çok sindirilmiş, bastırılmış bir kadını oynadım ve o yapıda bir kadını oynarken bile çok rahatsız oldum” dedi.

İLK ÖDÜLÜM OLDU

Bütün oyuncuların rol aldıkları dizilerde senaryoya katkısı olduğunu kaydedip dizinin finalinde bu katkıların da etkisi olduğunu söyleyen Aksoy, “Sevim finalde kocasına isyan eder. Kocasına kendisini nasıl bastırdığını, bugüne kadar hiçbir şey söylemediğini, ‘kedi kakası örter’ gibi her şeyi örtmeye çalıştığını anlatır. Sonunda dayanamayıp kocasıyla ilgili bütün duygularını ifade eder. Sinemada Sadri Alışık ödülüne de sahibim ama Aile Bağları dizisindeki o rolle edindiğim ödül, benim ilk ödülümdü” diye konuştu.

DÖNEM DİZİSİNDE DÖNEMİ ANIMSADI

Suzan Aksoy; 2004 yapımı, Çağan Irmak imzalı 12 Eylül dönemini anlatan Çemberimde Gül Oya’da kocasının vefatı sonrası bir konağa sığınmış, çok anaç, kendince olayları anlamaya çalışan ama sezgileriyle hareket eden, gençlere kucak açan Suna’ya hayat verdi. Dönemi yaşamış biri olarak o dönem insanların yaşadığı mağduriyetleri tekrar hatırlamaktan acı duyduğunu belirtti.

DEJENERELİK DİZİLERE VE

KADINLARA DA YANSIDI

Suzan Aksoy yine aynı döneme atıfla, “Televizyonun tek kanallı olduğu 1980’lerde aile sıcaklığını hissettiren diziler yerini günümüz dizilerine bıraktı. Dejenerasyon dizilere de yansıdı” diye konuştu. Dejenereye uğrayan sistemde kadının şiddete, tacize, tecavüze kadar varan mağduriyetleri olduğuna dikkat çeken Aksoy, taciz ile tecavüzün birbirinden ayrışması gerektiğini savundu:

TACİZ DEYİNCE OLAY HAFİFLETİLİYOR

“Tecavüze taciz dediğimizde, tecavüzü hafifletiyoruz. Gözle veya elle taciz bir terbiyesizliktir. Ama tecavüz fiili bir harekettir ve taciz diye tanımlayamayız. Kadının istemediği bir şeye zorlanması çok çirkin bir şeydir. Eğer bir kadına, çocuğa, kime olursa olsun tecavüz edildiyse onun adı tecavüz olmalıdır. Taciz deyince olayı hafifletiyoruz. Bizatihi adını koymalıyız. İkisi de kötü ama ikisinin tanımını birbirinden ayırmalıyız.

Gerek tiyatro, gerek sinema ve dizide yönetmen ve oyuncu arkadaşlarım oyunlarında taciz ve tecavüze karşı gerekli reaksiyonu gösteriyor. Oyunlarda yaşıyoruz. Seyirci de pandemi sürecinin ardından sahnelerin yine açılmasıyla birlikte pek çok benzer konulu oyun izleyecektir.”

 

HALK SANATI DA SANATÇIYI DA BİLİYOR: Kurtlar Vadisi ve emsali dizilerin ülkemizdeki bazı kuşaklara olumsuz etkisi olduğunu kaydeden Aksoy bu tespitine karşın alabildiğine olası polemiklerden arınmaya çalıştı. Aksoy, “Sanatçılar arası polemik hep önümüze çıkar. Bu gibi durumlarda sanatı ve sanatçıyı bilen Türk Halkı kanaatte bulunur” diye konuştu.

 **

1980 darbesinin bedelini

asıl sonraki kuşak ödedi

 

 

12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde 21 yaşında, konservatuvar öğrencisi olduğunu, kimi sol eylemlerde yer aldığını kaydeden Aksoy, “Bu faşist süreç içinde Türk halkı çok büyük bedel ödedi. Benim ailem de payına düşeni aldı” dedi. CHP üyesi olan sanatçı bugünkü duruşuyla o yıllardaki duruşunun aynı olduğunu kaydedip, “Atatürk’ün kuruluş felsefesini benimsemiş her örgüt benim için değerlidir. Çünkü ben  Çanakkale gazisi dedenin torunuyum” deyip ekledi:

PASİFİZE OLDUKLARINI

DÜŞÜNÜRDÜK AMA…

“1980 darbesinin bedelini bir sonraki kuşak daha ağır ödedi aslında. Onlar sindirilmiş, bastırılmış oldu. Korkularla büyüdü o çocuklar. Yapabilecekleri bir şey yoktu. Onlardan hep, ‘Bu kadar güçsüz, dirençsiz olmayın’ diye şikâyet ederdik. O gençliğin çok pasifize olduğunu düşünürdük. Ama ilerleyen yıllarda kimi meselelerde öyle olmadığını gördük.”

 

 

 

SANATÇI YAPINCA ALKIŞ, HALK YAPINCA YUH: Suzan Aksoy sorumuz üzerine, “Ahlaken yanlış olduğu bilinen tutum ve davranışlara girildiğinde meseleyi kişiye göre yorumlayıp o ahlaksızlığı bilinen bir sanatçı yaptığında alkışlayıp halktan, mahalleden biri yaptığında dışlayıp ayıplamak sadece bugüne has değil, eskiden beri var olan bir bakış açısı” dedi. 

Aksoy sorularımızı CHP Piri Reis ve Bayramoğlu Mahalle Örgütü’nde yanıtlarken Başkan Hülya Aşçıoğlu ve

CHP Darıca Kadın Kolları eski yönetim kurulu üyesi Nabatea Lamprecht'in de aralarında bulunduğu üyeler ile de görüştü.

 

**

 Tiyatroya hiçbir şey sekte vuramaz

 

-       Televizyon dizilerinin tiyatroya sekte vurduğuna dair tespitler var. Katılıyor musunuz?

 

-       Tiyatroya hiçbir şey sekte vuramaz aslında. Tiyatro canlı performanstır. Televizyon ilk çıktığında da, ‘Eyvah sinema bitti’ denmişti, sinema bitmedi. Dizilerin yayılması ile birlikte de gördük ki asırlardır var olan bir sanat dalı olarak tiyatro bitmedi. Tiyatro, bugünlere kadar nasıl geldiyse bundan sonra da varlığını sürdürecektir. Her koşulda var olacaktır. Yeter ki tiyatroya daha çok sahip çıksın insanımız.

 

BELEDİYELER AYNİ DESTEKTE BULUNMALI

 

-       Amatör tiyatro topluluklarına dair düşünceleriniz nedir?

 

-       Öncelikle o anlamda Kocaeli’ye yabancı değilim. Çok iyi bir yerde olduğunu biliyorum ama amatör tiyatrolar çok daha yaygınlaşabilir. Ancak belediyelerin maddi olmasa dahi salon tahsisi dahil olmak üzere ayni desteklerde bulunması gerektiğini savunuyorum. Prova yapacak yer bulamıyor çocuklar. Onların bir kabahati yok. Çok istekli gençler, içlerinde çok başarılı olanlar var.

 

-       Öte yandan, devlet desteğinden söz etmiyorum.

 Yerel yönetimlerin sadece tiyatroya değil sanata çok ciddi katkısı muhakkak olmalı. Ama ne yazık ki yerel yönetimler kendi yapması gereken asıl işleri dahi zorlukla yapabiliyor. Çünkü yukarılardan gerekli desteği alamıyorlar. Bugünlerde sevgili Ekrem İmamoğlu’nun ciddi atılımları, çalışmaları var. Çok da takdir ediyorum kendilerini. Helal olsun. Bu iş bütün CHP’li belediyelere düşüyor.

 

**

Bayramoğlu sevilmeyecek gibi değil

 

 Öğretmen oğluna katkı için iki seneliğine Darıca, Bayramoğlu’na taşınan tiyatro ve dizi sanatçısı Suzan Aksoy, “Bayramoğlu’na yerleşmedim. Belli bir süreden sonra İstanbul’a, Kadıköy İlçesi’ne geri döneceğim. Bayramoğlu’nu seviyorum. Sakin. Ağaçlık. Güzel havası var. Güzel insanlar, arkadaşlar var. Sevilmeyecek bir yer değil” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KÜLTÜR-SANAT Haberleri