Bir kitap ne kadar içeriksiz ve kötü olursa
olsun mutlaka insana yaşayan, yol gösteren
bir iki güzel şey vardır içinde.
Bilindiği gibi herkesin farklı farklı beğenisi,
zevki var.
Birinin sevmediği bir paltoyu , ceketi öbürü
çok sever.
Birinin lezzetle yediği yemeği başkası asla
yemez.
Ben kurufasülyeyi Dünya’nın en leziz yemeğine
değişmem.
Ama kurufasülye yemeyen milyonlarca
insan vardır.
Bu durum her şeyde böyledir.
Zevkler ve renkler tartışılmazmış...
Adam köyde onca kızın içinde gider gözleri
şaşı olan kızı seçer eş olarak, kitaplarda da
böyledir.
Okuduğumuz roman, hikaye, öykü veya
dinlediğimiz müzik kimseye bir zarar vermiyorsa
reddedilmemeli, ifşa edilmemeli.
Okuduğumuz edebiyat eserleri bizler birşeyler
öğretmemiş olsaydı kimse kitap, öykü
ve hikaye yazmazdı.
İyi kitap kötü kitap görecelidir.
Ama Dovstoyevski Kromozof Kardeşler,
Suç ve Ceza, Toltoy’un Savaş ve barış Diriliş,
Victor Hugo’nun Sefiller, Gogol’un Bir
Delinin Hatıra Defteri gibi kitaplar iyi kitaplardır.
Bu kitaplar bütün Dünya dillerine çevrilmiş,
Dünya insanlarının okuduğu öğretici, yol
gösterici, ışıklandırıcı kitaplardır.
Çokça söz ettiğim Rus yazarlarından Toltoy
ve Dovstoyevski 1917 Ekim devriminin
Rusya’da temel taşlarından olan yazarlardır.
Lenin’in bilhassa kendisi “Rus devriminin
temelini Toltoy ve Çernişevski atmıştır” demiştir.
“Biz bu temel üzerine inşaa ettik devrimi”
der.
Dünya’nın bu ilk emekçi devriminin ilk kez
Rusya’da olması çok tartışılmıştır.
Ama bence yine de çok önemli iki nedeni
var.
Bence birincisi, Çar’ın insanlık dışı baskısı,
zulmü...
İkincisi ise, devrimin öz nesnesi olan işçilerin,
köylülerin çok sayıda kitap okumaları,
bilinçli olmaları okumadan araştırmadan örgütlenmeden
hiç birşey yapmamalarıdır.
Türkiye halkı okumadığı için adaletsiz siyasi
sisteme boyun bükmede birilerinin
elinde hep kapı kolu olmaktadır.
Okumak insanı diri bilinçli ve duyarlı hale
getirir.
Bizim halkımız okumadığı için derin uykulara
dalmış uyumaktadır...
Yapılan her türlü haksızlığı görememekte,
anlatılanlara kulak tıkamakta, yapılan her
türlü sömürüyü, baskıyı tembel tembel izlemektedir.
Bugün Türkiye halkının yaptığını 1956 yılında
Rus halkı yaptı.
1996’da birden bu uykudan
Bugün kaçımız karşınızdaki insanları, yada
komşularımızı parkta yalnız başına oturan
hüzünlü adamı işsizlik yüzünden intihar
eden insanları, yine çok fazla çalışma ve
mesai yüzünden intihar eden doktorları haksızlığa
karşı çıkan insanların haklılıklarını
görüp de bunlara karşı duyarlılık gösterebiliyoruz!
Gösteremiyoruz, çünkü bu konularda ki duyarlılıklarımızı,
ortaya çıkan kitapları okumuyoruz.
Okumayınca düşünemiyoruz da...
Kuru kuruya ne düşünebiliriz ki, kaçımız
genelevlerine düşen kadınların neden düştüklerini
doğru dürüst bilebiliriz...
Çoğu insan kendileri istedikleri için düştüklerini
düşünür.
Kaçımız sokakta hunharca öldürülen kadınların
yanında yer alır!
Onların acılarını paylaşır...
Kaçımız bu insanlık dışı olayların ortadan
kalkması için mücadele veriririz?
Çok azımız!
Bizim sınıf bilincimiz yok.
Başımıza gelen kötü işlerin kimler tarafından
neden getirildiğini kavrayamıyoruz.
Bir gün iki çöp toplayan insanın birbirlerine
kıyasıya vurduklarını gördüm.
Biri diğerinin çöp toplama bölgesine geçmiş.
Kendilerini bu hale getiren sistemi değil de
birbirlerini dövüyorlar...!