Türkiye kritik bir eşiğe doğru hızla savruluyor.
İktidarın baskıcı karakteri güç kazanıyor.
Yaşanan bu süreç, bıçak sırtında uzun süre gitmesi imkansız.
Ya bir tarafa savrulacak veya daha büyük ayrışmalara zemin hazırlayacak.
Hafızalarımızı biraz yoklayalım.
Bugünlere nereden ve nasıl geldik.
Onca itiraz ve uyarılara rağmen herkes kendi gerçeklerinde ısrarcı oldu.
Önceki akşam televizyonda iki ayrı ülkeden birbirine benzer görüntüler izledim.
Birincisi Suriye’de bir şehre atılan bombalar sonrası 50 sivil insan öldürüldü.
Geride kalan iki çocuk çığlık çığlığa sokaklarda annelerini arıyordu.
İç savaşın yaratmış olduğu tahribatı görmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok.
Bu görüntüler vicdanı olan herkesi derinden yaralar.
Savaştan kaçanlar ise yollarda, denizlerde kayboluyor.
Bu kirli savaşın tarafı olanlar ellerine bulaştırdıkları masum insan kanlarıyla çocuklarına nasıl dokunabiliyor.
Gelelim ülkemizin Güneydoğusunda yaşananlara;
İzlediğim görüntüler sınır bölgelerimizde yaşananlardan çok farklı değil.
Kentler boşalıyor öfke sarmalı büyüyor.
Eğer bu öfke selinin önüne geçemezsek geç kalınmış olunur.
Önce köyler boşaltılmıştı.
Şimdi kentler göçe tabi tutuluyor.
Bu durumun kazananı olmaz.
Acilen birlikte yaşama irademizi güçlendirmeliyiz.
Bunu başaramazsak daha acı günler hepimizi bekliyor.
Toptan herkesi cezalandırmak yeni bir toplumsal faciadır.
Medya inanılmaz yalanlar üretiyor.
Elbette içeride yaşanan bu kırılmalar, çevremizdeki ülkelerde olan ilişkilerimize yansıyor.
İçeride kendi yurttaşıyla kavgalı olduğunu gören çevre ülkeler bu durumu rahatlıkla istismar edebilir.
Tarih akıllı insanlar için fırsattır.
Gerçeklere sırtını dönenler için felakettir.
100 yıl önce yaşananlar böyle olduğunu söylemek istemiyorum.
Elbette benzeri yönleri vardı.
Öyle ise bu görüntüler birlikte yaşama irademize zarar veriyor.
Bütün savaşlar toplu katliamlar müslümanların yaşadıkları ülkelerde oluyor.
Ancak bu savaşlara karşı ciddi bir karşı çıkış iradesi sergilenmiyor.
Hiç bir şey için geç kalınmış değil.
Geleceğimiz için kardeşliğimiz için hepimize önemli görev ve sorumluluklar düşüyor.
Bu kirli savaşa hep birlikte karşı çıkalım.
Unutmayalım ki, kardeş kavgasının kazananı olmaz.