Saatlerdir düşünüyorum,bu hafta ne yazsam diye.
Sanki alfabemi unuttum, harfler bir araya gelmemek için kumpas kurmuşlar sanki.
Yazacak birşey bulamıyorum.
Çünkü yazacaklarımı yazdım,tükettim.
İnsana küstüm,insanlığa küstüm,kendime küstüm.
Evimde rahat huzurlu ve cocuklarımla mutlu otururken,mutluluğa küstüm.
Ben,sen,o,biz yayılmış rehavetin koynunda uyuklarken,ölüm kol geziyor aymazca.
Alabildiğine kaygısız bir serseri gibi ...
Menzilini şaşırmış kör kurşun olmuş sanki...
Orası,burası önemli değil.
Müslüman,Yahudi,hrıstiyan,Alevi,Şii,Budist olması da değil...
Bizim keyfimiz gıcırken, bir yerlerde insanlar birbirini öldürüyor.
Vahşi şekilde katlediyorlarlar hatta.
Bebek,çocuk,yaşlı,kadın demeden...
Ne için?
Hepimizin gideceği son mesken olan toprak için.
İşte önemli olan bu.
Seyrederken iki gözümüz sulanıyor, vah-tüh ediyoruz bitti.
Vicdan temizlemekten başka birşey yapmıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyormuş...
Fetocu'larla Tayyipçi'ler beraber çıktıkları yolda,çıkar için birbirlerine yapmadıkları
rezillik yokmuş..
Yok sahte mektup varmış,o bunu dinlemiş,bu kendisini dinleyen casusları hapsetmiş...
Dünün destan yazan kahramanlarını(!) teker teker yakalıyormuş...
Rüşvet vermiş,para çalmış,yolsuzluk olmuş...
İsrail'e bir yandan savaş jetleri için yakıt satarken,diğer yandan terörist diyen bir
Başbakan'ın vatandaşıyız biz.
Bu kadar,ötesi yok...
Tepelerine bombalar yağan, parçalanan çocukları gayet rahat bir pozisyonda seyredip
timsah gözyaşı döktükten sonra bitiyor üzüntümüz.
Derin uykularda mışıl mışıl uyuyoruz...
Problem bende,kimsede değil...
Bunca zulümün karşısında kendime küstüm...
Kelimeleri arayıp da bulamamam bahane.
Saat sabahın körü,hala arıyorum ama nafile...
Ben yazacaklarımı yazdım,tükettim...
Derin uykularınızın, rem'inde tatlı rüyalar