Bulgaristan’daki Pamporovo kayak merkezi son yıllarda hem Türkiye hem de Avrupa’nın yeni yeni keşfettiği bir kayak merkezi.
Bizim keşfetmemiz de, Gebze’de faaliyet gösteren ve Balkan turlarının ilk akla gelen ismi Koşukavak Turizm’in düzenlediği organizasyon ile oldu. Çok değerli abim Rıfat Yakupoğlu’nun daveti üzerine 3 günlük Bulgaristan programına katıldım.
Bulgaristan Kültür bakanı yardımcısı Irina Georgiyeva’nın da katıldığı Pamporovo kayak merkezinin açılışına ve tanıtım toplantısına katıldık.
Gebze’ye 400 kilometre uzaklıkta
Pamparovo Kayak tesisinin CEO’su Marian Beliakov, 60 kilometre pist alanı ve yıllık 200 bin ziyaretçi sayısıyla Pamporovo’nun her yıl daha fazla ilgi gördüğünü söylüyor. Türkiye ile iyi ilişkileri ve tarihi bağları olduğunu söyleyen Beliakov, “Yılda 8-9 bin Türk ziyaretçimiz var. Bu sayının daha fazla olmasını istiyoruz. İki ülke arasındaki vize sorununu çözmek için de girişimlerimiz var” dedi.
Gebze’ye 400 kilometre uzaklıktaki Pamporovo’da yılda 240 gün güneş açıyor. Çam ormanları ve bol oksijenin olduğu Pamporovo, son yıllarda Avrupa kayak organizasyonlarına da ev sahipliği yapıyor.
Rodop dağlarının zirvesindeki Pamporovo Kayak tesisinin açılışı Bulgaristan kültür Bakanı yardımcısı Irina Georgiyeva ve çok sayıda davetlinin katılımı ile yapıldı. Açılışa özel kayak gösterileri yapılırken, binlerce insan kayak alanında gönüllerince eğlendiler.
Plovdiv’de Osmanlı izleri
Pamporovo kayak tesisinin açılışının yanı sıra, 85 kilometre uzaklıktaki Plovdiv’i de (eski adı Filibe) gezdik. Osmanlı’nın sancak merkezlerinden birisi olan, bir zamanlar Osmanlı’ya bağlı Şark-i Rumeli devletinin başkenti Filibe, tepecikler üzerinde kurulmuş bir şehir. Cenden tepe, Saat tepe, Taksim tepe, Canbaz tepe, Nöbet tepe bunlardan önemli olanları.
Plovdiv’de Türk işadamlarının sahibi olduğu City Hotel’deki akşam yemeğinde Türkiye Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş ile de bir araya geldik ve sohbet ettik.
Dönüş yolunda ise Bulgaristan’ın en eski, Balkanların da ikinci büyük manastırı olan Baçkova manastırını ziyaret ettik.
Balkanlar, Osmanlıların yüzyıllarca hakimiyetinde kalan ve tarihin izlerini çok sık görebileceğiniz bir yer.
Bulgaristan, bir yandan Avrupa Birliği’ne girmenin sancısını yaşarken, bir yandan da Türkiye ile arasındaki vize nedeniyle karşılıklı ticaret ve ziyaret gelişiminde önemli sorunlar yaşıyor.
Milyonlarca soydaşımızın yaşadığı, yüz binlercesinin de zorunlu göç ile ülkemizde yaşamını sürdürdüğü Bulgaristan ile komşuluk ilişkilerimiz, zaman zaman diplomatik ve siyasi nedenlerle bozulsa da, hem tarihi bağlarımız hem de sınırlarımız nedeniyle iki ülke arasında her zaman ‘komşuluk’ ilişkileri devam edecektir.
Bu ilişkilerin devamı için elbette turizm çok önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle sizlere de Balkanları ve özellikle Bulgaristan’ı gezmenizi öneriyorum.