Bu ülkede aydın kıyımı da, insan kıyımı da bitmez.
Gencecik delikanlıları idam sehpasına gönderenler, karşımızda “demokrasi” kahramanı gibi gösterilmek isteniyor.
6 Mayıs 1972 yılında Deniz Gezmişleri, Yusuf Aslanları, Hüseyin İnanları ölüme gönderenler şimdi köşe bucak kaçıyor.
Her yıl 6 Mayıs günü Denizler bağımsızlık mücadelesi kahramanı olarak geniş bir kitle tarafından anılıyor.
6 Mayıs’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet skandalının kahramanı olan dört eski Bakan hakkında fezlekeler, dört buçuk aylık gecikmeden sonra nihayet meclis gündemine geldi.
Pazartesi günü TBMM genel kurulunda yapılan görüşmelerde, hakkında fezleke düzenlenen dört Bakandan üçü hakkındaki suçlamaları “kumpas” ve paralel yapı gibi bildik gerekçelerle karşı çıkıldı.
Ancak fezlekeli Bakanlar, haklarındaki asıl suçlamalardan çok “ben yapmadım” diyecekleri konularda “savunma” yaptılar.
Bir kısmı ise yapılan suçlamaları yasal olmayan yollarla elde edilmiş kanıtlar olarak nitelendirdi.
“Kanıtlar yasa dışı yollarla elde edildi” demek gerçekleri ortadan kaldırmaz.
Yasa dışı yollarla elde edilmiş dinleme belgeleriyle, isimsiz ihbar mektuplarıyla çok sayıda insan yıllarca cezaevinde tutuldu.
Şimdi ise nüfuslu insanlar için özel komisyon kuruldu.
Siyasi desteği olmayan insanların ise savunma hakları bile engellendi.
Önemli olan komisyonlarda aklanmak değil.
Bağımsız yargı önüne çıkmak ve orada aklanmaktır.
Daha da önemlisi toplumun vicdanında aklanmaktır.