Korona virüs salgınının yayılmaya devam ettiği ülkemizde hastalığın bulaşıcılığı açısından en riskli çalışma alanlarından biri de gıda stoklayan depolar. İlk vakanın görülmesiyle birlikte marketler, gıda ürünü temin etmek isteyen insanların ister istemez akınına uğradı. İnternet üzerinden yapılan alışverişlerde de büyük bir artış meydana gelirken bu durum gıda stoku ve nakliyesi yapan depo çalışanlarını da derinden etkiledi.
Salgınla birlikte en yoğun çalışılan sektörlerden biride gıda oldu. Bu yoğunluk depo işçilerinin çalışma koşullarını ağırlaştırdı. Artan gıda ihtiyaçlarının karşılanması, işçilerin mesai saatlerini artırdı. Hafta sonları başlatılan sokağa çıkma yasaklarından dahi yararlanamayan işçiler hep çalıştı.
Oysa çalışırken sosyal mesafenin korunamadığı çalışma alanlarından biri de depolar. İşçiler yan yana ya da sırt sırta mesai yapıyor. Aynı yüzeylere yüzlerce işçi dokunuyor. Ortak kullanım alanları olan servisler, tuvaletler, soyunma odaları ve yemekhaneler hala büyük riskler barındırıyor. Fakat bir yıl geçmesine rağmen gıda sektörünün patronları, emekçilerin sağlığı için yeterli önlemleri almazken işçiler çözümü örgütlenmekte, sendikalı olmakta arıyor.
Pandemi döneminde ‘’Ahlaka aykırı davranışlardan kaynaklı veya ceza ödeyerek işçi çıkarma’’ dışında işten çıkarmalar sözde yasaklanmıştı. Fakat patronlar biryandan sendikalı olan işçileri ‘’iyi niyet kurallarına uymadıkları’’ iddiasıyla tazminatsız ve ücret alacaklarını ödemeden işten çıkarmaya devam ederken diğer yandan sözde işsizliğin artmasını engellemek için getirilen ücretsiz izin uygulamasını sendikalaşan, hakkını arayan işçilerin önünü kesmek içinde kullandı.
Çayırova’da kurulu olan Migros Şekerpınar dağıtım merkezi’nde çalışan taşeron işçilerde onlardan bazıları. Emekçiler sendika üyesi oldukları için önce sürgüne yollandılar ardından da ücretsiz izne çıkarıldı. Hukuki süreç başlatılırken, ücretsiz izne çıkarılan işçiler kapı önünde direnişe başladı.
İşçiler Migros Depo’da taşeron firma Us-Grup’a bağlı olarak çalışıyordu. Anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldukları için ücretsiz izne çıkartılan emekçilerin depo önünde ki mücadelesi devam ederken patron, 17 Mart’ta ücretsiz izin süreleri dolacak olan 23 işçiyi kod 29’dan “Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı’’ davrandığı iddiasıyla işten attı.
Yani salgın döneminde çıkan yasalar işçilere değil yine patronlara yaradı. Her basın açıklamasında sermayenin yanında olacağını ve destekleyeceğini söyleyen iktidar, sıra üretenlere, alın teriyle geçinenlere geldiğindeyse görevi gereği hep sustu. Hal böyle olunca patronlar çıkarılan yasaları bir silah gibi emekçilerin üzerinde kullandı.
Patronlar, pandemi döneminde bile zenginliklerine zenginlik katarken Migros direnişçilerinin evlerine banka kredilerini ödeyemediler diye haciz geliyor. İş yeri önünde direnen emekçilerse kurtuluşun örgütlü mücadele ve dayanışmada olduğunu söylüyor.