Telefonun kablosundan gamlı, kasvetli ve tedirgin bir kadın sesi; bendini yıkmış, doğaya isyan etmiş, asi bir nehir gibi akıyor kulağımın içine.
Bir kadın ağıt yakıyor; hem ağlıyor hem söylüyor.
Acı çekmiş insanların sesleri hemen belli oluyor, insanın içini yakıyor…
Yanında başka kadınlar da var , ona ara sıra zılgıt çekerek eşlik ediyorlar. İçim bir anda feryat figanla doldu. Türkiye’nin kadınlarının ortak kaderi; Ağlamak, acı çekmek, aç kalmak… Ekonomik ve siyasi konumları ne olursa olsun hepsi erkekler ve siyasi sistem tarafından ezilmekte ve hor görülmektedirler.
“Nasıl bir ülkedir?” demeye dilim varmıyor ama ne yazık ki kadınlarını dışlayan bir ülke burası.
Dünyada kadınların bizdeki kadar ezildiği, dışlandığı başka bir ülke daha var mıdır ki? Bu iddiamın tersini kim iddia edebilirse buyursun etsin. Türkiye’de erkekler evliliklerinden memnun değil ve mutsuzlarsa suçlusu kadınlardır. Eşlerin çocukları olmuyorsa erkek arızalı olsa dahi suçlu olarak, arızalı olarak yine kadınlar görülür.
Erkek egemen toplumlar böyledir. Erkekler grip olsalar, başları ağrısa hatta kumarda kaybetseler, sokakta kafalarına saksı düşse suçu kadınlarda bulurlar. Bir atasözümüz “ Kadın erkeğin şeytanıdır.”
İsyan etmenin sebebi sudur; biri geçen haftanın pazartesi, diğeri salı günü Gebze’de iki kadın eşlerinden boşanmak istedikleri için, eşleri tarafından sokağın ortasında ve herkesin gözleri önünde acımasızca darp edildiler.
Evlilikler henüz iki insan arasında yapılmıyor bizde. Aileler ve toplum hala evlilikleri menfi yönde etkiliyor. Böyle olunca doğal olarak evlilikler kaos haline geliyor.
Türkiye’de her gün 4-5 kadın bir kısım cahil magandalar tarafından bir tavuğu keser gibi yatırıp yere kadınlarını kesiyorlar. Sırası geldiğinde Cennet anaların ayaklarının altındadır diyoruz. Zamanı geldiğinde kadınlar melektirler, çiçeklerdir diyoruz ama kızdığımız zamanda onları satırı alıp boğazlarından kesiyoruz. Kadınlar evlenmeseler, aşık olmasalar, çocuk doğurmasalar haklıdırlar aslında böylesi erkeklere böyle davranarak bir ders vermeleri gerekiyor.
Sevgili kadınlar analarımız, bacılarımız, kızlarımız sizin bu zulümden kurtuluşunuz kendi ellerinizdedir. Tüm sömürülenlerle örgütleneceksiniz , sokağa çıkacaksınız, sosyal ve ekonomik hayata katılacak ve devamlı okuyacaksınız. Ta ki ben özgür kadınım eşime de, devlete de muhtaç değilim. Bunun dışında başka bir kurtuluş yolu yoktur.