Yalandan kim ölmüş ki ?
Bu deyim, nerdeyse ATASÖZÜ yerine geçiyor. Ama, inanın ki, yaşanan gelişmeler, bu sözü her seferinde doğruluyor.
Haziran'dan bu yana yaşananlar bakınca, bu sözün en üst düzeyde binlerce kez anımsatılması gereğine ihtiyaç olduğunu düşünüyor ve görüyorum. Bunu, Sözcü Gazetesi de görmüş ve 15 Şubat tarihli nüshasının ilk sayfasına taşımıştı.
Ben yine de anımsatma gereği duyuyorum.
''Geziciler camide içki içti'' dediler, YALAN çıktı...
''Faiz lobisi, dış mihraklar ülkeyi karıştırıyor'' dediler, YALAN çıktı...
''Biz hayat tarzına, kıyafetlere ve ne içildiğine karışmıyoruz'' dediler, YALAN çıktı...
''Türkiye'de demokrasi var, basın özgür, siyasi baskı yok'' dediler, YALAN çıktı...
''Öcalan'la pazarlık yapılmadı, devlet PKK ile masaya oturmadı'' dediler, YALAN çıktı...
''Ergenekon, Balyoz gibi davalarda KUMPAS var. Sanıklara yeniden yargılama olacak'' dediler, YALAN çıktı...
Yani, söylenenlerin tümü KOCA BİR YALAN olarak karşımızda duruyor. Bunlar iyi bilinmeli ki, yakın tarihi soran çocuklara ve geleceğin genç kuşaklarına ciddi verilere dayalı anlatımlar yapabilelim.
Yoksa, ellerindeki medya gücüyle yine büyük bir karalama kampanyası başlatıp, bir rüyalarını daha gerçekmiş gibi algılatmaya çalışırlar.
Az değil, bu gerici, piyasacı ve Amerikancı siyasi anlayış 11 yılı aşkın süredir iktidarda. Yeni bir toplum kurgulaması sürecini kararlılıkla sürdürüyorlar. Bu yüzden de, toplumun her kesimiyle çatışma riskini rahatlıkla göze alıyorlar. Çünkü, geçmişin hatalı toplum mühendislikleri dolayısıyla yarısını yanlarına çektikleri bir dönemde diğer yarıyı da ''nasıl olsa kolluk güçleriyle baskı altında tutarız'' düşüncesinde hareket ediyorlar.
Bu çizgilerinde zaman zaman arıza çıksa da genelde başarı sağlıyorlar(dı). Ama, Gezi süreci her şeyi değiştirdi. Diğer yuüzde 50'nin çok önemli bölümü ''ölümden öte köy yok'' diyerek gemileri yakma zamanı geldiğine arar verdi.
O yüzxden, artık KOCA YALANLAR da işe yaramayacak...