Koceli’nin yerel haber sitelerinden olan Kocaeli Koz’da, dün yayımlanan bir haber dikkatimi çekti. Bu haber,Yarımca kirazı ile ilgiliydi.
Ne alaka demeyin lütfen !..
Bir dönem, Yarımca’yı ülkeye ve hatta dünyaya tanıtan kirazını artık bulabilmek neredeyse imkansız. Az sayıdaki kiraz bahçeleri de verimsiz. Üstüne üstlük, üretimi ve üreticiyi teşvik ederek yöresel kalkınmaya destek olması gereken yerel yönetimin bu konuda uzunca bir süredir duyarsız kalması da işin cabası.
O yerel yönetim ki, bırakın kiraz üretimine ve de üreticisine duyarsız kalmayı, parasızlık yüzünden eldeki az sayıda kiraz bahçelerinden birini satışa çıkardı şu günlerde.
Evet, yanlış duymadınız, sanayi ve konut alanlarıyla dolan, nefes alamaz hale gelinen Körfez ilçesinde, doğru düzgün bi,r kiraz bahçesi kalmadığı gerçektir. Elde kalan son bahçelerden birinin mülkiyetine sahip olan belediye ise parasızlık yüzünden o bahçeyi satışa çıkartmış.
Bahçe, Çamlıtepe Mahallesi’nde. Belediyenin verdiği ilanda yer aldığı üzere toplam 263 metrekare büyüklüğündeki bu kiraz bahçesi satılacak. Bahçe için, belediye 170 bin 950 fiyat biçmiş. 2 Ekim’de de satış ihalesi var.
Yarımca Kirazı, Körfez ilçesinin unutulmaya yüz tutan en önemli değerlerinden biridir. Kiraz zamanı koyu ve açık renklerde bir çok kiraz türünden tatmak mümkün olmakla beraber ''Napolyon'' diye bilinen fakat yöresel olarak Hacı Abdullah Kirazı dedikleri küçük bir ceviz büyüklüğünde iri taneleri ve koyu rengiyle harika tadı vardır.
1970’li yılların ortasına kadar yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan Yarımca Kirazı, ilçeye gelen önemli misafirlere ikram edilirdi. Günümüzde ise yok olmaya yüz tutmuş durumda olup teşviklerle ayakta durmaktadır.
Adına bir de festival düzenlenen Yarımca Kirazı’nı tekrar yaygınlaştırmak ve yetiştiriciliği teşvik etmek olası mı bilinmez ama Körfez Belediyesi bu amaca yönelik olarak üreticilere fidan dağıtımı yapıyor.
Mesele kirazın yeniden yetiştirilip yetiştiril(e)meyeceği değil ki, mesele ülkenin tarım politikalarından vazgeçmesinde. O nedenle, bölgeyi sanayileşme ve betonlaşmaya açan bu politikalar terk edilmediği sürece ne kiraz ne de başka bir tarım ürünü yeniden marka ve geçim kaynağı olamaz.
‘Bu kirazın hikmeti nedir ki ?’ diye soranlara, ‘Niye bu kadar önemseniyor ki ?’ diyenlere ve o kirazın özelliklerini merak edenlere bilgi için;
Ağaçları yarı dik ve kuvvetli gelişir.
Sağlıklı ağaçlar meydana getirir ve erkenci bir çeşittir.
Her yıl düzenli ve bol verim sunar.
Meyvesi yuvarlak, yassı, iri, meyve kabuğu parlak koyu kırmızı renktedir.
Meyve eti sert, çok sulu, ince yapılı, çok kalitelidir.
Ağaçları çok verimli olup, % 25 oranında meyve çatlaması yapar. Bu bakımdan meyvenin olgunluğa yakın döneminde yağış olmayan bölgelere önerilir.
Ortalama meyve eni 20 mm. uzunluğu sap hariç 19 mm. olup yaklaşık 8 gram ağırlığındadır. Tozlayıcıya pek ihtiyaç duymaz. Ancak Kiraz Fidanı Merton Premier ve Kiraz Fidanı Noir de Guben çeşitleri tozlayıcı olarak kullanılabilir.
Ve, Mayıs ayının 3. haftası itibariyle hasat edilir.
Özellikleri bu olan ve lezzetine doyulmayan Yarımca Kirazı, artık ne yazık ki yok. Festivalleriyle dillerden düşmeyen kiraz Yarımca için artık bir tanıtım olanağı değil, hüznü duyulan ve giderek yok olan önemi bir değerdir.
Tarımı ve üretimi dışlayan politikalarla böylesi değerli ürün ve tanıtım olanağından yoksun kalmak ya da kalacak olmak rahatsız edici değil mi ?
Aynı duyguyu Değirmendere Fındığı ile de yaşamıyor muyuz ?
Köylerde halen birinci derecede tarım arazilerine sahip olan kentimiz açısından bu kayıplar çok önemlidir. Kaybı giderecek ve yeniden bu ürünleri umut kaynağı haline dönüştürecek zihniyette bir idareci ya da idareciler topluluğu ne yaık ki 30 yıldır bu kente gelmedi.
Bu da, Kocaeli halkının önemli bir kaybıdır.
Daha ne olsun ki ?
Sanayi alanlarının, betonlaşmanın talan ettiği bu kentte nefes alacak değerler yaratmayı bilmeyenler, halkı da bu çıkmaza mahkum ediyor.
‘Yazıklar olsun’ demek bile hafif kalıyor…