Bir süredir ülke gündemine girdi, ama konuya duyulan hassasiyet dolayısıyla değil. Mecburiyetten gündem oldu, çünkü, su seviyesi düştü, yetmedi çekilme başladı, şimdilerde ise göl havzası kuraklık yaşayan toprak görünümüne büründü.
Konumuz Sapanca Gölü ve gittikçe kuraklığa teslim olan göl havzası...
Uzun yıllardır sermayenin tetikçiliğini yaptı yerel ya da yaygın medya, hiç farketmiyor. Yüzde yüze yakını sermayeye uşaklık ettiğ için, Sapanca Gölü'nü besleyen kaynakların havzalarında su depolama ya da şişeleme tesisleri kurulmasına ses çıkartmadı. Yani, topyekün özelleştirmeci politikaların yanında yerini aldı. Ama, baktılar ki göl kurumaya başladı, yaygarayı koparanlar da onlar oldu. Yani, kısaca ''çıkar çığırtkanlığı'' için hemen adım attılar.
Bu çığırtkanlara sorulacak sorular var...
Sapanca Gölü'nde 'ötrofikasyon' başlayana kadar nerdeydiniz ?
Bölgede yayın yapan yazılı medya, hepiniz yeni mi kuruldunuz ?
Ülkeye yayın yapan devasa holdinglerin gazeteleri, 25 yıldır bu su kaynakları peşkeş çekilirken neden hiç sesiniz çıkmadı ?
Yoksa, o kaynaklara bedelsiz sahip olan su şirketlerinde patronlarınızın önemli oranda hissesi mi var ?
Evet, Sapanca Gölü'nün şimdiki hali içler acısı. Suları 50 metre kadar çekilen gölde ne olduğunu araştırıyor herkes. Amerika'yı yeniden keşfedecek sanki üstün zekalılar...
Koca koca bilim insanları, size de sormak lazım, şimdiye kadar neden bu kadar sessiz kaldınız ?
Sapanca Gölü, on yıllardır İzmit ve Sakarya bölgesinin en önemli su kaynağı. Bugüne kadar ciddi bir sorun da yaşamış değil. Ama gelin görün ki, ülke toplumu ne zaman sessizliğe bürünmeye başladıysa, göl de elden gitmeye başlamıştı.
Anımsıyorum, 80'li yılların ikinci yarısında çevreciler ve su bilimcileri bu tehlikeye dikkat çekmiş ama tam gaz özelleştirmeci politikacılar ve beyinleri ''özelleştirme-güzelleştirme'' ninnileriyle uyuşturulmuş halkımız, bu uyarılara kulak asmamıştı.
Hatta uyarıda bulunanları ''bozgunculuk, bölücülük ve komünistlik'' yapmakla suçlamıştı.
Şimdilerde benim söyleyeceğim tek şey, topunuz kına yakın !
Gölün kurumasına sessiz kalanlara önerilerim, durumu en ince ayrıntısına kadar belgelemeleri. Hiç olmazsa, Gelecek kuşaklara, ''Bir zamanlar burada göl vardı. Suyu içilebilirdi ve önemli turizm merkeziydi'' demek için.
Yoksa, topyekün, doğayı katledenler olarak anılacaksınız...
Son sözüm, bölgede etkin olan kasaba politikacılarına ve onları yönlendiren sermaye tetikçisi bürokrasiye;
Artık farkında olma aşamasını çoktan geçtik. Koskoca gölü besleyen kaynakları 27 su firmasına peşkeş çektiniz. Halkın adaletinden hiç mi korkmuyorsunuz ?
Bilin ki, o adalet yakanıza yapışacak, kurtulamayacaksınız.
Benden söylemesi...