Covid-19 sürecinde gerçek rakamların gizlendiği iyice açığa çıktı. Hatta öyle ki iddialara göre devletin bir kurumu bir diğerinden, MEB’e bağlı Gebze İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Sağlık İlçe Müdürlüğü veya devlet hastanelerinden sağlıklı bilgi alamıyor. Bu hengame içinde Gebze’de binlerce öğrenci yetiştiren, eğitim camiasında 100’lerce öğretmen dost/arkadaş edinen eğitimci Mahmut Arcan memleketi Denizli’ye defnedilmek üzere Gebze’den sessiz, sedasız, törensiz gönderildi.
“ZATÜRRE” AMA TÖREN YASAK!
Ölüm raporunda ‘Zatürre’ yazarken Gebze’de gerek görev yaptığı son okul olan Fatih Mehmet Anadolu Lisesi’nde, gerekse evinin önünde tören yapılmasına müsaade edilmedi. Lisenin sitesinde yer alan vefat duyurusuna göre, 06 Ağustos’ta vefat etti. Gebze’nin Yenikent Mahallesi’nde Mutlukent konutlarında oturan Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Mahmut Arcan evli ve iki çocuk babasıydı. Eğitim-İş üyesiydi. Eşi de öğretmenlik yapıyordu. Darıca Farabi Devlet Hastanesi’nde tedavi altındaydı. Mahmut Arcan, 06 Ağustos günü vefat ederken mesai arkadaşları başta olmak üzere meslektaşları ölümünden, öldüğü gün haberdar oldu. Gebze Haber Gazetesi, Arcan’ın arkadaşlarına ulaştı. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndan ötürü isimlerini açıklayamayacağımız öğretmenleri isyan ederken özetle, “Covid’e mi, sistemi mi, kendimize mi?” kızalım dedi. Öğretmenlerimiz, şunları kaydetti:
RİSK GRUBUNDAYDI
“Mahmut öğretmenimizin sağlık problemleri vardı. Yıllar önce karaciğer nakli oldu, iki yıl önce de akciğerinde küçük bir bulguya rastlandı. Ameliyat oldu. Gayet sağlıklı idi ama Korona sürecinde riskli insanlardandı. İyi korunuyordu. Dışarı çıkmıyordu ya da çıktığında bakkala gidip evine dönüyordu. Eldivenini dahi takardı.
ÖLDÜĞÜNÜ, ÖLDÜĞÜ GÜN ÖĞRENDİK
Rahatsızlığından ve hastaneye yatırıldığından haberimiz olmadı. Apar topar olmuş. Sadece öldüğü günün sabahı, ölüm haberini aldık. Arkadaşları, meslektaşları olarak büyük şaşkınlık yaşadık.
MEM’E DE ZATÜRRE DEMİŞLER
Bir arkadaşımız biraz araştırdı. Hastane yetkilileri bizim Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ölüm sebebinin zatürre olduğunu söylemişler. Anladığımız kadarıyla Koronavirüs en çok zatürre, KOAH, bronşit gibi akciğerle ilgili sıkıntısı olan insanları çok etkiliyor. Kovid’den öldüğüne dair teknik olarak bir ifadenin yazılıp yazılmaması ya da yazılıyorsa, “Bu Kovid değil de zatürreden, kronik bronşitten… öldü” gibi mi yazılıyor onu bilmiyoruz ama hastane yetkililerinin söylediği, ölüm sebebi zatürre.
İŞİN ÜSTÜNE GİTTİK
Yine de Kovid sebebiyle mi öldü onu anlamaya çalıştık. Eğer böyle bir sebeple öldüyse tabi ki yapılacak çok fazla bir şey yoktu. En azından onu sevenlerin uğurlamaya gitmesi anlamında, kalabalıktan sebep risk oluşturabilirdi. Onun ötesinde hastane gerçekten ölüm sebebini söylüyor mu yoksa biraz rakamlarda oynamak için tüm Türkiye’de olduğu gibi, olay gizlenmeyi mi çalışılıyor diye işin üstüne giden arkadaşlarımız oldu.
SON GÖREVİMİZİ YAPMAK İSTERİZ
İlçe Milli Eğitim Müdürü Şener Doğan’a, ‘Seveni çok. Sadece kendi okulumuzda değil bir çok okulda tanınan, sevilen bir arkadaş. Son görevimizi yapmak isteriz. Evine cenaze gelecekse karşılamak isteriz. Eğer Kovid ise uzak duralım ama değilse, cenazeyi alıp gereğini yapmak isteriz’ dedik.
CENAZEYİ UÇAĞA YETİŞTİRMELİYİZ
Ancak Müdür Bey de Covid mi değil mi kendisinin de öğrenemediğini belirtip, ‘Hastane müdürünün önündeki evrakta zatürre yazıyor. Onun dışında bilgi vermiyorlar. Cenazeyi uçağa yetiştirmemiz lazım, akrabaları geliyor. Cenazesi uçağa yetişecek. İstesek dahi evine getiremeyiz. Çok da doğru olmaz. Yine de insan toplanır’ diye yanıt verdi.
COVİD İSE COVİD DEYİN
Israr ettik, ‘Hocam. Covid değilse bir gün sonra gitsin cenaze, biz görevimizi yapalım. Çok kalabalık olmayız, olsak bile sosyal mesafeye tabi ki dikkat ederiz. Covid ise Covid deyin, gerek yok bunlara. Bunu anlamak istiyoruz’ dedik. Müdür Bey bunun üzerine, “Yetkililer sadece yakın akrabalarına cenazeyi teslim edecek. Ambulans uçağa götürülüp memleketine gönderilecek. Onun dışında herhangi bir bilgiye ben ulaşamadım. İstesek de evinin önünde herhangi bir tören yapma şansımız yok” yanıtını verdi.
RAKAMLARA İNANMIYORUZ
Göstergeler Covid’den öldüğünü gösteriyor ama tıbben, bunu artık bir tıp uzmanı bilir. Şu an ölen bir insan Covid’den öldüyse bunun tıbbi sebebi literatürde ‘KOAH…’ gibi bir hastalık adı mı yazılıyor yoksa ‘Covid’in yol açtığı sebepten öldü’ mü diye yazılıyor. Onu bilmiyoruz. Ama rakamlara da çok inanmıyoruz.
HAYATIN GERÇEĞİ VAR
Sağlık Bakanlığı her gün 1000 küsürlü rakamlar açıklıyor ama bir de hayatın gerçeği var. Rakamların çok yüksek olduğunu herkes gibi biz de tahmin edebiliyoruz. Sadece bu vakada somut olarak anlamaya çalışıp ısrarlı davrandık.
KİME KIZALIM. NEYE YANALIM
Kaybettik arkadaşımızı, uğurladık gitti ama rahatsızız. Niye? Covid’e mi, kendimize mi, içinde yaşadığımız sisteme mi kızalım? Sevdiğimiz bir arkadaşı kaybettik, ona mı yanalım? Uğurlamak istiyoruz, uğurlayamıyoruz ve hiçbir şey yapamıyoruz. Elimiz kolumuz bağlı, tepkisiz, duyarsız, içimizden ‘ah vah’ deyip olayı geçiştirdik.
BİZ NASIL İNSAN OLDUK
Yani bu aslında bizi rahatsız ediyor. Son görev yaptığı okulda da birçok arkadaş bu durumdan rahatsız oldu, kendilerini eleştirdi. ‘Biz nasıl insan olduk. Bir insan ölüyor ve ilgilenemiyoruz.
NE BİZE NE MEM’E NET BİLGİ VERİLMEDİ
Akciğer ameliyatını, kanser şüphesiyle, küçük bir bulguyla olmuştu. Kanser nüksetmiş, ondan ötürü ölmüş de olabilir ama yetkililer bu konuda bize, bize değilse de Milli Eğitim Müdürlüğü’ne net bilgi vermedi.
Ailesine, herhalde ölüm acısıyla hiçbir bağlantı kuramadık. Ulaşamadık. Eşini 10’larca kez aramışızdır. Öldüğü gün, sonraki iki üç gün içinde telefonlara hiç bakmadı. Hatta okul müdürü, müdür muavinleri de ulaşamamış. Sonrasında da, ‘acısını hatırlatmayalım’ diye aramayı kestik.”
(Haber Merkezi)